Mad Max serisinin yeni bölümü: Whisky

10 günlük tatil için yola dökülenlerin seyrelttiği İstanbul’da, çukurları, iş makineleri ve tuhaf tipleriyle pimi çekilen İstiklal Caddesi’nin cuması, birkaç saat sonra takımlarının maçı başlayacak olan Galatasaraylılara emanet edilmiş gibi. Sadece İmam Adnan Sokak’ta farklı bir iklim var.

Mad Max serisinin yeni bölümü: Whisky
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.08.2017 - 23:03

Toplumsal yamulmadan nasibini alan sokağın en iyi yanı, Dorock adlı rock mekânının tam karşısındaki Fethullahçı öğrenci yurdunun kapatılmış olması. Artık doğru dürüst canlı müzik sahnesinin kalmadığı, iyi müzik çalan yerin pek bulunmadığı bölgede, çölde vaha gibi görünen Dorock’ın önündeki olağan şüpheliler, birazdan başlayacak konseri bekliyor. “Ustalara Saygı Kuşağı” kapsamında geçen ay ilk kez Objektif çalmıştı burada. Ağustos ayının konuğu ise 36 yaşında vefat eden Fatihli Kamil Özaydın tarafından kurulan, ilk Türkçe sözlü rock albümünü çıkaran Whisky.

Girince mekânın yeni sözcüsü Asafated Tanju’nun mekâna dokunuşu hissediliyor. Eskiye göre daha derli toplu ve ferah. CD çalarda yüksek seste doksanlı yılların sert parçaları dönerken, içerisi konsere birkaç dakika kala doluyor. İçlerinde Aptul çizimli Whisky’ler göze çarpıyor, ama Metallica’dan Motörhead’e herkesin üzerindeki tişört siyah. Ergenlik zamanlarında öğrenci harçlıklarını biriktirerek Whisky kaseti alanlar (kelini, göbeğini karıştırmayın şimdi) orta yaşı geride bırakmış. Koca bir koç bakıyor onlara sahnenin fonundan, Kurban Bayramı’nın yaklaştığından habersiz!

Topluluğun kurulduğu yıl çekilen Mad Max filmi gibi Whisky. Solistin yanındaki üç adam; onlarca vagonu çeken lokomotif gücünde. Üyelerinin her biri Max Rokatansky, altlarında da birer Holden Monaro. Yılmaz savaşçı solist Serdar Çokuslu Whisky şapkası ve güneş gözlüğü, sert müziğin jokeri, istikrar abidesi davulcu Alpay Şalt ise -garsonlarla bir örnek- Dorock tişörtü çekmiş. Gitarcı Arif Deniz Toker kırmızı Gibson’uyla, old-school rock sololarını hatim indirmiş gibi çalıyor. Masif seslerin usta basçısı Çağatay Ateş, tam bir Levend; başı neredeyse sahnenin alçak tavanına değecek.

“Binnaz”dan “Cumartesi”ye, “Ayna”dan “Babaanne”ye, “Rock’n Roll’u Bir Dinle”den uzun zamandır çalmadıkları “Dön Geri”ye; “Best Of” gibi bir repertuar ile 30 küsur yılı özetliyor topluluk. Demek ki, dört bölümü geride bırakan Mad Max serisi sanki devam ediyor. Demek ki misyon bitmemiş: Eskiden çaldıkları müzikle “Babaanne”lerini ikna etmeye çalışan bu emektar müzisyenler, şimdi kendinden sonrakilere sevdirmeye çalışıyor.

Seyirci, sololara “Hey Hey Hey!” tezahüratlarıyla eşlik ederken, sözleri ezbere söylüyor. Hepsinin mutlak bir anısı olmalı... Gösterinin sonunda yoğun istek üzerine “Yak Bizi” yeniden terennüm ediliyor.

Parçanın bitimiyle, içeriden dışarıya bir göç başlıyor; yine insanlar konser öncesindeki yerini ve pozisyonunu alıyor, ellerindeki biralarla üçlü beşli kulislerini kuruyor. Şükürler olsun; canına okunmuş Beyoğlu’nda -Parkinson Şeref’ten Remiks İhsan’a- halen ne kadar çok “eski insan” varmış.

Murat Beşer (muratbeser@muratbeser. com)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler