Burun hastalıkları hayat kalitesini olumsuz etkiliyor

"Burnumuz, her gün yaklaşık 10 bin litre havayı önce vücut ısımıza göre ayarlıyor, nemlendiriyor, tozları filtre ediyor ve bu kaliteli havayı akciğerlere gönderiyor" diyen Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Şenel Alkır, "Ancak enfeksiyonlar, alerjiler, şekil bozuklukları, kanamalar bu hayati fonksiyonları engelleyebiliyor ve yaşam kalitesini zorlaştırabiliyor" uyarısında bulundu.

Burun hastalıkları hayat kalitesini olumsuz etkiliyor
Abone Ol google-news
AA
Yayınlanma: 24.08.2021 - 00:00

Burun rahatsızlıkları, günlük hayatı olumsuz etkileyen sağlık problemlerinin arasında yer alıyor. Burunla ilgili problemler nefes almayı güçleştirirken; kişinin yaşam kalitesini de düşürüyor.

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Şenel Alkır, temel olarak nefes almaya, koku almaya ve sesin karakterini oluşturmaya yarayan burunda oluşan hastalıkların hayat kalitesini olumsuz etkilediğini belirterek, "Burnumuz, her gün yaklaşık 10 bin litre havayı önce vücut ısımıza göre ayarlıyor, nemlendiriyor, tozları filtre ediyor ve bu kaliteli havayı akciğerlere gönderiyor. Ancak enfeksiyonlar, alerjiler, şekil bozuklukları, kanamalar bu hayati fonksiyonları engelleyebiliyor ve yaşam kalitesini zorlaştırabiliyor" ifadelerini kullandı.

Alkır, burunda uzun süre devam eden tıkanıklık, kızarıklık, kaşıntı ve akıntıların bazı hastalıkların tetikleyicisi olabileceğini aktararak, stres, fazla, kilo, düzensiz beslenme ve sigara kullanımının burnun çalışma fonksiyonunu bozduğunu kaydetti.

Alkır, burun sağlığının korunması önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Aksi takdirde kişi en temel yaşam fonksiyonlarından biri olan nefes alma ihtiyacını tam olarak karşılayamamakla birlikte ağızdan nefes aldığında, hiçbir filtrasyondan geçmemiş havadaki mikroplar nedeniyle enfeksiyon riskleri meydana gelmektedir. Burnumuz, her gün yaklaşık 10 bin litre havayı önce vücut ısımıza göre ayarlıyor, nemlendiriyor, tozları filtre ediyor ve bu kaliteli havayı akciğerlere gönderiyor. Ancak enfeksiyonlar, alerjiler, şekil bozuklukları, kanamalar bu hayati fonksiyonları engelleyebiliyor ve yaşam kalitesini zorlaştırabiliyor. Burun tıkanıklıklarının en sık görülen nedeni nezle ve grip gibi enfeksiyonlar oluyor. Burun etlerinin şişmesi sonucu oluşan bu tür burun tıkanıklıkları geçici ve birkaç hafta içinde kayboluyor. Bu süreçte burnu açık tutmak gerekiyor. Aksi takdirde sinüs kanalları da tıkanıyor ve sonrasında sinüzit gelişiyor, antibiyotik tedavisine ihtiyaç duyuyoruz. Burnu açık tutmak için ağızdan alınan ilaçların yanı sıra burun spreylerinden faydalanabiliyoruz. Burada en önemli nokta, burun açıcı spreylerin uzun süre ve doktor tavsiyesi dışında kullanılması gerekiyor. Tuzlu sudan oluşan burun spreylerinde ise böyle bir süre kısıtlaması bulunmuyor."

BURUN ETİ BÜYÜMESİNE DİKKAT

Op. Dr. Şenel Alkır, tek başına burun eti büyümesinin de burun tıkanıklıklarının bir nedeni olabildiğini belirterek, "Bazen alerjiye bazen çevresel diğer faktörlere bağlı olarak oluşan bu irileşme günübirlik cerrahi operasyonlarla tedavi edilebiliyor. Burunda normalde var olmayan, üzüm tanesi şeklindeki polipler alerji nedeniyle ya da sinüzit sonrası, bazen de bilinmeyen nedenlerle oluşabiliyor. Kimi durumlarda fazla büyüyen bu yapılar burun tıkanıklığına sebep oluyor. Bu rahatsızlıklarda kortizon tedavisi, bazen de cerrahi tedavi uygulanıyor" ifadelerini kullandı.

Burun deliklerini ayıran kemik kıkırdak dokuda doğuştan ya da sonradan alınan bir darbe ile eğrilik oluşabildiğini ve bu durumun nefes almakta güçlük yarattığını belirten Alkır, "Türk toplumunun yüzde 30'unda da genetik bir özellik olarak burun içi eğriliği (deviasyon) görülüyor. Eğrilik hava geçişine müsaade ettiği sürece sıkıntı olmuyor ancak hava geçmediği zaman mutlaka cerrahi müdahale gerekiyor. Burun içi eğriliklerinde cerrahi tedavi için burnun iyice oturduğu 18 yaş sonrasının beklenmesi gerektiğini belirtmemiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.

BURUN AKINTILARINI VE KANAMALARI ÖNEMSEYİN

Alkır, burun akıntılarının en sık bahar aylarında polene, yıl boyunca ise ev tozu, kedi tüyü, mantar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını aktararak, şunları kaydetti:

"Alerjen madde burnun içine yerleştiğinde burun etinin şişmesine, salgı artışına ve hapşırmaya neden oluyor. Bu tür akıntılarda ilaç tedavileri uygulanıyor ancak kişilerin alerjenden uzak durmak için koruyucu yöntemler de uygulaması gerekiyor. Alerjik burun akıntısı olan kişilere alerjen maddelerin uzaklaştırılması için burun içi yıkama, antialerjik ilaçlar ile kortizon içeren ve lokal etkili burun spreyleri reçete edebiliyoruz. Ancak koyu sarı-yeşil renkli olan ve tedaviye rağmen düzelmeyen akıntılar sinüzit habercisi olabiliyor. Sinüzitte lokal temizlik çok önemli. Bu nedenle antibiyotik tedavisinin yanı sıra tuzlu su içeren burun spreyleriyle sık sık yıkama yapılmasını öneriyoruz."

Kanamalar hakkında da bilgi veren Alkır, "Her yaş grubunda görülmekle birlikte çocuklarda daha sık rastlanıyor. Yapı olarak burnun ön tarafındaki kıkırdak bölgesinde damar yapıları yoğundur. Bu damarlar bazı insanlarda daha yüzeyden geçiyor ve dış etkenlerden daha çabuk etkileniyor. Özellikle yazın sıcak havada ya da kaloriferlerin fazla çalışmasından dolayı kuruyan odalarda bu kılcal damarlar çatlayabiliyor ve ara ara masum burun kanamaları olabiliyor. Burna baskı uygulandığında kanama kesiliyor. Sık tekrarlayan kanamalarda ve daha inatçı vakalarda ise cerrahi operasyon da dahil farklı tedavi seçenekleri uygulayabiliyoruz. Kan basıncının yükselmesine bağlı olan burun kanamaları daha zorlayıcı olabiliyor. Bu durumda ilk önceliğimiz tansiyonun düşürülmesi oluyor" değerlendirmesinde bulundu.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler