Aziz Yıldırım: Darbe için uyarmıştı

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın 3 Temmuz şike davasının görüldüğü 2012 yılında, “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” dediği mahkemede, “Operasyon bize değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne” savunması yapmıştı.

Aziz Yıldırım: Darbe için uyarmıştı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.07.2016 - 22:27

<video:572444>

Tarih 14 Şubat 2012. Yer Silivri Cezaevi Duruşma Salonu.

Şike yapmak ve çıkar amaçlı silahlı örgüt kurmakla suçlanan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, 7 ay sonra ilk kez hakim huzurunda.

Soğuk hava ve tipiye karşın onbinlerce Fenerbahçeli salonun dışında. Polis, asker biber gazı sıkıyor, “Dağılın ulan” diye bağırarak...

Şu sıralar adı darbe girişimi ile anılan ve hakkında tutuklama kararı çıkarılan o günün Mahkeme Başkanı Mehmet Berk, uzunca iddianamenin sanıkların yüzüne okunmasını istiyor. Verilen arada sanık koltuğunda oturan Aziz Yıldırım, jandarmanın uyarısına rağmen davayı izleyen az sayıdaki gazeteciye sesleniyor:

“İbrahim Akın’a 100 bin Avro verdiğimi ispatlasınlar, kendimi köprüden atarım. Hangi parayı, hangi hesap numarasına göndermişim..

Ne şikesi, ne şike davası memleket elden gidiyor”

Cumhuriyet başta olmak üzere bazı gazeteler bu sözü manşete taşıyor.

Ardından Çağlayan günleri başlıyor ve Aziz Yıldırım 2012 yılının 2 Temmuz’unda aradan 1 yıl geçtikten sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalıyor. Her duruşmada, Aziz Yıldırım ve avukatları iddia makamına gol atıyor. Dava düştü düşecek..

HEDEF F.BAHÇE DEĞİL TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Tarih, bu kez 13 Ocak 2015. Aziz Yıldırım, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki finale çıkıyor.

Noktası virgülü aynen şöyle kendisini beraate götüren o savunmanın:

“O gün bu vatan evlatlarını örgüt kurmakla suçlayanlar, kurgu fezlekelerin altına imza atanlar, şafak sökmeden ocaklarımıza çöküp bizleri ‘Silahlı Suç Örgütü Üyesi’ yapanlar ve en acısı bunları yapanlara, ‘Bağımsız Basın’ adı altında alkış tutanlar bugün ya terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorlar ya da cezaevindeler.

Biz o tarihte ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor’ dediğimizde gülenler şimdi yanıldıklarını anlatıyorlar her fırsatta. 2011 yılında bu operasyonların Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti’ne yönelik olacağını söylediğimde gülenler bugünlerde devletin bu yapılardan nasıl arındırılacağı konusunda fetva veriyorlar. Bu zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti Yargısı’nı, Emniyeti’ni ve TSK’yı hedef alarak Türkiye’yi savunmasız bir şekilde uluslararası emperyalist politikaların kucağına atıldığını söylediğimizde bize gülenler bugün televizyonlarda haklılığımızı tekrarlıyorlar…

Ve bunları Sayın Cumhurbaşkanı’na yazdığımızda ve asıl hedefin Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti olacağını anlattığımızda bizi eleştirenler şimdilerde adımızla konuşuyorlar.

Sayın Başkan, Sayın Üyeler Sadece şike davası değil, bu Cumhuriyet’in bu Devlet’in tüm vatansever kişi ve kuruluşlarına yönelik tüm bu davalar bu ülkenin taşıyamayacağı ağır bir yüktür. Ve ülkenin bir an evvel bu yükten kurtulması lazımdır.

Süratle ve kararlılıkla sonlandırılacak bu davalar ve verilecek beraat kararları; belki bu dönemin faturasını canıyla, onuruyla, hürriyetiyle ya da geri kalan tüm hayatı ile ödeyenlerin acısını hafifletmeyecektir. Ancak aynı şartlarda, aynı direnişi göstermekten kaçınmayacak bu insanlara iade edilecek itibar, Türkiye’nin itibarı olacaktır.

Çünkü bizler bu ülkeyi çok sevdik; iyisiyle, kötüsüyle, eğrisiyle, doğrusuyla ve ona ait ne varsa… Ve bu ülkenin itibarı için yaşadık… Ve birileri uluslararası platformlarda Türkiye’yi ve ona ait ne varsa şikâyet etmek için fırsat kollarken, biz tüm çektiklerimize rağmen haklı çıksak da Türkiye aleyhine dava açmayacağımızı peşinen kabul ettik.

Ve bu kararlılığımız son nefesimize kadar sürecektir.

Ve Fenerbahçe, aynı kararlılıkla, Cumhuriyet’in, demokrasinin, özgürce ve kardeşçe yaşanılan büyük Türkiye için yoluna kaldığı yerden devam edecektir.

Aziz Yıldırım’ın başkanı olduğu tek örgüt ise, Atatürk Türkiye’sinin en büyük sivil toplum ve spor örgütü olan Fenerbahçe Spor Kulübü olarak kalacaktır”

4 yıl önce fark etmiş

Aynı savunma daha sonra kulübün resmi internet sitesinden yayınlanıyor, yine bazı gazeteler ve TV kanallarında ses buluyor.

Ve aradan 10 gün geçtikten sonra Aziz Yıldırım, 23 Ocak 2015’te bu kez Divan Kurulu’nda yine tarihi bir konuşma yapıyor: “Türkiye’yi karanlık günler bekliyor.” Evet, belki Galatasaray ve Trabzonsporlu taraftarlar kızacak, işin sportif boyutundan dem vurup, “ama,ancak,fakat, ne var ki” gibi cümle başı edatları ile başlayan tümceler kuracak.

Gel gelelim, Aziz Yıldırım, Türkiye’nin şu günlerde yaşadığı kaotik ortamı bundan tam 4 yıl önce fark etmiş, Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Spor Bakanı’nı, kolluk güçlerini, yargıyı, basını, her şeyden önemlisi kamuoyunu uyarmış. Fakat, biz bu ayırı ya renk körlüğü ile görmezden gelmişiz, ya işimize gelmemiş, ya da devlet içindeki devletin verdiği “ayar”a kendimizi kaptırmışız.

Ve 15 Temmuz 2016 akşam saatleri. Aziz Yıldırım, yönetici arkadaşlarından gelen telefon üzerine TV’yi açıyor, darbe girişimini görünce üzüntüyle mırıldanıyor, “Yazık ülkeme.. Uyarmıştım.. Bu darbeye ilk direnen örgüt Fenerbahçe’dir, bu onur da bize inanan taraftarımıza aittir..”

Öztürk: Örgütlü halde Fenerbahçe direndi

3 Temmuz 2011 sürecinin canlığı tanıdğı eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de o günlerin canlı tanığı. Başkan Aziz Yıldırım’la şahsi dostuluğu bulunan ve 6 Temmuz 2011 sabahı Yıldırım’ı 72 saatlik gözaltı süresinin sonunda Cerrahpaşa Hastanesi’nde ziyaret eden Öztürk, F.Bahçe Başkanı’nın bugün yaşananları daha o tarihte işaret ettiğini söylüyor: “Hastaneye girdik, odaya çıktık, hasta yatağının ucundaki fezlekede Aziz Yıldırım-Metris Ceza ve Tutukevi 1. Koğuş yazıyordu. Onu gösterdi, ‘Selami Bey, daha savcıya bile çıkmadık bunlar işi kurmuş, bizi içeri atmış bile, bu da kanıtı’ dedi. Gözleri doldu. Başbaşa kaldığımızda da Fenerbahçe’yi şike kumpasının içine - yok yere - ‘Fethullahçı’ yapılanmanın çektiğini söyledi. ‘Dik durun’ dedi. Durum budur, gelinen nokta ortadadır.” Ve Selami Öztürk’ün konuyla ilgili son yorumu da şöyle: “Bu işe renk gözlüğü ile bakmayın. Türkiye’de cemaate ve Fethullahçı yapıya karşı örgütlü olarak, topluca direnen tek yer Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. Ne TSK, ne başka bir yer. Fenerbahçe gerçeğini görün...”