Prof. Dr. Ümit Özlale, 'Önlem paketlerinin ekonomiye olumlu etkisi yok'
Prof. Dr. Ümit Özlale: Enflasyonun nasıl düşeceği belliyken, iktidar enflasyonu düşürmek için katlanması gereken maliyetten seçim öncesi kaçıyor. Bu da orta-uzun dönemde Türkiye ekonomisine daha çok zarar veriyor.
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, seçime kadar bütün şirketlerin kamu kaynaklarıyla yüzdürüleceği, paranın adeta su gibi akıtılacağı bir dönem olacağını belirterek “Normal şartlarda yüzdürülmemesi gereken şirketlerin kamu kaynakları kullanılarak kurtarılmasının ve seçime kadar yüzdürülmesinin maliyeti seçim sonrası görülecek” dedi.
Türkiye’de 5-17 yaşındaki her üç çocuktan birinin yani yaklaşık 7.4 milyon çocuğun yoksul olduğunu, son 16-17 yıldır bu topraklarda doğan çocukların sürekli yoksulluğa mahkûm edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ümit Özlale ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.
- Seçim dönemine girdik. Bu ortamda seçimin faturası ne olur, fatura kime kalır?
Yaklaşık 1 ay öne açıklanan Orta Vadeli Program’da devasa bir bütçe açığı öngörülüyor. Bu bütçe açığının Türkiye’nin orta-uzun vadeli problemlerini çözmek için değil, seçim kazanmak için kullanılacağının belirtilerini görmeye başladık. Bunun faturası vergisini zamanında veren bu ülkenin vatandaşlarının ve şirketlerin üzerine kalacak.
- Kış dönemi geliyor. Enerji zamları, maliyet artışları, yüksek enflasyonu düşününce yurttaşı ve şirketleri nasıl günler bekliyor?
Yüksek enflasyon bir ülkeyi fakirleştirir, gelir dağılımını olumsuz etkiler ve yatırımların ertelenmesine yol açar. Bu açıdan yüksek enflasyon özellikle gıda ve barınma maliyeti üzerinden dar ve sabit gelirli vatandaşı daha fazla etkiler. Bunun sonucunda alım gücü düşer, yoksulluk artar ve toplumsal huzur zedelenir.
Yüksek enflasyon şirketlerin yatırım kararlarını olumsuz etkilediği için orta-uzun vadeli büyümeyi de aşağı çeker. Enflasyonun sebep olduğu bütün bu tahribatlar açıkken iktidar partisinin devamlı enflasyonu düşüreceği tarihi ertelemesi, enflasyonla mücadele etmek istemediğini gösterir. Enflasyonun nasıl düşeceği belliyken iktidar partisi enflasyonu düşürmek için katlanması gereken maliyetten seçim öncesi kaçıyor. Bu da orta-uzun dönemde Türkiye ekonomisine daha çok zarar veriyor. Ya da iktidarın insan kaynağını tamamen kaybetmiş ekonomi bürokrasinin enflasyonla nasıl mücadele edeceğine dair bir fikri yok.
Türkiye’nin iki büyük enerji sorunu var. İlki yüksek faturalar, ikincisi enerji arzının sürekliliği. Doğru bir para politikasıyla Türk Lirası’nın itibarını kazandıracak, yerinde teşvik politikalarıyla da enerji verimliliğini artıracak politikalarla enerji maliyetleri azalabilir.
- Gelecek dönem için ekonomide büyük batıklar bekliyor musunuz?
Seçime kadar bütün şirketlerin kamu kaynaklarıyla yüzdürüleceği, paranın adeta su gibi akıtılacağı bir dönem bekliyorum. Normal şartlarda yüzdürülmemesi gereken şirketlerin kamu kaynakları kullanılarak kurtarılmasının ve seçime kadar yüzdürülmesinin maliyeti seçim sonrası görülecek.
7.4 MİLYON ÇOCUK YOKSUL
- Şu anda Türkiye ekonomisinin en can yakan sorunları nelerdir? Ekonomideki yıkımı biraz rakamlarla anlatır mısınız?
En can yakan sorun yoksulluk ama en çok da çocuk yoksulluğu. Türkiye’de 5-17 yaşındaki her üç çocuktan bir tanesi yani yaklaşık 7.4 milyon çocuk yoksul. En az 16-17 yıldır bu topraklarda doğan çocukları sürekli yoksulluğa mahkûm etmişiz. AKP hükümetinin çocuklara yoksulluğu öğretmeye çalışması yüzünden Türkiye’de 720 bin çocuk işçi var. Türkiye’nin ILO’ya sunduğu 1999 tarihli bir raporda bu sayı 510 bin. Bu sayıya sığınmacıların, kaçak göçmenlerin işçi çocuklarını eklediğinizde çok daha korkunç tablolarla karşılaşacağımız kesin.
- Ekonomi çok zor bir dönemden geçiyor, her gün yeni önlemler açıklanıyor. Bunlar sorunları çözmeye ne derece etki ediyor?
Açıklanan önlem paketleri benim “fondöten ekonomi” diye tabir ettiğim orta-uzun dönemde olumlu etkisi olmayan, sadece makyaj etkisi olan önlemler. Üstelik Kur Korumalı Mevduat (KKM) Sistemi gibi uygulamaların yüksek maliyetlerini henüz görmedik bile. Bu yönetim sisteminde geldiğimiz nokta, AKP kurmaylarının, bakanların icracı kurumların yetkili kişileri veya milletin vekilleri olmak yerine tavsiye veren emir erleri haline gelmesi.
UZUN NEFESLİ PROGRAM ŞART
- Seçimden sonra Türkiye kendi kaynaklarıyla krizden çıkar mı yoksa IMF tarzı programlara ihtiyaç olur mu?
Doğru ve uzun dönemli sorunları adresleyen bir ekonomi politikası güçlü bir insan kaynağıyla yürütülürse, Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı olacağını düşünmüyorum. Günümüz şartlarına uygun olan ekonomi ve kalkınma programının 20 yıl öncesindekinden çok daha farklı. Küresel gelişmelerle uyumlu, Türkiye’nin bekleyen yapısal problemlerini önceleyen, uzun nefesli bir programa ihtiyaç var. Tipik bir IMF istikrar programı Türkiye’nin mevcut sorunlarını çözmekten uzak kalabilir.
- Bugün doğru politikalar uygulansa ekonominin düzlüğe çıkması ne kadar zaman alır?
Yatırım ikliminin iyileşmesini hemen hissederiz. Enflasyondaki düşme ve vatandaşın alım gücündeki artış bir yıl içerisinde belirgin şekilde hissedilir. Sanayinin dönüşümü, beceri uyumsuzluğunun giderilmesi, iklim değişikliğine uyumlu tarım politikasının etkisinin görülmesi 3-4 yıl zaman alabilir.
BAZ ETKİSİNE BEL BAĞLADILAR
- Yılsonu büyüme, işsizlik, enflasyon, döviz kuru, faiz ile ilgili öngörüleriniz neler, bu alanlarda ne tür riskler var?
Öyle bir noktadayız ki makroekonomik göstergeler ile ilgili öngörüde bulunmak çok zor. Başta döviz kuru olmak üzere birçok finansal göstergede önemli ölçüde riskler var. Örneğin KKM, bu döviz kuru riskinin artarak ertelenmesine yol açıyor. Enflasyonla mücadele ile ilgili hiçbir şey yapılmaması ve baz etkisine bel bağlanması, enflasyon beklentilerinin daha da artmasına yol açıyor. Ortada itibarlı bir ekonomi yönetiminin olmayışı, akılla bilimle bağdaşmayan politikalarda ısrar edilmesi ekonomideki en büyük problem. Bu problem de kısa-orta-uzun dönemde birçok riskin aynı anda artmasına yol açıyor.
Kimse yüzde 7 büyümeyi hissetmiyor. Temel sorun burada. Açıklanan büyüme verilerinin inandırıcılığını bir kenara koysak bile içinden geçtiğimiz süreç büyümenin tabana yayılmadığı, iktidara yakın çevreler ve finansal rant grupları tarafından bölüşüldüğü bir süreç.
En Çok Okunan Haberler
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yıkımda son perde
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- AKP'li Güler'den Ufuk Uras'a yanıt
- Galatasaray'da maç sonu gerginlik!
- Ölü ve yaralı var!
- Emperyalizm ve bir Türkiye manzarası