Prof. Aziz Konukman’dan ekonomi değerlendirmesi: "Ek bütçenin hazırlanması zaten itiraftır”

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, altı ay önce “Hani hep hayal edersiniz ya şöyle, ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye. Bir uyuyun, altı ay sonra uyanın Türkiye’de. Çok farklı noktalara gideceğiz” açıklaması yapmıştı. Prof. Dr. Aziz Konukman, geçen bir 6 ay için “‘Hazine ve Maliye Bakanı’nın, altı ay sonrasına ilişkin öngörüleri ne oldu’ sorusu bile anlamsız çünkü ek bütçenin hazırlanması zaten itiraftır. Bu, ‘Ben ne öngördüysem çöktü’ demektir. ‘Sadece bütçe değil, diğer hedeflerim de çöktü’ demektir. Nereye baksan, hangi makro göstergeye baksan elinde kalıyor” dedi.

Prof. Aziz Konukman’dan ekonomi değerlendirmesi:
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.06.2022 - 19:11

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 27 Aralık 2021 tarihinde katıldığı bir televizyon programında yeni ekonomik paketleri anlatırken, “Hani hep hayal edersiniz ya şöyle ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye. Bir uyuyun, altı ay sonra uyanın Türkiye’de. Çok farklı noktalara gideceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Prof. Dr. Aziz Konukman, geçen bir 6 ay için “‘Hazine ve Maliye Bakanı’nın, altı ay sonrasına ilişkin öngörüleri ne oldu’  sorusu bile anlamsız çünkü ek bütçenin hazırlanması zaten itiraftır. Bu, ‘Ben ne öngördüysem çöktü’ demektir. ‘Sadece bütçe değil, diğer hedeflerim de çöktü’ demektir. Nereye baksan, hangi makro göstergeye baksan elinde kalıyor” dedi. 

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, Bakan Nebati’nin kurduğu 'altı ay sonra daha iyi bir ekonomiye uyanma hayalini' ve gelinen noktayı ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. 

Aziz Konukman, şunları söyledi: 

“EK BÜTÇENİN HAZIRLANMASI ZATEN İTİRAFTIR”

  • ‘Hazine ve Maliye Bakanı’nın, altı ay sonrasına ilişkin öngörüleri ne oldu’ sorusu bile anlamsız çünkü ek bütçenin hazırlanması zaten itiraftır. Bu, ‘Ben ne öngördüysem çöktü’ demektir. ‘Sadece bütçe değil, diğer hedeflerim de çöktü’ demektir. Nereye baksan, hangi makro göstergeye baksan elinde kalıyor. Genç işsizliği, istihdam rakamları… Hala büyüme, yeterince istihdam yaratmıyor. Bütün makro dengelerdeki bozukluklar devam ediyor. 

“BÜTÇE, DAHA OCAK AYINDA ÇIKARKEN KADÜK OLDU”

  • Bırakın altı ayda ne olup bittiğini, 2022-23-24 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program çöktü. Geçen yılın eylül ayında Resmi Gazete’de yayınlanan bir yol haritasıydı bu. Ardından bütçe hazırlandı o yol haritasına göre. Orada bütün hesaplar şaştı. TÜFE’nin yıl sonu hedefi 9,8 idi. Dolar kuru ortalama, 9,27 idi. Brent petrolün varil fiyatı 70 dolar civarındaydı. Bütün bunlar değişti. Bırakın altı ayda ne olduğunu, ocak ayında bütçe çıkarken kadük oldu. Ocaktan itibaren her şey çöktü gitti. 

  • Bakanın ne dediğinden çok siyasal iktidarın 2022 programını esas alınmalı. ‘Orada ne demiştiniz, ne oldu’ diye… Ortalama dolar kuru 14’ün üstündedir. En son 17’leri de aştı. Ama iktidar, bunu suni sermaye kontrolü gibi yöntemlerle 16 küsurlara indirdi. Yıllık olarak bakarsak ortalaması 14’ün üzerinde. Üstelik daha onu da bilmiyoruz. Yıllık derken bu güne kadarki verileri kastediyorum. 

  • Yıl sonu enflasyon 9,8 demiştik. TÜFE yüzde 70’ler civarında. Yıl sonunda, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımıyla beraber enflasyonun 3 haneli olma ihtimali var.

“BAKANIN ‘MEMNUN ETTİK’ DEDİĞİ KESİMLER BİLE KISA SÜREDE SIKINTILI GÜNLER GÖREBİLİR”

  • Bakan diyor ki, ‘Dar gelirliler hariç; ihracatçıları, sanayicileri memnun ettik’. Oysa dar gelirliler dediği, toplumun önemli bir kesimi. Milli gelirden sermaye kesimleri dışında pay alanların hepsinin durumu bozuldu. Somut örnek; brüt katma değeri içerisinde ücretlerin payı 4 puan düştü. İlk çeyrek rakamları açıklandığında bu gözüktü. Demek ki, ekonomi büyürken emekçilerin milli gelir pastasından aldığı pay düşmüş.

  • Yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlar var. Özetle, siyasal iktidar bunun farkında. Gelir dağılımın bozuk olduğunun farkında. İyimser oldukları taraf da var. Örneğin, ‘İhracatçılar ve sanayicileri ihya ettik’ diyorlar. Doğru, o an itibariyle doğru ama onun da değişmesi söz konusu. İhracatçılara kazandıkları dövizin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na yatırma kuralı getirdiler. 

“BİR NEVİ SERMAYE KONTROLÜ NİTELİĞİNDE, DÖVİZE LİMİT GETİRDİLER”

  • En son, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir nevi sermaye kontrolü niteliğinde, dövize limit getirdiler. ‘Bu limitleri tutturursan ancak sana kredi veririm’ gibi yollar yaptılar. Bu, ‘İhya ettik’ dedikleri kesimleri de sıkıntıya sokabilir. Yarın, TÜFE ile ÜFE arasındaki makas olağanüstü bir şekilde açılırsa; yani üretici fiyatları TÜFE’nin  2 katı kadar olursa, öyle bir durum olabilir ki sanayici mecburen fiyatlarına bu farkı yansıtmak zorunda kalır. Bu olursa, tüketicinin artık eskisi gibi alma şansının olmayacak, dolayısıyla kârını realize etmede reel sektör sıkıntı yaşayacak. Nitekim, reel sektör güven endeksinde de düşüşler görüldü. Bu kalıcı hale gelebilir. Yani Maliye Bakanı’nın ‘Memnun ettik’ dediği kesimler bile kısa bir süre içerisinde sıkıntılı günler görebilirler. 

“OYU VERECEK OLANLAR, ‘MÜJDE’ VEREMEDİKLERİ” 

  • ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ ısrarını On Birinci Kalkınma Planı’na taşımaları, bu arayışın içinde olmaları dövizi patlattı. Bir de politika faizini sabit tutarak sanayicinin, kredi kullanan ticaret erbabının faizlerini de aşağı çekmiş olmadılar. Onlar da çok yükseldi. Ticari krediler, sanayicinin kullandığı krediler, politika faizinin üstünde. Politika faizinin kendisi Merkez Bankası ile bankalar arasındaki faiz. Dolayısıyla bizzat bankalara gidip kredi kullananlar, o faizleri görmüyorlar. Tüketici kredileri olsun, diğerleri olsun bayağı yüksek. Bir de zenginleri memnun eden düzenlemeler yapıldı. Konutta müjde veriliyor. Kime? Aylık 28 bin ödeme yapabilecek kişilere; ‘2 milyon liralık bir ev rahat alabilirsin’ diye.

  • Sayın Bakanın ‘Memnun ettik’ dediği kesimlere yönelik bir müjdesi gibi. Gelir kaybına uğrayan, dar gelirlilere yönelik bir müjde olamaz bu ama şunu unutuyorlar; oyu verecek olanlar, o ‘müjdeyi’ veremedikleri. Onlar esas bu hükümetin geleceğini tayin edecek kesimler, o kesimleri yok sayarak zenginlere kaynak aktarıyorsunuz. Bir de Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile yoksullardan topladığınız, vergi havuzuna koyduğunuz KDV-ÖTV gelirlerinden, oluşan kur farkını ödeyip zenginleri ihya ediyorsunuz. Bir de ek bütçede bir kural vardır. 5018 sayılı yasa zorunlu tutar. Bütçeye ne kadar ek gider eklediyseniz, o kadar da gelir elde etmek zorundasınız. O nereden gelecek? Vergi mükelleflerinden! Yine vur abalıya!  Abalıya vurulmadık yer kalmadı.

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon