ÇYDD, eğitimde fırsat eşitliğini savunuyor
Kız çocuklarının eğitime erişimini destekleyen burs projeleri, laik ve bilimsel eğitimin önemi, barınma krizleri, çocuk yoksulluğu ve kadına yönelik şiddet gibi konulara dikkat çeken Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) İzmir Şube Başkanı Onur Ertürkan, bu sorunların çözümü için toplumun ve devletin iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
1989 yılında, Atatürk İlke ve Cumhuriyet Devrimleri ışığında kurulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) İzmir Şube Başkanı Onur Ertürkan, derneğin eğitimde fırsat eşitliği sağlamak amacıyla yürüttüğü projeleri ve toplumun karşılaştığı sorunları değerlendirdi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kuruluş amacı nedir?
- Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 1989 yılında, Atatürk İlke ve Cumhuriyet Devrimlerini benimsemiş; hukukun üstünlüğünü kabul etmiş; demokrasi kültürünü özümsemiş; laik, özgür düşünen, okuyan, araştıran, sorgulayan, evrensel dünya görüşüne sahip bireylerden oluşan çağdaş bir toplum ve geleceği hedeflemek amacıyla kurulmuştur. Özellikle sosyo-ekonomik açıdan kırılgan koşullara sahip çocuk ve gençlerin çağdaş eğitim olanaklarına erişimini kolaylaştırmak için projeler geliştirmektedir. Bu projeler, çocuk, kadın ve insan haklarına saygılı; demokratik, laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin korunmasına odaklanır.
ÇYDD İzmir Şube Başkanı Onur Ertürkan
İzmir Şubesi olarak özellikle hangi projelere odaklanıyorsunuz?
- ÇYDD İzmir Şubesi, 1993 yılında kurulmuş olup, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla çeşitli projeler yürütmektedir. Bunlardan biri burs projesidir. Her yıl yaklaşık 1100-1200 öğrenciye burs sağlayarak, onların eğitim hayatlarını desteklemekteyiz. Örneğin, geçen yıl 731 üniversite öğrencisine burs verdik, 154 gencimizi mezun ederek meslek hayatlarına hazırladık. Ayrıca, 481 ortaöğretim ve lise öğrencisine burs sağladık ve 73 gencimizi liseden üniversiteye geçiş projemizle üniversiteli yaptık. ÇYDD İzmir Şubesi olarak, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuk ve gençlere yönelik projeler gerçekleştirirken, üniversiteli gençlerin bireysel, kültürel, sosyal ve toplumsal gelişimlerine katkı sağlayan projeler de yürütüyoruz.
Çağdaş Etkinlik Merkezleri ve Çocuk Kulübü hakkında bilgi verebilir misiniz?
- ÇYDD İzmir Şubesi olarak, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuk ve gençlere yönelik projeler geliştirmeye önem veriyoruz. Buca, Karşıyaka, Karabağlar ve Bayraklı’daki dört Çağdaş Etkinlik Merkezi ile paydaşlık yaptığımız Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri’nin semt merkezlerinde kurduğumuz dokuz Çocuk Kulübü’nde, çocukların zihinsel, sosyal ve bedensel gelişimlerini destekleyen, sanattan felsefeye, spordan çevre projelerine kadar çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl, Çağdaş Etkinlik Merkezlerimiz ve Çocuk Kulüplerimizden müziğe ilgi duyan 50 çocukla “Çağdaş Yaşam Çocuk Korosu”nu kurduk. Koromuz, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda sahneye çıkarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını müzik ve şiirlerle canlandırarak izleyicilere unutulmaz bir performans sergiledi. Bu etkileyici performansın ardından, koromuz Ankara'da Atatürk’ün izinde tarihle buluştu. Anıtkabir'de Atamızın manevi mirasını derinlemesine hisseden çocuklarımız, bu ziyaret sırasında hüzün ve gururu bir arada yaşadı. Bu yıl da koromuzu ve repertuvarımızı genişleterek çalışmalarımıza devam edeceğiz.
İlköğretim/Ortaöğretim/Lise Projeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
- Anadolu'da Bir Kızım Var burs projesi ile eğitime erişimde kız çocuklarının yaşadığı zorlukları aşmak adına önemli adımlar atıyoruz. Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aşmanın en önemli yollarından birinin nitelikli, laik, bilimsel ve eşit eğitim olduğuna inanıyoruz. Kadını değersizleştiren, kızları okula göndermek yerine küçük yaşta evlendiren ve köleleştiren toplum yapısını değiştirebilmenin yolunun, kız çocuklarına öncelik vererek çağdaş ve eşit eğitim olanakları sunmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu inançla, 1997-98 yıllarında Siirt Pervari’de başlattığımız "Anadolu'da Bir Kızım Var" burs projesiyle 17 kız öğrenciye burs vererek yola çıktık ve bugüne kadar 107.074 kız öğrenciye burs sağladık. Ayrıca, İlköğretim, ortaöğretim ve lise seviyesindeki bursiyerlerimize yönelik olarak analitik düşünme becerilerini geliştiren “Kodlamaca” ve kültürel mirasa duyarlılığı artırmayı hedefleyen “Okul-Müze” projelerini yürütüyoruz. “Genç Denizyıldızı” projesiyle yaratıcı düşünme, çevre duyarlılığı, aktif yurttaşlık, liderlik ve dijital okuryazarlık konularında eğitimler veriyor; “Pergel: Pozitif Ergen Gelişimi” projemizle çocukların duygusal gelişimini destekliyoruz. Ayrıca, liseli gençler için yürüttüğümüz Münazara ve Tiyatro Kulüpleri gibi etkinliklerle eleştirel düşünme, iletişim ve kültürel becerilerini geliştiriyoruz. Eğitimin kız çocuklarının toplumsal eşitlik ve bireysel özgürlük mücadelesinde ne kadar önemli bir araç olduğunun bilinciyle, daha aydınlık bir gelecek için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.
Üniversiteli öğrencilere yönelik projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
- Üniversiteli gençlerimiz için çağın ihtiyaçlarına uygun mesleki ve kişisel gelişimlerini desteklemek amacıyla “Geleceğin Çağdaş Hukukçuları,” “Sağlık ve Yaşam,” “Bilim ve Teknoloji,” “İşletme-İktisat” gibi projeler yürütüyor ve mentorluk projeleriyle kariyer planlamalarına katkı sağlıyoruz. Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı ve TGM İnsan Kaynakları Danışmanlık iş birliğiyle geliştirdiğimiz dijital platform aracılığıyla, öğrencilerimizi staj ve iş imkanlarıyla buluşturuyoruz. Gençlerimizin sanatsal yönlerini ve edebiyat birikimlerini zenginleştirmek için “Şiir-Sanat” projemiz bulunuyor; bu kapsamda düzenlenen etkinliklerle, geçtiğimiz yıl “Bir Çift Güvercin Havalansa” temalı dinletimizle gençlerimiz şiirlerle, türkülerle Prof. Dr. Türkan Saylan’ı andı. Yaptıkları projelerle gençlerin kişisel gelişimini ve dayanısağlarken, sivil toplum örgütlenmesi, insan hakları, toplumsal sorumluluk ve yurttaşlık bilinci konularında farkındalıklarını artıran Çağdaş Gençlik Birimimiz, Yürütme Kurulu ve Kolaylaştırıcılık gibi unvanlarla misyon odaklı bir örgütsel kültür geliştiriyor. Birim, “Birlikte Düşünelim,” “Yönderlik” ve “Denizyıldızı” gibi kulüplerle kişisel ve toplumsal gelişimi desteklerken, her yaz düzenlediği “Köyde Şenlik Var!” projesiyle köylerdeki çocuklara ve yetişkinlere çeşitli eğitimler, el becerisi atölyeleri ve bakım-tadilat çalışmaları sunuyor. Proje, üniversiteli gençlerin köy halkıyla iletişimini güçlendirerek sosyal sorumluluk bilincini artırmayı, köy çocuklarına rol model olarak eğitimlerine katkıda bulunmayı ve sürdürülebilir bir etki yaratmayı hedefliyor. Böylece, eğitim ve sosyal etkinliklerde sınırlı imkanlara sahip köylerde toplumsal fayda sağlamayı amaçlıyoruz.
Laik, Bilimsel Eğitim alanında gerçekleştirdiğiniz savunuculuk çalışmalarından bahseder misiniz?
- 3 Mart 1924’te kabul edilen Üç Devrim Yasası ile laik, bilimsel ve parasız eğitimin temeli atılmış, bu ilke 1982 Anayasası’nın 42. maddesi ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 42. maddesi, eğitimin Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim esaslarına göre devletin denetimi altında yapılacağını vurgularken, 1739 sayılı kanun, herkese eşit eğitim imkanları sunulmasını öngörür. Ancak, son yıllarda çağdaş, laik ve bilimsel eğitimden ödün verilmesi, Cumhuriyet devrim ve değerleriyle çelişen uygulamalar ve artan yoksulluk, eğitimde derin eşitsizliklere neden olmakta ve toplumsal birliğimiz ve aydınlık geleceğimiz açısından endişeleri artırmaktadır. ÇYDD olarak, 2017 yılında kurduğumuz Laik, Bilimsel Eğitim Platformu’nda paydaşlarımız ile birlikte çağdaş, laik, bilimsel ve kamusal nitelikli eğitimin bir hak olduğunu savunuyor ve bu doğrultuda eğitim politikaları konusunda çözümler üreterek kamuoyuna duyuruyoruz. Platform aracılığıyla, laik, bilimsel, parasız ve karma eğitimin anayasal bir hak olduğunu savunmaya devam ediyoruz. ÇYDD İzmir Şubesi olarak, İzmir Barosu, sosyologlar ve psikologlarla iş birliği yaparak mahallelerde velilerle buluşuyor, eğitim ve çocuk hakları konusunda farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Ayrıca, İzmir Barosu’nun ücretsiz danışmanlık sağlayan Çocuk Hakları Merkezi hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, çocukların haklarının korunması ve herkesin eşit eğitim hakkına sahip olduğu bir Türkiye için mücadele ediyoruz.
Laik ve Bilimsel eğitim ile mevcut iktidarın eğitim politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Mevcut eğitim sistemimiz ve müfredat, çocuk merkezli, çocuğun yüksek yararını gözeten, çağdaş, laik, bilimsel ve ücretsiz eğitim standartlarından uzaklaşmaktadır. Müfredatın kültür, sanat ve spor derslerine yeterince yer vermemesi de çocukların kültürel ve sanatsal yaşama katılım hakkından tam anlamıyla faydalanmalarını engelliyor. Eğitimin özel okullarla ticarileşmesi ise çocuklar arasındaki ayrımcılığı artırmakta ve eğitimde fırsat eşitliğini zedelemektedir. Ayrıca, okul öncesi dönemden itibaren verilen dini eğitim, çocukların ruhsal ve duygusal gelişimlerine uygun değildir. Dini eğitim baskısı, çocukların okuyan, düşünen, sorgulayan ve özgür bireyler olarak yetişmelerinin önünde önemli bir engel oluştururken, aynı zamanda tüm çocukların ırk, renk, etnik köken, dil, din ve inanç ayrımı gözetilmeksizin eğitim hakkından eşit şekilde yararlanma ilkesine de aykırıdır.
Karabağlar’da Alevi köyünde kaçak olarak inşa edilen İsmailağa Cemati’ne ait yurt ve Kur’an kursu binası yıkım kararı olmasına rağmen faaliyetlerine başladı. Neler söylemek istersiniz?
- Laik eğitimin temeli, 3 Mart 1924 tarihli Üç Devrim Yasası ile atılmıştır ve bu yasaların en önemlilerinden biri olan Eğitim-Öğretim Birliği Kanunu, medreselerin eğitim kurumu olarak kabul edilmediğini ve kapatılması gerektiğini vurgular. Bu doğrultuda, biz de eğitimin çağdaş, laik ve bilimsel temellere dayandırılmasını savunuyoruz. Kaçak ve ruhsatsız yapıların tahliyeleri, ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimlerce hangi kurum ve kuruluşların ne yapması gerektiği, hangi kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yapılacağı mevzuatta açıkça belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimizin beklentisi, bu kaçak yapı konusunda hukukun ve mevzuatın gerektirdiklerinin yerine getirilmesidir. Cemaatler konusundaki tavrımız ise nettir: Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyet Devrimleri ışığında, 3 Mart 1924 tarihli Eğitim-Öğretim Birliği Kanunu temel alınmalıdır. Eğitim ve öğretim kurumlarının, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğu ve denetimi altında olması gerekmektedir. Anayasa’nın 42. maddesi ve 1739 sayılı Milli Eğitim Kanunu, eğitim kurumlarının dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin herkese eşit imkanlarla hizmet sunmasını ve eğitimde imtiyaz tanınmamasını açıkça vurgulamaktadır. Bu çerçevede, eğitim veren tüm kurumlar, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın laik ve bilimsel eğitime uygun şekilde hizmet sunmalıdır. Öte yandan, basında yer alan görüntülerde, basın emekçisi kardeşlerimizin, Basın Özgürlüğü ve Halkın Haber Alma Hakkı çerçevesinde kamuya açık bir alanda görevlerini yapmaya çalışırken müdahaleye maruz kaldığını üzülerek izledik. Basın mensuplarımıza yapılan bu müdahaleyi kınıyor ve kamu kurumlarını sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Sasalı anaokulu, ilkokulu ve ortaokulu öğrencilerinin, deprem nedeniyle Çiğli Fen Lisesi’nde eğitim görmek zorunda kaldı bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
- ÇYDD İzmir Şubesi olarak, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi iş birliğiyle “Çocuk Hakları ve Kapsayıcı Çocuk Çalışmaları” seminerlerini, özellikle eğitime erişimde zorluk yaşayan bölgelerde gerçekleştiriyoruz. Sasalı gibi birçok ilçemizde benzer sorunlar yaşanıyor. Deprem riski nedeniyle okulların birleştirilmesi sonucu, öğrenciler sabah çok erken ya da akşam çok geç saatlerde eğitim almak zorunda kalıyor. Bu durum, dinlenme haklarını engelleyerek, sınavlara hazırlanan öğrencileri olumsuz etkiliyor. Sasalı’daki öğrenciler, mahalle dışındaki, sanayi sitesine yakın bir bölgede bulunan Çiğli Fen Lisesi’nde eğitim almak zorunda kalıyor. Bu durum, çocukların giriş-çıkış saatlerinde güvenlik endişeleri yaratıyor. Kamusal yatırımlarda öncelik, okulların güvenli inşasına verilmelidir; çünkü adalet, eğitim ve sağlık hizmetlerinin adil ve eşit sunulması, sürdürülebilir bir toplumun temelidir.
Türkiye'de öğrencilerin barınma ve yurt krizi devam ediyor fakat İzmir özelinde öğrencilerin barınma sorunu hakkında neler söylemek istersiniz. Bu konuda derneğinizin gözlemleri neler?
- İzmir'de, Türkiye genelinde olduğu gibi, öğrencilerin barınma sorunu ciddi bir kriz haline gelmiş durumda. ÇYDD İzmir Şubesi olarak bu sorunu yakından takip ediyor, öğrencilerden pek çok başvuru alıyoruz. Artan kira fiyatları ve yurt kapasitelerinin yetersizliği, öğrencileri uygun konaklama bulmakta zorlamaktadır. Yüksek kira bedelleri, birçok öğrenciyi kent merkezinden uzak, ulaşımı zor ve güvensiz bölgelere yönlendiriyor. Devlet yurtlarının yetersizliği, özel yurtların ve kiralık evlerin yüksek ücretleri, sorunu daha da derinleştiriyor. Barınma hakkı, eğitim hakkının ayrılmaz bir parçasıdır ve bu hakkın sağlanması sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir. Öğrencilerin güvenli, ücretsiz ve uygun barınma imkanlarına sahip olmaları, eğitim hayatlarını sürdürebilmeleri için temel bir ihtiyaçtır. ÇYDD İzmir Şubesi olarak, bu sorunun çözümüne yönelik belediyelerle iş birliği yaparak dayanışma ağları kuruyor ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz.
Çocuklar ekonomik yetersizlikler ve ailelerin gelir düzeyindeki eşitsizlikler nedeniyle sağlıklı ve dengeli beslenme imkânından mahrum kalıyor. Bu sebeple STK'lar 'Bir öğün yemek ve temiz su' çağrısında bulunuyor bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
- Türkiye, OECD verilerine göre çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ülkelerden biri ve 6.5 milyon çocuk beslenme ve gıda krizinden doğrudan etkileniyor. Her beş çocuktan biri yeterli ve besleyici gıdaya erişemezken, her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Aynı zamanda, okullardaki temizlik sorunu da bir kriz haline gelmiş durumda; hijyenik koşullarda eğitim verilmemesi, çocuklarda hastalıkların artmasına ve devamsızlık nedeniyle eğitim hakkından mahrum kalmalarına yol açıyor. Bu sorunların çözümü için Meclis’te sunulan kanun teklifleri acilen yasalaştırılmalı; çocukların bir öğün sağlıklı beslenme, temiz suya erişim ve hijyenik koşullarda eğitim alma hakkı kamusal bir hizmet olarak sağlanmalıdır.
Geçtiğimiz günlerde Özge Polat, Çiğli’de eski eşi tarafından vuruldu. Kadına şiddet ve cinayet olayların artışı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
- Özge Polat’ın Çiğli’de eski eşi tarafından katledilmesi, ülkemizde kadın cinayetlerinin ne denli yaygın ve vahim bir sorun olduğunu bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı. Her gün bir başka kadın cinayeti veya şiddet haberiyle karşı karşıya kalıyoruz, ve bu durum kendimizi güvende hissetmemizi engelliyor. Kadınların yaşam hakkı, erkek şiddeti ve sistemin yetersizlikleri nedeniyle tehdit altında. Bu cinayetlerin bireysel değil, toplumsal ve politik bir sorun olduğunu biliyoruz. Kadınların yaşam haklarının korunması, eşitlik ve adaletin sağlanması için İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmeli ve şiddet faillerine karşı caydırıcı önlemler hızla alınmalıdır. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, kadınların özgürce ve güven içinde yaşayabilecekleri bir toplum için mücadelemize kararlılıkla gerek kamuoyunda farkındalık çalışmalarımız, gerekse sosyoekonomik ve kültürel açıdan kırılgan bölgelerde kadınlara haklarını anlatarak devam ediyoruz. 2022 yılında, kadın cinayetleri sonucu annelerini kaybetmiş ve istismara maruz bırakılmış çocuklara burs desteği sağlamak amacıyla, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği ile bir dayanışma protokolü imzaladık. Bu protokol kapsamında, annelerini kaybeden ve istismara uğrayan çocukların eğitimine destek olmak için yeni bir burs projesi başlattık. Bu proje ile çocuklara, ortaöğretim ve üniversite hayatları boyunca eğitim bursu verilecek ve onların kriz durumunu atlatabilmeleri, travma etkilerinin en aza indirilebilmesi ve sosyal yaşam düzenlerinin yeniden sağlanabilmesi için destek sağlanacak. Kadın hakları konusunda yaptığınız faaliyetler nelerdir? Kadınlara yönelik çalışmalarımız arasında, geziler, kitap kulübü gibi sosyal etkinlikler yanında okuma yazma bilmeyen kadınlar için sunduğumuz okuma yazma kursları da bulunuyor. Bayraklı'daki Hanife Nihal Kulaksızoğlu Çağdaş Etkinlik Merkezi'nde düzenlediğimiz bu kurslarla, 12 kadının okuma yazma öğrenmelerine destek olduk. Bu sayede, kadınların kendilerini özgüvenle ifade etmelerine ve çocuklarına daha aydınlık bir gelecek sunmalarına katkı sağladık. Her harf, onların özgürlüğe doğru attığı bir adım oldu. Ayrıca, kadınların toplumsal sorunlarına dikkat çekmek amacıyla, gönüllülerimiz ve velilerden oluşan Çağdaş Yaşam Gönüllüleri Tiyatro Ekibi ile "Benim Adım Kadın" adlı tiyatro projemizi hayata geçirdik. Bu proje ile kadınların yaşadığı zorluklar ve çözüm yolları sahneye taşınarak, izleyicilere hem farkındalık kazandırıldı hem de duygu dolu anlar yaşatıldı. Tiyatro oyununu özellikle İzmir’in kırılgan ve kadınların mahalleden dışarı çıkmakta zorlandığı bölgelerinde sahneliyoruz. Bugüne kadar 800'den fazla kadının katılımıyla sergilenen bu oyun, toplumsal dayanışmanın ve kadınların güçlenmesinin güçlü bir örneği oldu.
Maraton İzmir Projesinde de yer alıyorsunuz. Bu konuda da bilgi verir misiniz?
- Evet, birkaç yıldır İzmir’de düzenlenen Maraton İzmir'e de katılım sağlıyoruz. Bu proje kapsamında açtığımız bağış kampanyaları sayesinde bursiyer gençlerimize destek oluyoruz. Gerek kurumsal koşucu takımlarımızla, gerekse bireysel koşucularımızla maraton günü, keyifli anlara tanık oluyoruz. Bu proje sayesinde, gönüllü koşucularımız ve bağışçılarımızla dayanışma kültürünü pekiştiriyoruz. Bu sene Nisan ayında da tüm İzmir’lileri bizlerle birlikte koşmaya, çağdaş gelecek için bizlerle birlikte bir ışık yakmaya davet ediyoruz.
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Yıkımda son perde
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite