Kentlere akın var

Birleşmiş Milletler verileri kentsel alanlara 2050 yılına kadar 2.5 milyar insanın yerleşeceğini söylüyor. Peki kentler bu insanları barındırıp iklim krizinin etkilerini azaltacak çözümlere hazır mı? Gelin yanıtları birlikte arayalım.

Kentlere akın var
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.08.2024 - 11:28

20. yüzyılın mega akımlarından biri kentleşmeydi ve bu durum yüzyılımızda da sürüyor. Tabii kentleşmenin uzun bir tarihi var. Bu nedenle tarihin çeşitli noktalarında karşımıza çıkan kent devletlerinden kentlerin bireyin kendini kentli olarak tanımlamasına uzanan sosyoekonomik ve sosyokültürel etkilerine kadar birçok etmeni göz ardı etmemek gerek.  Kentleşmenin insan medeniyeti açısından olumlu yönleri var ancak dengeli bir büyüme içermeyen kentleşme sonucunda karşımıza ne yazık ki insan ve gezegen sağlığına olumsuz etkiler oluşturan bir yapılanma çıkıyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün dünya nüfusunun yüzde 55'i kentsel alanlarda yaşıyor ve bu oranın 2050 yılına kadar yüzde 68'e çıkması bekleniyor. Öngörüler, insan nüfusunun kırsal alanlardan kentsel alanlara kademeli olarak yer değiştirmesi anlamına gelen kentleşmenin, dünya nüfusunun genel büyümesiyle birleştiğinde, 2050 yılına kadar kentsel alanlara 2.5 milyar insan daha ekleyebileceğini gösteriyor. Bu artışın yaklaşık yüzde 90'ının Asya ve Afrika'da olması bekleniyor. Küresel ısınmanın da ötesinde küresel kaynama çağını deneyimlediğimiz bu zamanlarda söz konusu veriler pek de iç açıcı değil elbette.

Sürdürülebilir kalkınma için küresel hedeflerin onbirincisi “Sürdürülebilir kentler ve topluluklar.” İnsanların hayatta kalması ve refaha kavuşması için yeşil ve kültürel açıdan ilham verici yaşam koşullarına sahip güvenli, uygun fiyatlı ve dayanıklı alanlar yaratan yeni, akıllı kent tasarımlarına gereksinim var.

İstanbul’da yaşayan biri olarak devasa bir kentin etkilerini ilk elden deneyimliyorum. Hem bir kentli hem de gezegenimizdeki yaşama saygı duyan bir profesyonel olarak kentlerin çevresel etkilerinin azaltması konusu acil eylem gerektiriyor diye düşünüyorum. Tabii konu ülkemiz olunca gelire göre ödenen kira bedelinden gıdaya kadar uzanan bir acil eylem gerekliliği de söz konusu ama o başka bir yazının konusu olsun.

BİR SORU

Geçenlerde bir okurum mailinde bana bunu sormuştu ve gittiğim birkaç yerde de bu soruyla karşılaştım: Kentlerin çevresel etkileri kırsala göre çok fark yaratıyor mu? Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre kentler halihazırda küresel atıkların yüzde 70'inden sorumlu ve dünyanın enerjisinin neredeyse yüzde 80'ini tüketiyor. Kentlerdeki emisyonun ise yüzde 90'ı binalardan ve ulaşımdan kaynaklanıyor. Buna ek olarak kent nüfusunu tehdit eden öte yandan pek de dile getirilmek istenmeyen bir durum daha var gıda güvenliği ve beslenme.

Ayrıca kentin biyoçeşitliliği korumak da çöok önemli bir konu çünkü kentler sadece insanların değil patili dostlarımızın, ağaçların, çeşitli bitkilerin, kuşların ve nice türün yaşam evi.

Daha yeşil bir kent için yapılması gerekenler

- Toplu ulaşım ve ulaşımda elektriklenme

- Yürüyerek veya bisikletle ulaşım yapılabilen kent planlamaları

- Yeşil binalar

- Kent su yönetim planı

- Yenilenebilir enerji farkındalığı ve teşviği

- Atık yönetimi

- Kentsel tarımı teşvik etmek

- Gıda israfını azaltmak

- Kamusal yeşil alanları çoğaltmak

- Müze ve kültür merkezleri gibi erişilebilir kamusal alanlar yaratmak

- Kent ve kırsal arasındaki bağları inşa etmek

Sürdürülebilir kent ve topluluklar yaratmak için gerekli 10 adım

1 - Güvenli ve uygun fiyatlı konut

2 - Uygun fiyatlı ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri

3 - Kapsayıcı ve sürdürülebilir kentleşme

4 - Kültürel ve doğal mirası koruma

5 - Doğal afetlerin olumsuz etkilerini azaltma

6 - Kentlerin çevresel etkilerini azaltma

7 - Güvenli ve kapsayıcı yeşil alanlara erişim

8 - Güçlü ulusal ve bölgesel gelişim planlaması

9 - Kaynak verimliliği ve afet riskinin azaltmasına yönelik politikalar

10 - Azgelişmiş ülkeleri sürdürülebilir ve dayanıklı yapılanmada destekleme