İkinin birliği
Çocukluktan beri bir arada olan, zıtlık konsepti içinde bütünlüklü üretim yapan İKİLEM kökenlerini ve geleceğini anlattı.
Müzisyenler için oldukça zorlu bir dönemde, pandemi sırasında ortaya çıksa da duyguları öne koyan, keşfe açık enstrümantal altyapısıyla bilindik melodileri farklı yerlere götüren ve akılda kalan birçok şarkı üreten İKİLEM, bu kez “Bana Sorma” isimli teklisiyle karşınızda. Başarılı ikili Uğur Ateş ve Serhat Karan’la İKİLEM müziğini konuştuk.
- Bana sorarsanız (Gülüyor) "Bana Sorma", "İKİLEM" müziği çerçevesinin tam anlamıyla yerine oturduğu tekli diyebilirim. Bu açıdan da bir sonraki adımın albüm olduğunu düşünüyorum.
Serhat Karan: Aslında şu an tam da dört şarkılık bir uzunçalar çalışmasının içindeyiz. (Gülüyor) “Bana Sorma” bu uzunçaların ikinci şarkısı. Devamında diğer şarkılarla beraber bu albüm tamamlanacak. Kafamızda müziğe dair birçok plan var tabii. Belki bir cover yaparız diye düşünüyoruz artık. Belki de birkaç cover da olabilir.
- 2020'den beri yayımladığınız teklilerle dikkat çekiyorsunuz. Pandemi dönemine denk geliyor çıkışınız ama öncesi de var mutlaka.
Uğur Ateş: 2015 yılında ufak ufak bir şeyler kaydetmiştik, hâlâ duruyor sanırım o kayıtlar. (Gülüyor) Serhat ile okuldan arkadaşız. O dönemden beri sürekli müzik alışverişi oluyor aramızda. Çalmak dışında da birbirimize sürekli yeni şeyler dinletiyorduk. İnsanların bizi bildiği ve gördükleri sürenin daha fazlası görmedikleri zamanlarımızdır aslında. (Gülüyor) O dönemler müziğin farklı alanlarında etkindik. Dizi, belgesel ve reklam müzikleriyle yıllarca uğraştık, ben hala devam ediyorum. O süreç bizi başka şekilde de terbiye etti. Stüdyo ortamında uzun süre kalınca dışarıdaki dünyadan kopma tehlikesi doğuyor, böyle bir tarafı da var. (Gülüyor) o dönemlere çok şey borçluyuz, bu süre bizim müzikal anlayışımızı oluşturdu.
- “İKİLEM”, isminiz başta olmak üzere, şarkılarınızın söz akışlarında, tempo değişimlerinde, kliplerinizde sahne kimliklerinizde dikkat çeken bir konsept. Nasıl oluşturdunuz bu konsepti?
S. Karan: İsim arayışımız biraz uzun sürdü ama süreç boyunca birçok şey kendiliğinden gelişti. Sahnemiz, şarkılarımız, giysilerimiz ve genel olarak tarzımız... Hepsi bütün olarak ekip ruhu ile çok çalışarak ve üzerine koyarak oluştu. Bir müzisyen veya sanatçı kimliği yaratırken başta herkes için handikaplı bir durum var bence. Önden çok fazla plan ve kurgu yapıldığı zaman bunu dinleyici ve izleyici anlıyor, bunda bir sıkıntı yok ama bize fazla zorlama geliyor bu tarz süreçler. Elbette şarkıları yaparken veya konsere çıkarken birtakım planlar yapıyoruz ama kendimiz gibi olmaya büyük özen gösteriyoruz. Şarkılarımızın en büyük tılsımının baştaki üretim sürecine sadık kalmamızla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bir şeyleri kurcalamanın ve denemenin sonu yok. (Gülüyor) O dakikadan sonra egolar devreye giriyor, o zaman da müzik değil de birinin kendi isteklerini arzularını dinlemiş oluyorsun. (Gülüyor) Biz bunu dışında müzik yapmaya çalışıyoruz.
- Şu anda kariyerinizin neresindesiniz ve nereye doğru yürümeyi hedefliyorsunuz?
U. Ateş: Daha başındayız bence. Güzel şarkılar kaydetmek, ulaşabileceğimiz kadar insana konser vermek istiyoruz. Yürümek istediğimiz yol net, keyif aldığımız sürece buna devam etmek. Dijital dünya planları değiştirmemizi gerektirdi. Her müzisyenin hayalidir 10-12 şarkılık albümler yapmak, bizim de öyle ama bu dönüşüme ayak uydurmak biraz da dünya ile barışmak gibi geliyor. Üretimi, tüketimi ve her şeyi etkileyen bir dönüşüm var. Tüm bunlarla ilgili iyi veya kötüyü tartışmak saçma. Yıllar sonra anlaşılacak bir şey bu. Hız konusu bizi de zorluyor bazen. Üretme temposu, tüketme temposu ve tüm bu dinamiklere ayak uydurmaya çalışıyoruz. Yürümek istediğimiz yer, daha çok insanla birebir ilişki kurduğumuz yerlere gitmek, hiç gitmediğimiz yerlerde konser vermek mesela… Van ve Hakkari deneyimi yaşadık, mesela Bitlis deneyimi yaşadık ve çok enteresandı. Hakkari’de yediğim yemeği unutamıyorum. Daha çok insana dokunmak diyebiliriz genel larak. Konserlerimiz Türkiye’nin dört bir yanında sürecek.
- İKİLEM müziğinde dertli veya arabesk diyebileceğimiz bir damar var ama farklı sesler de kullanıp o havayı dağıtıyorsunuz veya dönüştürüyorsunuz diyebilir miyiz?
S. Karan: Diyebiliriz. (Gülüyor) Güzel tespit, birçok müzik türünden etkileniyor insan. Upuzun bir listemiz var. Bu topraklarda çok büyük ustalar yetişti hepsini severek dinledik. Aynı şekilde 70’ler rock’n roll müzisyenleri gibi yurtdışındaki büyük isimleri dinledik ve onlarla büyüdük. Anadolu kültürü ve müziği hep ilgimizi çekti. Bu durumda da aslında kendiliğinden gelişen birçok şey var. Çocukluktan bu yana neler dinleyip duyduysak müziğimizin içine giriyor ister istemez. Doğal bir süreç gibi geliyor bize. Bir dönem arabesk müziğine ya da o kültüre tamamen karşı, görmezden gelen bir kitle vardı ülkede. Yavaş yavaş bitti o bu düşünce, kendisiyle barıştı, dinlemese de öyle yaşamasa da var olduğunu kabul etti. Biz ilk barışan kuşağız sanırım. (Gülüyor) hem içeriye hem dışarıya karşı dümdüz bir yerden bakıyoruz, müziğin kendisiyle ilgilenince rahatlıyor insan. İKİLEM çizgisini biraz da böyle sesler oluşturuyor.
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yıkımda son perde
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!