Dünya için kocaman bir ‘Hayır’
Bu yıl bir değişiklik yapın, sizi satın almaya sevk eden çekici reklamlara, gereksiniminizden fazla tüketim alışkanlıklarına “Hayır” deyin.
Bugün 1 Ocak, yılın ilk günü. Keşkelerin geride bırakıldığı, yeni hedeflerin uygulamaya konulduğu yeni bir ben doğuracaksak ona yaşam vermenin ilk günü. Peki her yıl olduğu gibi önceki yılı geride bırakırken yıllık dökümümüzü neye göre yaptık? İstediklerimiz, istemediklerimiz, başarılarımız, başarısızlıklarımız, kırgınlıklarımız, sevinçlerimiz derken kültürler ötesi bir durumu olan yılın bitip yeni bir yılın başlamasını “tabula rasa” gibi de düşünebiliriz elbet! Ancak ne yazık ki yaşamda hiçbir şey bir anda geride bırakılamaz. Deneyimlerimiz sonucu inşa ettiğimiz kendilik, bizimle beraberdir ve yanımıza gelmek için bir adım ötede bekler. Öte yandan tabii ki yaşam kaskatı da değildir, akışkandır. Tam bu nedenle “değişime hazır olmak” demek gerçekten ne kadar istekli olduğumuzla da ilgilidir. İşte burada irademiz devreye girer. Keşkeleri geride bırakmak istiyorsak yani sıkıntılarla dolu döngüden çıkayım diyorsak zarafetle “Hayır” demeyi bilmek lazım.
Zarif bir hayır birçok yeni davranışı da beraberinde getirir. Örneğin her şeyin maksimum hız kapasitesiyle çalıştığı 21. yüzyıl yaşamımızda tüm bu hızlanmaya karşı kendimize bazı “Hayır” deme durakları oluşturabiliriz. Bize gösterilen bir sosyal medya veya TV reklamı sonucu gereksinim duymadığımız ama indirimde diye aldığımız bir ürünü almamayı tercih etmek incelikli bir reddetme biçimidir veya yine benzer bir biçimde ne de olsa açık büfe diye tabakları tıka basa doldurup geride atık gıda oluşturmamayı tercih etmek de incelikli bir hayırdır. Belki de tüm meselememiz hayır demeyi bilmemek ile ilgili olabilir. Daha derinlere inersek hayırın olumsuzluk barındırdığını düşünerek olumlu bir açıdan yaklaşmak ve uyum göstermek adına “evet”i tercih ediyor olabiliriz. Hatta yaşama güdümüz bizi “evet”e sevk ediyor diyenler bile var. Bana kalırsa yaşama güdümüz iklim krizi, dijital kültür ve birçok bağlamla beraber epey değişikliğe uğradı. Yaşamak istiyorsak ilk olarak dünyanın yani evimizin yaşamına devam etmesini önceliklerimiz arasına almalıyız. Her ne kadar yeşil teknoloji imdadımıza koşar diye düşünenlerimiz olsa da bireysel sorumluluklarımızı ve bunun sonucu kamudan/özel sektörden taleplerimizi dile getirmeliyiz.
KÖMÜRE HAYIR
Geçtiğimiz günlerde Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in (Health and Environment Alliance) hazırladığı “Kronik Kömürü İyileştirmek: 2030 Kömürden Çıkışın Türkiye için Sağlık Faydaları” başlıklı araştırmayı okudum. Araştırmaya göre, Türkiye’de kömür santrallerinin önümüzdeki yedi yıl içinde kapatılmasıyla 102 bin 601 erken ölüm ve 30 bin 975 erken doğum engellenebilir. Aynı zamanda 114 bin 683 hastane başvurusu, 27 milyon 606 işgünü kaybı ve 231 milyon 333 bin hastanede geçirilen gün önlenirken 3.1 trilyon TL sağlık maliyeti ortadan kaldırılabilir. Ek olarak 419 bin 835 çocuk da bronşitten korunabilir. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri birçok olumsuz sonucu da beraberinde getiriyor. Tabii sadece insan merkezli düşünmemiz lazım. Birçok türün de yaşam hakkını elinden alan insan kaynaklı iklim krizine karşı hep beraber mücadele etmek tüm dünyadaki insanların görevi olmalı. İnsanlarla sahip olduğu her şeyi paylaşan dünyamıza karşı alıcı konumuzdan da dengeli bir konuma geçmeliyiz.
Yılın ilk gününde umuyorum siz sevgili okuyucularımız da yeni yıl hedefleriniz içine doğa dostu bir hedef de koymuşsunuzdur. Toprağı, suyu, havayı, canlıları hatırlamalı ve tıpkı insanlara yaptığımız gibi onları da onurlandırmalıyız. Aslına bakarsanız bu konuda pek de zorlanmayız çünkü köklerimiz ve/veya arketipsel hafızamız bir zamanlar doğayla ne kadar uyumlu yaşadığımızı çok iyi biliyor.
Sürdürülebilirlik Haberleri
- İklim Elçisi Seren Anaçoğlu: ‘Harekete geçin’
- Dünyanın geleceği için gözler G20 ülkelerinde
- İyi haber
- 'Doğanın kalbinde hissetmek'
- Bu cop finans cop’u
- Türkiye’den ve dünyadan çevre gündemi
- Mobilyada sürdürülebilirlik zamanı
- Değişen ekonomik modeller ve etkin atık yönetimi
- Başkan Aras: Su kaynakları ranta kurban edilmemeli
- Fethiye Belediyesi’nden “İki Teker Sıfır Karbon” projesi