Denizden gelen bereket: Mavi ekonomi

Denizler insan yaşamı için ne kadar önemliyse ülkelerin ekonomisi için de bir o kadar önemli. Son yıllarda “mavi ekonomi” olarak dillendirilen bu kavram kıyı şeridini ve çevresindeki doğal yaşamı korurken ekonomik geliri artırmayı tanımlıyor.

Denizden gelen bereket: Mavi ekonomi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.07.2024 - 12:00

Her ne kadar evlerimizi karalara kursak da bir su gezegeninde yaşıyoruz. Tam da bu yüzden mavi gezegeniz. Dünyamızın yaklaşık yüzde 70’ini kaplayan okyanuslar küresel sıcaklıkların düzenlenmesinden karbon dengesine, biyoçeşitlilikten geçim kaynaklarına kadar birçok yaşamsal etkeni barındırır. Ancak iklim değişikliği ile okyanuslar ve sahip olduğu tüm bu zenginlikler tehlike altında. Öte yandan son yıllarda üzerine sıkça konuşulan bir ekonomi modeli olan mavi ekonomi hem okyanus sağlığını hem de okyanus kaynaklarından elde edilen geliri ve yaşamı koruyabilir.

Yeşil ekonominin alt başlığı olan mavi ekonomi tanımına ilk olarak 2010 yılında girişimci ve ekonomist Gunter Pauli’nin “The Blue Economy: 10 Years, 100 Innovations, 100 Million Jobs” adlı kitabında rastlanıyor. 2012 yılında Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda tekrar dile getirilen mavi ekonomi bu kullanımı ile yaygınlaşmaya başladı.  Burada küçük bir parantez açmak isterim. Pauli’nin çocuklara iklim, biyoçeşitlilik ve gezegen arasındaki ilişkiyi anlatmak amacıyla yazdığı masallar küresel ölçekte 795 binden fazla okulda çocukların farkındalık kazanmalarına yardımcı oldu.

Dünya Bankası mavi ekonomi kavramını, “Okyanus ekosisteminin sağlığını korurken ekonomik büyüme, daha iyi geçim kaynakları ve istihdam için okyanus kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı” olarak tanımlıyor. Yıllık ekonomik büyüklüğünün 2.5 trilyon dolar olduğu tahmin edilen mavi ekonomi dünyanın 7'nci büyük ekonomisine denk geliyor. Mavi ekonomi elbette birçok ülkeyi ve birliği yakından ilgilendiren bir ekonomik düzen. Gelin bazılarını inceleyelim:

ABD

Ülke kıyıları nüfusun yüzde 40'ını oluşturan 127 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor. ABD Ticaret Bakanlığı Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi verilerine göre 2019'da ABD mavi ekonomisi, ülkenin ekonomisinin tamamından daha hızlı büyüyerek 2.4 milyon iş yaratmış  turizm, nakliye ve taşımacılık, ticari ve eğlence amaçlı balıkçılık, güç üretimi, araştırma ve ilgili mal ve hizmetler gibi faaliyetler yoluyla ülkenin GSYH’sine 397 milyar dolar katkıda bulunmuştur. Eğer ABD kıyı bölgeleri ayrı bir ülke olsaydı, GSYH'de ABD ve Çin ardından dünyada üçüncü sırada yer alırdı.

AVRUPA BİRLİĞİ

AB Mavi Ekonomi Raporu 2024 verilerine göre deniz yenilenebilir enerjisi, mavi biyoteknoloji ve tuzdan arındırma gibi gelişmekte olan sektörler AB'nin mavi ekonomisinde öne çıkıyor ve yeni iş olanakları da sunuyor. Buna göre:

- 3.6 milyon kişi istihdam ediliyor (2020'ye kıyasla yüzde 17 büyüme)

- Yaklaşık 624 milyar avroluk bir ciroya sahip (2020'ye kıyasla yüzde 21 büyüme)

- 171 milyar avroluk brüt katma değeri temsil ediyor (2020'ye kıyasla yüzde 35 büyüme)

Raporda en önemli noktalardan biri ise iklim değişikliğinin AB kıyı şeridini ekonomik olarak nasıl etkileyeceğini aktaran bölüm. Yapılan analizler mevcut kıyı koruma seviyelerinin artırılmaması durumunda, alternatif emisyon ve azaltma senaryolarına göre kıyı taşkınlarından kaynaklanan yıllık ekonomik zararların 2100 yılına kadar 137 milyar avro ile 814 milyar avro arasında olabileceğini gösteriyor.

ÇİN

Dünya Ekonomik Forumu’nda yer alan Swiss Re'nin araştırmasına göre Çin yönetimi son 10 yılda ekonomik büyüme ile çevre koruma arasında doğru dengeyi sağlamayı amaçlayarak deniz ekonomisini geliştirmede büyük ilerleme ortaya koydu. Ülkenin mavi ekonomi stratejisinin temel esaslarından birini özel ve kamu sektörleri arasındaki ortaklıklar oluşturuyor. Çin'in brüt okyanus geliri 2022'de 9.46 trilyon yuan (1.31 trilyon ABD doları) ulaşarak ülke GSYH'sinin yüzde 7.8'ini oluşturdu.

TÜRKİYE

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizlerin hem ekonomik hem sosyal hem politik hem de kültürel hafızasının ne derece önem taşıdığını tekrar söylemek isterim. Açıkçası ülkemizdeki mavi politika ile ilgili veri kısıtı nedeniyle tam veriler veremiyorum. Öte yandan PwC Türkiye’nin “Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken: Türkiye'nin Potansiyelini Açığa Çıkarmak” adlı raporunu ilgi çekici buldum. Mavi inisiyatiflerden dünyadan başarılı mavi ekonomi uygulama örneklerine, mavi tahvillerden mavi ekonomideki sektörel durumlara kadar bir içeriği var.