Deniz Tekin Cumhuriyet'e anlattı: 'Anlamlı bir kaos'
Deniz Tekin uzun süredir beklenen albümü “Yüzyıllardır Aynı Dert”i anlattı.
2017’de yayımladığı “Kozakuluçka” albümü öncesinde ve sonrasında gelen tekliler, başka müzisyenlerle ortak çalışmalarla daha ilk günden büyüyen hayran kitlesini çeşitlilik anlamında da geliştiren bir isim Deniz Tekin.
Hayranlarının gözünün önünde yaşadığı müzikal
gelişimini ikinci stüdyo albümü “Yüzyılalrdır Aynı Dert”in her notasına işleyen
başarılı müzisyeni yoğun temposunda yakaladık.
- 2017'de
"Kozakuluçka"daki Deniz Tekin'le bu yıl "Yüzyıllardır Aynı
Dert"i üreten Deniz Tekin arasında bayağı bir mesafe var. Neler değişti?
İlk albümü kaydettiğimizde 19
yaşındaydım ve birden fazla müzik türüyle ilgilenmekle beraber hiçbirinde
derinleşecek kadar uzun süre geçirmemiştim sanırım. Aradaki altı yılda da bir
yerde uzun süre kalmadım ama sürekli geri döndüğüm türler ve enstrümanlarla bir
diyalog geliştirdik. Bazen bir müzik türünden bir tavrı, diğerinden bir
düzenleme mantığını, diğerinden de armonik yapıyı sevip aldığımı fark ediyorum.
Bazen bilinçli, çoğunlukla bilinçsiz bir süreç. Müziğin özü başlangıçtakiyle
aynı, ama etrafına genişleyen örüntü bütünü detaylandırdı gibi hissediyorum.
- "Yüzyıllardır Aynı
Dert" sosyal öncelikleri ve duyarlılıkları fazla olan bir albüm. Bunu
"Gitsin Üstümüzden", "Yarın Değilse Bile Bir Gün"
şarkılarında çok açık bir biçimde görüyoruz ama albümdeki neredeyse bütün
üretimler "Bir gün patlayacağız" cümlesinin altını çizer nitelikte.
Yaratıcılığınız neden ve nasıl bu yöne evrildi?
“Yarın Değilse Bile Bir Gün” aslında
2016’da yazıldı, devamında gelişen sosyal gerçekliğin de diğer iki şarkıya
evrilmesi kendi dışıma çıkıp bakınca tesadüfi gelmiyor. “Yüzyıllardır Aynı
Dert”teki genellemenin bir kaçış olduğunu düşünüyorum, yeteri kadar uzaktan
bakılırsa her şey aynı örüntüde gibi görünüyor ama içinden geçtiğimiz dönem
istisnai zorlu bir dönem birçok açıdan. Sosyal, politik ve ekonomik
güvencesizlik, pandemi, savaşlar ve krizler birbirine bağlı birçok sistemin
işleyişinin bozulmasına işaret. Her toplumsal sınıf bundan -sebeplerine de
göre- farklı yoğunluklarda etkileniyor, yirmili yaşlarının ortasında kendini ve
düzenini bulmaya çalışan birisi olarak bana da birkaç yönden sirayet ediyor
tabii ki mevcut gerçekliğimiz.
- Albümün müzikal çizgisi de bu
yaklaşıma uygun ve öfkeyi, kırgınlığı notalara döker nitelikte. Deniz Tekin'in
dingin müziklerine alışmış dinleyicileriniz için de ilginç bir deneyim olacak
sanırım...
Doğrudur, aslında sahnede başından
beri alternatif rock tabanlı bir müzik yapılıyor, konser ve festival
dinleyicisi için bence sürpriz değil. Şimdiye kadar resmi olarak
yayımladıklarım arasında öne çıkanlar hep duygusal baladlar oldu veya öyle bir
yere sıkıştırılmaya çalışılıyor. Bu açıdan albümün bağımsız ve ortak yapılmasından
memnunum. Elektrik gitarda Efe Demiral, bas gitarda Kunter Kınacı ve davulda
Berkan Tilavel ile beraber düzenledik ve kaydettik. Bir yandan diğer
yazdıklarım için sade akustik düzenlemeler ve lirik ifade hâlâ kendimi
bulabildiğim bir kanal. Hiçbir şey nihai değil. Tüm müzikler başka açılardan
güzel.
"YOLDA ÖĞRENİYORUM"
- Yıllar içinde edindiğiniz tecrübe
ve yaptığınız ortak çalışmaların mutlaka müziğinize yansımaları oldu. Özellikle
caz riffleri ve melodilerini çok daha yoğun kullandığınız dikkatimi çekiyor.
Müzikal anlamda nasıl bir yaklaşımınız var?
Son iki yılda sanırım gitar üzerinde
sürekli başvurduğum, otomatikleşmiş bazı refleks ve akor kalıplarını yıkmak ya
da modifiye etmek istedim. Anlamlı bir kaos düzenlenebilir gibi geldi veya
kulaktan ve refleksif yaptığım şeylere bir tanım, bir ad vermek gibi bir
ihtiyacım oldu. Çok etüt ve teknik çalışma yapan biri değilim, sevdiğim
müzikleri çalmaya çalışırken ihtiyaç olanı yolda öğreniyorum.
- Albümün büyük meseleleri konu
edinerek başlayıp sona doğru içine kapanması ve kendiyle ilgilenir hale gelmesi
hissi çok hoşuma gitti ama sosyal olarak başarılı olmadığınızı nereden
çıkardınız? Yoksa bu da çevrenizde gözlemlediğiniz genel bir sosyal
anksiyetenin yansıması mı?
“Sosyal Olarak Başarılı Değilim”i yazalı da 6-7 yıl oluyor, o zaman sanırım bir şekilde davranılması gerekiyormuş da ben öyle olamıyormuşum hissini yoğunlukla yaşıyordum (geç ergenlik) ama son birkaç yıldır gördüğümü anlatmaya, otonom davranmaya yöneliyorum. İçimden geleni de bastırmaya değil yorumlamaya çalışıyorum, gözlemliyorum. Bu doğrusal dümdüz bir süreç değil tabii ki. Küçülüyor, genişliyor, yeniden küçülüyoruz, hareketi bu devinim sağlıyor.
ALBÜMÜN ÜÇ DUYGUSU
- Albüm için üç duygu atayacak
olsanız hangilerini seçerdiniz?
Sırasıyla isyan, kabulleniş,
absürtlük.
- Bir Deniz Tekin takipçisi olsanız
"Yüzyıllardır Aynı Dert" albümünü neden defalarca başa dönerek
dinlerdiniz?
Kendim de anlattıklarımın tamamen bilincinde olarak yazmıyorum, üstüne gelen olaylar sözlere başka anlamlar kazandırabiliyor. Müzikal olarak da her dinlediğimde başka bir yeri dinliyorum, müzik böylece kâğıttan makasla kestiğimiz karlar gibi kendi üstüne açılıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- Yıkımda son perde
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!