Deniz Tekin Cumhuriyet'e anlattı: 'Anlamlı bir kaos'

Deniz Tekin uzun süredir beklenen albümü “Yüzyıllardır Aynı Dert”i anlattı.

Deniz Tekin Cumhuriyet'e anlattı: 'Anlamlı bir kaos'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.12.2023 - 12:00

2017’de yayımladığı “Kozakuluçka” albümü öncesinde ve sonrasında gelen tekliler, başka müzisyenlerle ortak çalışmalarla daha ilk günden büyüyen hayran kitlesini çeşitlilik anlamında da geliştiren bir isim Deniz Tekin.

Hayranlarının gözünün önünde yaşadığı müzikal gelişimini ikinci stüdyo albümü “Yüzyılalrdır Aynı Dert”in her notasına işleyen başarılı müzisyeni yoğun temposunda yakaladık.

- 2017'de "Kozakuluçka"daki Deniz Tekin'le bu yıl "Yüzyıllardır Aynı Dert"i üreten Deniz Tekin arasında bayağı bir mesafe var. Neler değişti?

İlk albümü kaydettiğimizde 19 yaşındaydım ve birden fazla müzik türüyle ilgilenmekle beraber hiçbirinde derinleşecek kadar uzun süre geçirmemiştim sanırım. Aradaki altı yılda da bir yerde uzun süre kalmadım ama sürekli geri döndüğüm türler ve enstrümanlarla bir diyalog geliştirdik. Bazen bir müzik türünden bir tavrı, diğerinden bir düzenleme mantığını, diğerinden de armonik yapıyı sevip aldığımı fark ediyorum. Bazen bilinçli, çoğunlukla bilinçsiz bir süreç. Müziğin özü başlangıçtakiyle aynı, ama etrafına genişleyen örüntü bütünü detaylandırdı gibi hissediyorum.

- "Yüzyıllardır Aynı Dert" sosyal öncelikleri ve duyarlılıkları fazla olan bir albüm. Bunu "Gitsin Üstümüzden", "Yarın Değilse Bile Bir Gün" şarkılarında çok açık bir biçimde görüyoruz ama albümdeki neredeyse bütün üretimler "Bir gün patlayacağız" cümlesinin altını çizer nitelikte. Yaratıcılığınız neden ve nasıl bu yöne evrildi?

“Yarın Değilse Bile Bir Gün” aslında 2016’da yazıldı, devamında gelişen sosyal gerçekliğin de diğer iki şarkıya evrilmesi kendi dışıma çıkıp bakınca tesadüfi gelmiyor. “Yüzyıllardır Aynı Dert”teki genellemenin bir kaçış olduğunu düşünüyorum, yeteri kadar uzaktan bakılırsa her şey aynı örüntüde gibi görünüyor ama içinden geçtiğimiz dönem istisnai zorlu bir dönem birçok açıdan. Sosyal, politik ve ekonomik güvencesizlik, pandemi, savaşlar ve krizler birbirine bağlı birçok sistemin işleyişinin bozulmasına işaret. Her toplumsal sınıf bundan -sebeplerine de göre- farklı yoğunluklarda etkileniyor, yirmili yaşlarının ortasında kendini ve düzenini bulmaya çalışan birisi olarak bana da birkaç yönden sirayet ediyor tabii ki mevcut gerçekliğimiz.

- Albümün müzikal çizgisi de bu yaklaşıma uygun ve öfkeyi, kırgınlığı notalara döker nitelikte. Deniz Tekin'in dingin müziklerine alışmış dinleyicileriniz için de ilginç bir deneyim olacak sanırım...

Doğrudur, aslında sahnede başından beri alternatif rock tabanlı bir müzik yapılıyor, konser ve festival dinleyicisi için bence sürpriz değil. Şimdiye kadar resmi olarak yayımladıklarım arasında öne çıkanlar hep duygusal baladlar oldu veya öyle bir yere sıkıştırılmaya çalışılıyor. Bu açıdan albümün bağımsız ve ortak yapılmasından memnunum. Elektrik gitarda Efe Demiral, bas gitarda Kunter Kınacı ve davulda Berkan Tilavel ile beraber düzenledik ve kaydettik. Bir yandan diğer yazdıklarım için sade akustik düzenlemeler ve lirik ifade hâlâ kendimi bulabildiğim bir kanal. Hiçbir şey nihai değil. Tüm müzikler başka açılardan güzel.

"YOLDA ÖĞRENİYORUM"

- Yıllar içinde edindiğiniz tecrübe ve yaptığınız ortak çalışmaların mutlaka müziğinize yansımaları oldu. Özellikle caz riffleri ve melodilerini çok daha yoğun kullandığınız dikkatimi çekiyor. Müzikal anlamda nasıl bir yaklaşımınız var?

Son iki yılda sanırım gitar üzerinde sürekli başvurduğum, otomatikleşmiş bazı refleks ve akor kalıplarını yıkmak ya da modifiye etmek istedim. Anlamlı bir kaos düzenlenebilir gibi geldi veya kulaktan ve refleksif yaptığım şeylere bir tanım, bir ad vermek gibi bir ihtiyacım oldu. Çok etüt ve teknik çalışma yapan biri değilim, sevdiğim müzikleri çalmaya çalışırken ihtiyaç olanı yolda öğreniyorum.

- Albümün büyük meseleleri konu edinerek başlayıp sona doğru içine kapanması ve kendiyle ilgilenir hale gelmesi hissi çok hoşuma gitti ama sosyal olarak başarılı olmadığınızı nereden çıkardınız? Yoksa bu da çevrenizde gözlemlediğiniz genel bir sosyal anksiyetenin yansıması mı?

“Sosyal Olarak Başarılı Değilim”i yazalı da 6-7 yıl oluyor, o zaman sanırım bir şekilde davranılması gerekiyormuş da ben öyle olamıyormuşum hissini yoğunlukla yaşıyordum (geç ergenlik) ama son birkaç yıldır gördüğümü anlatmaya, otonom davranmaya yöneliyorum. İçimden geleni de bastırmaya değil yorumlamaya çalışıyorum, gözlemliyorum. Bu doğrusal dümdüz bir süreç değil tabii ki. Küçülüyor, genişliyor, yeniden küçülüyoruz, hareketi bu devinim sağlıyor.

ALBÜMÜN ÜÇ DUYGUSU

- Albüm için üç duygu atayacak olsanız hangilerini seçerdiniz?

Sırasıyla isyan, kabulleniş, absürtlük.

- Bir Deniz Tekin takipçisi olsanız "Yüzyıllardır Aynı Dert" albümünü neden defalarca başa dönerek dinlerdiniz?

Kendim de anlattıklarımın tamamen bilincinde olarak yazmıyorum, üstüne gelen olaylar sözlere başka anlamlar kazandırabiliyor. Müzikal olarak da her dinlediğimde başka bir yeri dinliyorum, müzik böylece kâğıttan makasla kestiğimiz karlar gibi kendi üstüne açılıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler