Yayın Yasağı mı, Yaşam Yasağı mı?

26 Haziran 2014 Perşembe

Başbakan rica etmişti, olmadı. Rica minnet, “Alo Fatih”ler işe yaramayınca, eh artık buna da “Yahudi lobisi”, “Paralelinkomplosu”, montaj dublaj diyemeyince sonunda ağır ceza mahkemesi karar alıp yayın yasağı koymuştu IŞİD’in Musulbaskınına… 
Bu yayın yasağının gerekçesini “vatan millet, güvenlik” diye vermeye çalıştılarsa da o gün bugün kimsenin aklı yatmadı bu yasağa. Biraz daha baskı, biraz daha totalitarizm, biraz daha “ben dedim oldu”ya dayanan yasak zaten çoktan delindi gitti. 
Son günlerde birbiri ardından gelen IŞİD haberlerini okuyunca; dün Musa Kart’ın gazetedeki karikatürünü görünce sadece Musul baskınına, sadece IŞİD’e ilişkin değil, bundan böyle “Allahüekber” diyerek birbirini kesen, gırtlaklayan, geberten ve “Müslüman” olduklarını iddia eden tüm gruplara ilişkin yayın yasağının geleceğini düşünmeden edemedim. 
Anımsayın Musa Kart’ın çizgili yorumunu... “İktidarın terörist diyemediği IŞİD kafa kesmeye devam ediyor!” üst başlığının altında Erdoğan boy aynasında kendini seyrediyordu: “Ayna ayna söyle bana benden daha güzel bi aday var mı?” Baktığı ayna ise IŞİD hançerinin keskin yüzüydü.

***

Ve işte son günlerin iki haberi:
Birincisi IŞİD için İstanbul Fatih’te bir “yardım toplama standı”nın açıldığı… Sözüm ona Suriyeli mültecilere yardım toplamak için açılan bu standın aslında IŞİD’e militan sağlamak için gönüllülerin başvurduğu bir merkez olduğu ileri sürülüyordu. Sosyal medya bu konuyla çalkalanıp duruyor. 
İkinci haber Türkiye’de değil,sınırlarımız dışındaydı ama artık sınırların güvenliğine hangimiz inanıyoruz ki! Haberi, Independent’tan Patrick Cockburn’ünyazısını kaynak göstererek veren Cumhuryet Portal’da okudum.
IŞİD Irak’ta ilerlemeye devam ederken militanlar da kendilerine kadın arıyordu. Militanlar kapı kapı dolaşıp her evde kaç evli, kaç bekâr kadın olduğunu soruyor, kimlikleri görmek istiyordu. Daha önce IŞİD müftüsü, kadınların militanlar için “helal” olduğuna dair fetva da yayımlamıştı. Bu fetvayı onaylamayan birçok imamın kurşuna dizilerek idam edildiği de gelen bilgiler arasındaydı… Şimdi sıra uygulamadaydı. 
İşte sevgili okurlar, çevremizde, içimizde ve dışımızda bunlar olurken biz yine de birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Ve ben “illaki sanat” diye sayıklayıp duruyorum. Hem çok gülünç hem de çok acıklı. 
Yayın yasağı yaşam yasağına dönüşecek gibi.. 

***

Birkaç gün önce Behçet Aysan Şiir Ödülü sonuçlandı. Yine anımsayın. Sivas’taydı. 1993’teydi. Yobazlar “Allah” diye diye 35 aydınımızı yaktılar, kahrettiler. Değerli şair, usta Şair Behçet Aysan onlardan biriydi. 
Türk Tabipleri Birliği’nin Şair Behçet Aysan ve 35 insanın anısına düzenlediği Behçet Aysan Şiir Ödülü bu yıl genç şair Selahattin Yolgiden’e verildi. 
“Eve Geç Kaldım Yalnızlık Bekler” adlı kitabından (Kırmızı Kedi Yayınevi) birkaç dize: 
“Kendi yağmurumda ıslandım gelirken 
neresinden tutsam paramparça
dudakları kalıyor sadece aklımda
 

bir kızın, yüzü çok güzel olsa da 
yara izleri biriktirirdim teninde 
sonbaharda, bakmaya doyamadığım 
çiçekler varken saçların yerine başında 
adını fısıldadım: medusa!” 
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları