Sünni isen korkma!

13 Haziran 2014 Cuma

Sadece Musul’da değil, kendi ülkemde de:

Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğunda rehin alınan Türklerden sorumlu olduğu belirtilen, adının açıklanmasını istemeyen IŞİD komutanı, “Güvenliklerini sağlıyoruz, onları ülkelerine iade edeceğiz. Korkulacak bir şeyleri yok, çünkü onlar Sünni ve Hanefi inancından” dedi.

*

Sevgili Okurlar,
Dün sabah, bu köşenin yazısını yazmak üzere bilgisayarın başına geçtiğimde, bir yandan da Musul’dan gelen haberleri izliyordum...
Büyük Türkiye’nin, muhteşem dış politikası, komşularla “sıfır sorun” icraatları, ülke içindeki “ileri demokrasi” başarısıyla bütünleşince ortaya çıkan “maşallah”lık durumu izlemeyip de ne yapacaksın!
Ve yukarıda özetlediğim haber geldi. Rehineler “Sünni ve Hanefi” iseler korkulacak bir şey yok haberi...
O an kanım dondu! “Sünni ve Hanefi değillerse gebert gitsin!” demiş mi, komutan onu bilemedim... Bildiğim kanımı donduran sadece komutanın bu söyledikleri değildi. Kanımı donduran nicedir ülkemde de nefret söyleminin hızla yaygınlaşmasıydı.
Irk, dil, din, etnik köken, cinsiyet, cinsel eğilim, düşünce biçimi ayrımcılığı... Manşetlerde, köşe yazılarında, politik partilerde, Mecliste, Başbakan’ın dilinde... “Ya Bendensin ya da Düşman”- “Ya Bizdensin ya da Öteki”...
Unutmayın, “Soma Patronunun Damadı Yahudi” manşetiyle çıkmıştı Yeni Akit gazetesi... Hrant Dink cinayeti, Malatya Zirve Yayınevi katliamı, Rahip Santoro cinayeti.... Kürtlere, Alevilere, eşcinsellere, kadınlara yönelik şiddet...
“Biz”in dışında isen başına her bela gelebilir, öldürülebilirsin de...
Afgan yazar Rahimi’nin “Kahrolsun Dostoyevski” adlı çok etkileyici kitabını (Can Yayınları) yeni okudum. Savaşlarla parçalanmış, din adına, Allah adına ölümün kol gezdiği bir ülkedeyiz. Kitabın baş kişisi Resul’un bir cümlesi aklımdan çıkmıyor: “Öldürmek, bu ülkede yapılacak en önemsiz hareket.”
“Öteki”yse, öldür gitsin! Ancak ülkemde giderek “öteki” kavramının içini dolduranlar çoğalıyor ve çeşitleniyor!
Ne ekersek onu biçiyoruz. Bunca ayrımcılık, bunca kin, bunca nefret! Suriye’deki iç savaşta taraf olmak, silah desteği vermek! Dini inancı, siyasi emeller doğrultusunda kullanmak! Biz en çok, en çok bunları ektik. Ne bekliyorduk ki!

Kaybolan lezzetler
Sevgili Okurlar, bugün size Alaçatı’daki yeni bir festivalden söz edecektim. Daha önce “Ot Festivalleri”ni dünyaya duyurmakta çok başarılı oldular. Şimdi buna bir yenisi eklendi: “Alaçatı Kaybolan Lezzetler Festivali”. Bu yıl ilk kez 6-8 Haziran tarihlerinde yapıldı. Üstelik uluslararası nitelikte. Restoran ve butik otellerde sürdürülüyor. Geleneksel Türk mutfağının Levanten, Musevi, Rum kültürleriyle harmanlanarak şekilleniyor ve gastronomi turları düzenleniyor. Sakız Adası ve Girit’ten de katılımlar oluyormuş.
Bu “festival”de ben, sadece bir resim sergisi izleyebildim. Ama inanın her tür yiyecekten bin kat daha lezzetliydi. Chermine Vidori’nin Kuytu Restoranı’ndaki sergisinden söz ediyorum.
Vidori, İzmirli Levanten bir ailenin kızı. Çocukluğu Bornova, Alaçatı ve Ilıca’da geçmiş. 1965’te İtalya’ya göç etmiş. Resim yapmaya Roma Güzel Sanatlar Okulu’nda başlamış. Yıllar sonra dönüp dolaşıp geldiği, yaz kış yerleştiği, yaşadığı yer Alaçatı. Kimileri minyatür tadında naif resimler, Vidori’nin kent, köy, kasaba gözlemlerine dayanıyor. Tümüne ince bir işçilik ve özen egemen. Gözlemlerin yanı sıra düş gücüne, fanteziye, şaşırtmacalara yer veriyor. Alaçatı’nın üzerinde uçan balonların dolaşmasını, kedilerin keman çalmasını ya da aya tırmanmasını gülümseyerek seyrediyorsunuz. Alaçatı’nın insanını, hayvanlarını, doğasını, mutfaklarını, yiyeceklerini, binbir halini gülümseterek izleten bu sergiyi, ben belediye başkanı olsam her daim açık tutarım.

Bir Düzeltme: Dünkü “Müzikle Değişen Yaşamlar”, yazımda ünlü keman ustası, akademisyen, eğitimci, besteci, sonsuz saygı duyduğum, sevdiğim insan Cihat Aşkın, akıl almaz bir biçimde Cihan Aşkın olmuş! Hem sanatçıdan, hem siz okurlardan özür dilerim.
Bir Açıklama: Dünkü yazımdan sonra birçok okur “Değişen Yaşamlar” kitabını nerede bulabileceklerini soruyor. “Barış İçin Müzik Vakfı”nın kendi yayını. Vakıftan (0212. 631 06 62) ya da İKSV’nin tasarım dükkânlarından, İstanbul festival konserlerinin kapısından alabilirsiniz. TEL: 0212 631 06 86  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları