Sinemanın kurduğu köprüler...

30 Mayıs 2014 Cuma

Rotterdam Kırmızı Lale Film Festivali

Rotterdam’da “Rode Tulip Film Festivali”ndeyim. “Rode Tulip” yani Kırmızı Lale... Henüz emekleme döneminde. Bu yıl ikincisi yapılıyor. Hollanda Türkiye Kültür Vakfı tarafından düzenleniyor, Kültür Bakanlığı’ndan ve Rotterdam Belediyesi’nden destek alıyor. Hiçbir şeyin aksamaması için dev bir gönüllüler ordusu seferber olmuş durumda, amatör bir ruhla çalışılıyor. Bu özellikler dört dörtlük bir program oluşturmalarına engel değil. Kısa Filmler, Ustaya Saygı bölümünde Nuri Bilge Ceylan filmleri, “Panorama” bölümünde son bir iki yıl içinde çevrilmiş ve sanatsal değerleriyle dikkati çekmiş filmler ve yarışma filmleri…
Daha ilk andan aklımdaki ilk soru şu oldu: Bu festivalin hedef kitlesi kimdir? Türk filmleri Hollanda’daki Türklere mi gösterilecekti? Genç bir Türk, soruma şu yanıtı verdi. “Biz de Hollandalıyız! Ben iki kimlikliyim. Hem Türk’üm hem Hollandalıyım. Burada doğmuş ya da burada yerleşmiş birçok insan gibi…”
Anlaşıldı. Bu festival, “Biz de Hollandalıyız” diyen her milletten sinemaseverlere sesleniyordu! İnsan ruhunun derinliklerine, bir toplumun kültürel kodlarına pencere aralamanın yollarından biri de sinema sanatından geçtiğine göre, yaşasın Kırmızı Lale Film Festivali!
Anımsatayım: Bu yıl Türkiye’den Hollanda’ya göçün 50. yıldönümü. Bugün 16 milyonluk ülkede 400 bin Türkiyeli yaşıyor.

Fatma Girik büyüsü
Festivalin açılış gecesinde tüm gözler iki insana kenetlenmişti. Yaşam boyu Başarı Ödülü’nü alan Fatma Girik ve “Ustalara Saygı” bölümünün konuğu, festivali derhal uluslararası çizgiye ve ilgiye çeken Nuri Bilge Ceylan. (Ceylan’a ilişkin gözlemimi dün sizlerle paylaştım. Bugün onu geçiyoruz.)
Türk sinemasının efsane ismi, 200 kadar filme imza atmış Fatma Girik, açılış gecesi görülecek bir şeydi. Siyah dantel elbisesi içinde bir kraliçe! Yeryüzünün tüm laleleri onun ışıltısının yanında sönük kalıyordu.
Birkaç saat öncesiyle birkaç saat sonrası arasında sanki iki farklı kadındı: Bütün gün ayağında en sıradan bir pantolon bir trençkotla dolaşan o ufacık tefecik, birazcık da “erkek Fatma” kadınla, akşam spot ışıklarının altında büyüdükçe büyüyen, bir kuğu gibi süzülen, kraliçe edasıyla herkesi büyüleyen, aynı insan olabilir miydi? Evet olabilirdi. Fark sadece görüntüdeydi. Tatlı dilli, zengin gönüllü, kocaman kalpli, her anın hem tadını çıkaran hem de sorumluluğunu üstlenen, her daim güler yüzlü, gülen gözlü kadın hep aynı insandı.

İz bırakanlar
Rotterdam’ın insanı kıskandıran yalın ama çok donanımlı Lantaren Venster Kültür Merkezi’nde yer alıyor festival. Kimi zaman büyük salonda kimi zaman 170 kişilik iki ayrı salonda, filmler birbirini izliyor. Her filmin seyircisi bol. Sinema aracılığıyla yeni köprüler kuruluyor.
Yekta Kopan’ın sunduğu açılış gecesinde, Kültür Bakanlığı temsilcisi Sinema Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Enver Arslan’ın, seneye bu festivale katkılarının daha da artacağını söylemesi, hiç kuşkusuz başta Hollanda-Türkiye Kültür Vakfı Başkanı Mehmet Emin Alkanlar olmak üzere, festivale emek veren herkesi çok mutlu etti.
Kırmızı Lale Festival günlerinde Türkiye’nin Hollanda Büyükelçisi Sadık Arslan’ın yaptığı konuşmalar bugüne dek diplomatlardan duymaya alışık olduklarımızdan çok farklıydı. Cannes’da Altın Palmiye kazandığı gecenin sabahında Rotterdam’a gelen Nuri Bilge Ceylan’ı yüceltirken, “Onun yaratıcılığının Türkiye’deki başka alanlara da ilham vermesi dileği”ne katılmamak olanaksızdı!
Rotterdam Kırmızı Lale Festivali yarın akşam sona eriyor. Uluslararası jüri beş yarışma filmi arasından en iyi filmi seçecek. Bunlar: Ferit Karahan’ın “Cennetten Kovulmak”, Ramin Matin’in “Kusursuzlar”, Serdar Temiz’in “Kutsal Bir Gün”, Hüseyin Karabey’in “Sesime Gel” ve Reha Erdem’in “Şarkı Söyleyen Kadınlar” filmleri…
Festivale emeği geçen herkesi kutluyorum. Bundan böyle Türkiye-Hollanda ortak projelere yönelmenin “Rode Tulp Film Festivali”nin geleceği açısından daha da yararlı olacağına inanıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları