Ölmek, Sudan Ucuz...

15 Mayıs 2014 Perşembe

Dünden beri yastayız. Ülkemde yas var. Ülkemde ölüm var, acı var.
Acının adı dün “Tersane”ydi, önceki gün haftada 100 liraya çalışan 13 yaşındaki “Ahmet Yıldız” (hani başı prese sıkışan)... Acının ve yasın adı, şu son birkaç yıl içinde tekrar tekrar grizu patlamalarıydı... “Kastamonu-Küre”ydi, “Balıkesir- Dursunbey’di”, “Bursa-Mustafakemalpaşa”ydı, “Zonguldak”tı... Acının adı bugün Soma...
Saatler ilerledikçe sayılar yükseliyor. İçlerinde çocuk yaşta olanlar da var.
Benim memleketim rekordan rekora koşuyor. Hani şu kimilerinin “ileri demokrasi” dediği ülkem... Çocuk işçilerin artışında ipi göğüsledik 4+4+4 sayesinde...
İş kazalarında” rekora koşuyoruz. Şu son 10 yılda 11 bin 706 işçi hayatını kaybetti. Türkiye’deki işçi ölümleri AB ortalamasının 8.5 katına erişti diye haykırıyor tüm yerli ve yabancı raporlar...
Benim memleketim, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Dünya sıralamasında ise ikinci. “İş kazalarından dolayı çalışan her 100 bin işçiden İngiltere’de 0.6’sı, Fransa ve Almanya’da 2’si, Avusturya ve Yunanistan’da 4’ü, Türkiye’de ise 17’si iş kazalarında yaşamını kaybetmektedir” diyor Türkiye Makine Mühendisleri Odası.
Daha çok kazanç, daha çok rant... Yaşasın özelleştirme... 2000 yılında madenler özelleştirildiğinden beri iki katına çıkıyor madendeki ölümler! Var olsun denetimsizlik! Taşeronları sokun devreye! Yok edin sendikaları! Yok edin güvenliği!..Yok edin insan yaşamına, insanlık onuruna ve alın terine saygıyı!
En büyük değer emek... Ama bugün benim memleketimde sudan ucuzdur ölmek!
Bugün bu konuda sayısız inceleme, sayısız analiz okuyacaksınız. Sayılara boğulacağız.
Birileri çıkıp yine analar ağlamasın nutuklarıyla anamızı ağlatacak! Sonra “kader” diyecekler; “sabır” diyecekler! Kendi küçüklüklerini örtbas etmek için “Allah büyüktür” diyecekler! Parmak sallayıp her şeyin en iyisini ben bilirim edasıyla milleti azarlayacaklar. Bir kez daha utanmadan milleti aptal yerine koyacaklar. Bari sussalar, sussalar biraz!

***

Benim ise bugün ne zamandır unuttuğumu sandığım bir Cahit Sıtkı Tarancı şiiri gelip yüreğime ve dilime yerleşti: Biliyorum, umutsuzluk olmamalı işimiz... Ama yine de... İşte Tarancı’nın “Korktuğum Şey” adlı şiiri:
“Gün çekildi pencereden;
Aynalar baştan başa tenha
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.

Sular kesildi çeşmelerden;
Nerde dolacak bu tas nerden
Nergislerin açtığı yerden;
Ey kuş uçurtmayan ejderha?

Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden;
Gün doğmayabilir bir daha.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları