Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Birlikte yaşayabilmek...
Bir ödül töreninin düşündürdükleri
\n\n\n\n
\n\n\n
Viyana’nın göbeğindeki o görkemli Hofburg Sarayı’ndayım. Avusturya Macar İmparatorluğu’nun “evi” fazla görkemli… IPI - Uluslararası Basın Enstitüsü’nün “Basın Özgürlüğü Diyalog Ödülü” için buraya girdiğimde akşam saat 19.00’du. Dev sarayın beyaz mermerleri, günbatımı kızıllığına bürünmüştü. 600 yıllık yapı… İmparator Franz Jooseph ve “Sisi” Elizabeth salonu bir yanda, Marie Antoinette’in doğduğu oda öte yanda… Ortada, son katta ben ve çekirdek aile…
\n(Sevgili okurlar, kendimden söz etmek, sık yaptığım bir iş değil, uluslararası çapta böylesi önemli bir ödülü almak ise ilk kez başıma geliyor! Haberini önceki gün okudunuz. Gittim, konuşmamı yaptım, ödülü aldım ve döndüm. Ancak, tören boyunca yüreğimden ve aklımdan geçenleri siz okurlarımla paylaşmayıp kimlerle paylaşacağım…)
\nİçimdeki ‘Ah!’
\nTören 7.30’da başladı. Sahnede yer alan konuşmalar, teşekkür faslı neredeyse 2 saat sürdü. Sonra onar kişilik çok şık sofralarda yemek… Gece 12.00’de bitti…
\nBütün o süre boyunca şu duygu beni terk etmedi: Benim meslektaşlarım ülkemde hapis yatarken… Kimi neden içeride olduklarını bilmezken… Kimi tuttuğu notlar, kimi henüz yayınlanmış kitabı, kimi sadece muhalif olduğu ya da sorguladığı için içerdeyken… Kimi hücrelere tıkılmışken… Şimdi, şu anda benim burada olmam, bu akşamı yaşıyor olmam ne büyük saçmalık, ne korkunç çelişki, uyumsuzluk! “Absürd Tiyatro”nun ustalarına, Ionesco’ya, Beckett’a, Alfred Jerry’ye göz kırpmak geliyordu içimden…
\nHem insanlarla konuşuyor, tebrikleri kabul ediyor, herkesle kucaklaşıyor, hem de gözümün önünden içerideki gazetecilerin yüzleri geçiyordu… Elbet tanıdıklarımın yüzleri… Ama tanımadığım, adlarını bilmediğimiz ve medyaya yansımayan daha öyle çok, öyle çok meslektaş var ki…
\nÖdülü almamın ancak tek anlamı olabilirdi. Ülkemde basın özgürlüğü önündeki engelleri, tehditleri, baskıları kaldırtmak için değilse bile, kalkmasına yönelik kamuoyunun dikkatini çekebilmek…
\nÖdülü ya “içeridekiler” adına alacaktım ya da hiç almayacaktım. Ben ilkini seçtim.
\nTörende neden anneme ve Abdi İpekçi’ye de teşekkür ettim diye soranlar çok oldu: Açıklayayım: Annemden “empati”yi öğrendim; Abdi Bey’den her olayın birkaç yüzü olduğunu… (Konuşmamın tümünü www.zeyneporal.com’da yarından itibaren okuyabilirsiniz.)
\nSivil toplum \t\t\tkuruluşlarının önemi
\nİçimdeki “Ah”larla boğuşurken, çevremi Filistinli ve İsrailli gazeteciler sardı. “Winpeace- Türkiye-Yunanistan Kadın Barış Girişimi” örneğindeki gibi, Filistin ve İsrailli Gazeteciler de “diyalog” arayışı için bir araya gelmişlerdi. WINPEACE üzerine soruları yanıtlamaya; Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan Barış Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni, barış eğitimlerini, “sorun çözümleyici” gençlik kamplarını anlatmaya çalışıyordum.
\nTörende ödülü bana takdim eden Avusturya Şansölyesi ve Dışişleri Bakanı Michael Spindelegger ile IPI Direktörü Alison Bethel McKenzie, her ikisi de demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının (STK) önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar.
\nSahnede yer alan perdede, WINPEACE çalışmaları gösteriliyordu. Arada gözüm kayıp Yunanistan ve Türkiye’den “bizim kızları” ekranda gördükçe heyecanım yatışıyordu!
\nO zaman ülkemdeki STK’leri düşünüyordum. Madem yeni bir seçimden çıktık, Meclis çalışmalarına STK’leri daha yakından katmak, onlara kulak vermenin yollarını aramak gerek diyordum… Demokrasi gereğiydi. Kaçınılmazdı!
\nŞimdi “diyalog” zamanı!
\nGecenin konuk konuşmacısı Slovak Başbakanı İveta Radicova da Avusturya ile Slovenya arasındaki sorunları çözmekte diyaloğun önemini vurgularken şu gerçeğin altını defalarca çiziyordu: Özgürlük olmadan diyalog olamaz!
\nDiyalog deyince… “Diyalog” iki ya da daha çok kişinin karşılıklı konuşmalarıdır. Ancak “ne var ne yok?”; “İyilik, sende ne var ne yok?” ya da televizyonlarda izlediğimiz her konuşma diyalog olamaz…
\nSözcüğün Yunanca aslını, Türkçeye çevirirsek, asıl anlamı şöyle: “Düşünceyi takip etmek”…
\nSadece karşılıklı konuşmak yetmez! Hem özgür olacaksınız hem de iletmek istediğiniz bir düşünceniz olacak diyalog kurabilmeniz için…
\nGece boyunca kendi ülkemdeki “diyalog” anlayışını kafamdan ve yüreğimden geçiriyordum.
\nŞimdi, evet tam da şimdi diyalog zamanı. Türkiye- Yunanistan; Filistin- İsrail diyaloğundan söz etmiyorum.
\nŞu coğrafyada yaşayan insanlar arasında... Yüze 49.9, yani her iki kişiden biriyle, öteki arasında... Yani Kürt-Türk arasındaki diyalogdan söz ediyorum…
\nİnatlaşma, dayatma, küfür, azarlama, hakaret, tehdit... Bunlarla diyalog olmaz, olamaz.
\nBir süre önce sevgili meslektaşım Ferai Tınç, hükümete, anayasayla birlikte, basın özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmak için yasal değişiklik yapmaya çağırıyordu. Bu çağrıya canı yürekten katılırken işe basın kuruluşlarıyla diyaloğa geçerek başlanabilir diyorum.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Uzmanlar uyardı!
- Türkiye Obezitede Avrupa Birincisi! Diyetisyen Elvan Oda
- Doğum Uzmanından gebelere uyarı!
- Turizm öğrencilerinden çarpıcı yanıtlar
- Babadan Asker oğluna duygusal karşılama
- Dikkat! Kavimler Göçü 2.0 başlıyor mu? Dr. Cenk Özatıcı
- İBB'de yeni uygulama: Ücretsiz HPV aşısı
- Milli Eğitim Bakanı Tekin'den 'mülakat' açıklaması
- Besin alerjisi nasıl tedavi ediliyor?
- 10-16 Mayıs Engelliler Haftası
En Çok Okunan Haberler
- 'Baban neden görevden alındı biliyor musun?...'
- 'Ateş'ten sorulara hakaret dolu yanıtlar
- Tarihi baştan yazdıracak 500 bin yıllık keşif!
- Osmaniye'de yüz güldüren hasat: 9 liraya satılıyor
- Bir üst düzey yönetici daha 'affını' istedi
- 'Başkan adaylığından çekileceğim...'
- Fenerbahçe'den Mert Hakan Yandaş kararı!
- Ata Emre cinayetinde yeni gelişme
- 'Ya kendilerine gelecekler veyahut da...'
- Rize'de korkunç 'trafik' tartışması!