Benim Canım Annem...

11 Mayıs 2014 Pazar

Bugün Anneler Günü ya; millet “tüket tüket daha çok tüket” krizine girecek ya; kadın olmak sadece çocuk doğurmaya ve analık rolüne kilitlenecek ya; doğurup da bakamadığımız ya da öldürdüğümüz, şiddete kurban ettiğimiz çocuklar unutulacak ya... Ben de annemle sık sık yaptığım konuşmaları bugün sizlerle paylaşayım dedim.

***

Benim canım annem; Anneler Günü’nde en büyük hediyenin kucaklaşmak olduğunu bana ve bütün “çocuklarına” sen öğrettin, biz de o öğretiyi sürdürüyoruz, genç kuşaklara iletmeye çalışıyoruz.

Kahrolurdun:
Canım annem, şu günlerde aramızda olsaydın eğer üzüntüden kahrolurdun. Kars’ta Mert, Sakarya’da Ömer, Kırklareli’nde İbrahim, Aydın’da Caner, Adana’da Gizem... Son bir ay içinde öldürülen çocuklar... Nasıl böyle vahşi bir topluma dönüştüğümüzü anlamaya çalışırdın.
Bir süre önce birçok sivil toplum kuruluşu ve vakıf bir araya gelip “Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu” kurdu. Umarım etkili olup hükümeti ve toplumu sarsabilirler. Umarım ülkemdeki yoksul çocuklar (6 milyon), cezaevindeki çocuklar, çalıştıkları için okula gidemeyen çocuklar (yaklaşık 1 milyon), tacize uğrayan çocuklar için eylem politikaları oluşturabilirler... Kadınlara “En az 3 çocuk doğurun” demenin vahşetini millete anlatabilirler.

Öfkelenirdin:
Canım annem, şu günlerde aramızda olsaydın eğer öfkelenirdin. Yok yok yine de öfkeni ortaya dökmez, öneriler getirir, ama kızardın işte. Ülkenin tüm sorunlarının bir yana bırakılıp Cumhurbaşkanlığı pazarlığının bunca öne geçmesine kızardın. Biliyorum, sen Atatürk gibi bir cumhurbaşkanı isterdin ama, artık imkânsız annecim...
Bana sorsalar, ben tam da senin gibi bir kadının cumhurbaşkanı olmasını isterdim ülkeme. Hadi sen olmadın, bari Leyla Gencer gibi biri olsaydı... Halen hayatta olanlara gelince, itiraf edeyim ki ben anlı şanlı olmayan birini bekliyorum. Bu arada çeşitli sivil kuruluş örgütleri “Cumhurbaşkanı aranıyor” kampanyası başlattı.
“Referanslarını evrensel hukuktan alan; temel hak ve özgürlüklere bağlı...” diye başlayıp, “Ayırmayacak, kayırmayacak; mazlumu, mağduru gözetecek; adil, vicdanlı, sağduyulu bir cumhurbaşkanı arıyoruz” diye biten 10 maddelik özellikler sıralanıyor. İnternete girip “www.cumhurbaskaniaraniyor. com” adresinden herkes bu arayışa katılabilir, imzasıyla destek verebilir.

Şaşardın:
Canım annem, şu günlerde aramızda olsaydın eğer çok şaşardın: Ben sana hep “Bizim millet hırsız sever” derdim de, sen bunun doğru olmadığını bana anlatır dururdun... Neyse bu konuyu artık tartışamadığımıza göre şu Meclis’e gelen fezlekeleri ve yapılan savunmaları duymadığın için mutlu olabilirsin.
Çok şaşardın annecim, en çok da bizleri bunca aptal yerine koyduklarına inanamaz, şaşardın... Hani her şeyin bir derecesi vardır. Bunlar resmen bize dangalak muamelesi yapıyor!

Sevinirdin:
Canım annem, şu günlerde aramızda olsaydın eğer sevinirdin. Bildiğin ve bilmediğin dillerde bir tiyatrodan ötekine birlikte koşuyor olurduk. Çünkü bir kez daha İstanbul Tiyatro Festivali başladı. Benim hâlâ “Mucize” diye nitelendirdiğim olay 5 Haziran’a dek bizlere yeni ufuklar açacak... Nasılsa önümüzdeki günlerde bu konuya çok döneceğim, tiyatro demişken sevineceğin bir haber daha...
Senin çok sevdiğin ve aramızdan çok erken, daha doğrusu zamansız ayrılan kuzenin, oyun yazarı Aydın Arıt’ın “Bal Sineği” oyunu yeniden sahnelendi. Hem de bu kez yepyeni ve genç bir takım tarafından: Anatolia Sanat Tiyatrosu. Esin Yüksel, Ferdi Bağcı, Emrah Türkmen. Sahneye koyan: Murat Bulut... (Okurlara duyuru: 13 Mayıs’ta Talimhane Tiyatrosu’nda, 16’sında ise “Karnaval”da...)
İşte canım annecim, bizden haberler böyle. Seni kucaklıyorum. Kollarımla değilse de yüreğimle, gönlümle...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları