Zafer Arapkirli

Kreşendo zamanı

24 Kasım 2021 Çarşamba

İlkokul birinci sınıfta müzik dersinde öğrenmiştik bu terimi. İtalyanca kökenli bu terim, bir müzik eserinde seslerin gittikçe en yüksek noktaya doğru güçleneceğine işaret eder. Müzik notalarının kâğıda döküldüğü partisyonda da özel bir işaretle gösterilir.

Tersi de “Dekreşendo”dur. Yani, sesin kademeli olarak zayıflaması.

Artık, Türkiye’nin tartışılmaz bir gereksinimini tanımlamak için bu evrensel terime sarılmak gerekiyor. Meselenin ivediliği gereği, lafı dolandırmadan söyleyeyim:

Seslerimizi yükseltmeli, hem de çok yükseltmeliyiz.

Bu zulmün, bu baskının, bu sömürünün, bu vurdumduymaz politikalarla, iktidarın tarümar ettiği ekonomik felaketin altında ezim ezim ezilmemize son verebilmek için, haykırmanın, daha etkili ve yüksek sesle haykırmanın, yani “Kreşendo”nun zamanıdır.

Bu yılın 1 Mayıs günü, KRT TV adına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile canlı yayında özel bir mülakat yapmıştım. O mülakatta günün anlam ve önemini de vurgulayarak emekçilerin, ezilen geniş kitlelerin, ana muhalefetten “Sokakta daha fazla kitlesel eylemle görünme” talebini hatırlatmış ve sormuştum:

“Bundan geri durduğunuz, kaçındığınız izlenimini uyandırıyorsunuz.”

Sayın Kılıçdaroğlu, bu izlenimi teyit edercesine, “İktidarın istediği de bu. Bizi sokağa çekmek istiyorlar. Çatışma ortamı yaratıp sorumluluğunu da bize yıkmak istiyor” mealinde bir yanıt vermişti.

Ana muhalefet lideri, bu ülkede rejimin göz göre göre değiştirildiği hileli referandumun ardından da yıllar önce başka bir ortamdaki “O gece neden sokağa çıkıp bunu durdurmaya teşebbüs etmediniz” soruma da benzer bir karşılık vermiş, “Bunu düşündük, konuştuk ama... Bazı silahlı unsurların beklediği ihbarını aldık. Vatandaşlarımızın güvenliğini düşünerek bu yola başvurmadık...” demişti.

Ben o gün de farklı düşünüyordum, bugün daha da büyük bir iddia ve daha güçlenmiş gerekçelerle yine farklı düşünüyorum. İktidarın zulmünden doğrudan etkilenen kitlelerin, artık anayasal haklarını kullanarak meydanlara çıkıp daha yüksek sesle durumu protesto edip “Bir an önce değişim” diye seslenmesi gerektiğine inanıyorum.

Krizlerin çözümü, iktidarların değişimi, zincirlerin kırılması, gerektiğinde tonu ve dozu artacak, risk alınacak bir mücadele ile mümkündür. Bu mücadele süreçleri, duruma göre “Kreşendo”yu zorunlu kılar. Anayasal (madde 34) ve yasal (2911 sayılı yasa) haklar kullanılarak, sokağa çıkıp kitlesel eylemlerle, tabii ki ideal olarak tüm muhalefet güçlerini mobilize edecek büyük mitinglerle iktidarın uyarılmasının zamanı, şimdi değilse ne zamandır?

Denizli’de geçen hafta sonu İYİ Parti’nin yaptığı, Sol güçlerin Kartal’da düzenlediği mitingler, bunun belki de “erken ama güçlü” birer örneğidir. İktidar cenahında uyandırdığı korku ve endişe (ki bu korkuyu iktidara hissettirme zamanıdır) işin doğrusunun bu olduğunun kanıtıdır.

Vakit geçirmeden, Türkiye’nin en yaygın örgütlü muhalefet partisi CHP, sağda-solda-merkezde tüm güçlere öncülük ederek toplumsal bir “Kreşendo”nun bayraktarlığını yapmalıdır.

İşler, artık salonlarla, Meclis kürsüleri ile, kahvehane-lokal toplantıları ile sınırlı cılız tartışma ve yakınmalarla halledilmesi mümkün olmayan noktalara varmış bulunmaktadır.

Yoksullaşmanın, çaresizliğin, zulmün ve kibrin “zirve” yaptığı noktada, halkın sesi de “zirve” yapmalıdır. Hep birlikte, kol kola, zulme, zalimin suratına haykırma zamanı gelmiş geçmektedir. “Bunlar yeni bir Gezi hazırlığı içindeler” diyerek ilkel bir korkutma ve sindirme çabasına da hep birlikte göğüs germek için iktidar baskılarına birlikte tavır almak için, halkı düşünen herkes cesaretle öne atılmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları