Üstün Dökmen

Kandırılmamak için boyutsallık

30 Nisan 2023 Pazar

İnsan bolca kandırılan ve kanan bir varlıktır. Alet yapan insan, düşünen insan, oyuncu insan gibi sıfatlar var, bence bunlara “kandırılan insan” sıfatı da eklenebilir. Keloğlan masallarımızdaki Sülün Osman ise günlük yaşamımızdaki kandıran sembolüdür. Kananlar kandıranları besler. Kandıranda ahlak eksikliği, kananda ise düşünme becerisi eksikliği vardır.

BİN BİR KANDIRMA

Etiketlerdeki 99.99 rakamı bir kandırma ifadesidir. Alıcıda “doksan küsur” algısı yaratır. “Üç al iki öde” kampanyaları ise kısmi kandırmadır. Lades oyunu kandırmanın keyifli bir halidir. “Ladesçi” adlı romanımda devre mülk satıcılarının çeşitli mizansenlerle müşterilerini nasıl kandırdıklarını anlatmıştım. Güç bileziği satıcıları kollarını uzatıp dirsekleriyle bilekleri arasına bastırmanızı isterler, bastırırsınız, kolları iner. Bileklerine ipten yapılmış basit bir bilezik takarlar. Omuzlarıyla dirsekleri arasına bastırmanızı isterler, az önceki gibi bastırırsınız, ancak kolları inmez. Bileziğin kollarını güçlendirdiğini söylerler, hemen satın alırsınız. Kandırma şudur: Bileğe yakın yere bastırdığınızda herkesin kolu iner, dirsekle omuz arasına bastırdığınızda ise kimsenin kolu inmez.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde yıllardır astroloji sertifikası verilmektedir. Oysa astroloji bilim ve akıldışıdır.

Dünyadaki ilk reklam filminde bir hekim zayıf ve hasta bir çocuğa bir marka yulaf ezmesi yedirilmesini önerir. Filmin ikinci sahnesinde çocuk kilo almıştır ve kaşık kaşık o ezmeyi yemektedir. Burada iki kandırma vardı. Birincisi, filmde birisi zayıf diğeri şişman iki ayrı çocuk kullanılmıştı, bunun yanı sıra ikinci çocuk o yulaf ezmesini yemediği için ona aynı renkte beyaz çikolatalı bir tatlı verilmişti.

KENYATA’NIN TOPRAKLARI

Mindfulness, meditasyon türü yaklaşımlar insanların iç huzuru içinde yaşamalarına katkı sağlar. Güzel. Ancak biz kendinizle barışık olarak yaşarken dünyaya, felsefenin ve bilimin sorgulayan gözlükleriyle de bakmalıyız. Aksi halde siz iç huzuru içinizde yaşarken birtakım açıkgözler sizi kandırabilirler, size ait şeyleri çalabilirler. Bu konuda Jomo Kenyata’nın çok ünlü bir teşbihi var, şöyle demiş:

“Batılılar ülkemize geldiklerinde bizim uçsuz bucaksız topraklarımız vardı, onların ellerinde ise sadece İncil vardı. Bize İncil’i verdiler ve ‘Gözlerinizi kapatıp dua edin’ dediler. Biz de İncil’i aldık, gözlerimizi kapatıp uzun uzun dua ettik. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil hâlâ bizim elimizdeydi ancak topraklarımız onların olmuştu.”

Bu örnekte İncil’in suçu yoktur, İncil’i çıkar amaçlı kullananlar suçludur. Eski ABD başkanlarından birisi siyasi anlamda sıkıntıya girince eline bir İncil alıp televizyona çıkmıştı. Bu davranış insanların dini duygularının istismarı demektir.

Kandıranlara rağmen insan kanmama konusunda eğitilebilir. Boyutsallık (Bilimsel Farkındalık) Yaklaşımı söz konusu eğitimde yararlı olabilir. Bu yaklaşımdan yararlandığımızda kişilerin olayları sorgulamalarını, sağlıklı veri toplamalarını ve gerçekçi akıl yürütmelerini sağlayabiliriz.

Ölümünden iki ay önce İsmet İnönü Ankara’da Arı Sineması’nda bir konferansta özetle şöyle demişti: “Lozan’da ‘Kapitülasyonlar kaldırılmıştır’ şeklinde basit bir cümle yazmalarını istedim ancak karşı taraf bunun hukuki bir dil olmadığını ileri sürerek konuyu uzun bir paragrafla ifade etti. Yazdıkları metin otuz defa önüme geldi. İmzalamadım, benim basit cümlemi yazmaları konusunda ısrar ettim. Sonunda bir gün benim istediğim cümleyi yazıp getirdiler, ben ‘Hani hukuk dili değildi bu?’ deyince de gülerek ‘Kaldırmaya karar verdik’ dediler.”

Bu örnekte İnönü zekâsıyla kandırılmamayı başarmıştır. Hepimiz o kadar zeki olamayız. Boyutsallık eğitimine ihtiyacımız vardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Palandöken 26 Mayıs 2024
Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları