İstanbul Mitinginin Arkasından...

25 Mart 2014 Salı

Başbakan Erdoğan’ın istediği gibi Yenikapı’da denizin doldurulmasıyla yaratılan meydanda teknik donanımları dört dörtlük mitingin ekranlara yansıyan kalabalığını yandaş medya milyonlar olarak ilan etti. Varsayalım ki birkaç katı abartılı, kalabalığın ölçülebilirliği zor alanda görüntü ustalığı ile yüz binlerden milyonlar izlenimi yaratılmış olsun.. Sonuç olarak kameralara yansıyan görüntü, bunun üzerinden toplumda yaratılmak istenen algılama önemli. Başbakan Erdoğan İzmir’de ve de İstanbul’da en çok, asıl konuşmasına uzun soluklu aralar vererek, halktan gönlündeki desteği aldığı için bol bol teşekkürler ederek, “Gücü, halk desteği tartışılamayacak tek lider imajı” üzerinden propagandasını yaptı durdu...
Dikkatinizi çekti mi bilemem, en çarpıcı siyasal polemik bölümlerinde almadığı alkış, coşkulu sloganları bu aralarda aldı. Şimdi ben size Erdoğan İktidarlarının yıllardır oluşmuş iktidar-seçmen ilişkisi içindeki bir tür alışveriş ilişkisinin karşılığı olduğunu söylesem... Başbakan “Aferin size istediğim görevi yerine getirdiniz. Emeğiniz karşılıksız kalmaz..” demek istedi. Mitinge katılan, sabahın köründen gece yarısına kadar ayakta çile çeken kitlelerin de görevlerini yerine getirme, maddi-manevi borçlarını ödemiş olduklarının görülmesi, “takdir edildiğinin” ilan edilmesi karşılığında sevinçlerini ortaya koyduklarını anlatmaya çalışsam... Düş gücümün, gönlümdeki tepkilerin ağır bastığı uçuk bir senaryo olarak mı göreceksiniz?
En azından İstanbul’da 48 yıldır gerçekleşmiş tüm sokak eylemlerini kaçırmama, içinden izleme iddiasındaki bir profesyonel gazeteci gözlemi ile, belki biraz abartılı, ancak çok gerçekçi bir olgudan söz ettiğimi belirtmeliyim... Örgütsüz, kendiliğinden, tepki ile gerçekleştirilmiş, İstanbul gibi darmadağınık bir kentte çıkarılan tüm engelleri aşarak toplanabilmiş gönüllü kalabalıklar ile, örgütlü, destekli katılımlar arasındaki farkın istenirse bir çırpıda gözlemlenebileceğini, ancak gerçeği yansıtmak gibi bir kaygısı olmayan medyamızın giderek tembelleşen habercilik anlayışı ile, işin bu boyutlarının tümden atlandığının altını çizmek isterim... Oysa bir zamanların sözleşme düzeninden payını alan örgütlü, sendikalı işçilerin sendikal hareketin yönlendirmesinde gereği görülen kitlesel eylemlere katılımları, siyasi partiler, hele de İktidarlarının iktidar gücünü sonuna kadar kullanması ile sağlanan kalabalıklar ile örgütsüz, tepki niteliğinde, çok ağır bedeller ödenen kendiliğinden oluşan kitleler arasında, nitelik ve nicelik, eylemin sonuç okunması farkları ölçülemez boyutlardadır...

***

Medyamız, görüntülü yayının kolaycılığı öne çıktığından bu yana, daha da çok en yüksek yerlerden, kürsüden görüntü verme, izleme alışkanlığına takılıp kaldılar. Biliyorsunuz Ankara’da Gökçek, Erdoğan’ın kürsüsünün görüntüsünü kestiği gerekçesi ile acımasızca ağaçları kestirdi de, yağdanlığın bu boyutlarına eleştirel birkaç haber dışında, aslında suç olan eyleme yönelik bedel ödemenin bir karşılığı olamadı... Yeri geldiğinde de kimi uzmanlar miting kalabalıklarının seçim eğilimleri için sağlıklı ölçümleme olmadığının doğru olarak altını çizer dururlar. Ancak kendiliğinden katılımlar desteği ile, toplama kitleler arasındaki farklılıkların anlamlı, karşılaştırmalı değerlendirmelerinden kaçınılır...
Gezi olayları sonrası Başbakan Erdoğan’ın Yenikapı’daki güç-otorite gösterisinde en çarpıcı tanıklığı yaşamış, sizlerle bu köşeden paylaşmaya çalışmıştım. Edirnekapı sapağından Kazlıçeşme’ye, sahilden Bakırköy’e- Sirkeci’ye uzanan ortalama anayolların iki yanlı ikişer-üçer sıralı otobüs-minibüs park zincirlerine, tüm kilitlenmiş meydanların alt-üst yollarına tüm bölge semtlerinin yan yollarını ekleyin... Önceki günkü Yenikapı mitingi için ana hareket yönünün Yenikapı-Aksaray olduğunu, üstüne oraya ulaşmış Metro-Marmaray kitle taşımasını eklemiştim. Sahil boyu kiralık büyük motorların katkısı cabası... Nabız yoklaması, kabaca sorgulamalarla katılımın yüzde doksanlara varan çoğunluğunun cebinden para ödeyerek, kendi olanakları ile gelmediğine yemin edebilirim...
Gönüllü partililerin özverileri ile olsa şapka çıkarırdım. Ancak iktidar, baskı gücü kullanılarak zorunlu katkıların, üstüne üstlük kamu kaynaklarının, olanaklarının kullanıldığını gözlemlemekle içim sızlıyor. Katılımcılar neden, niçin destek verdiklerinin öylesine bilincindeler ki... Örneğin önceki gece mitingin bitmesinden saatler sonra daha Vatan Caddesi’nin Edirnekapı kavşağındaki üç sıralı boş otobüsler yolcularını almak üzere hareket edememişlerken, işleyen telefon konuşmalarında fazla beklemeye katlanamayanların kendi olanakları ile yola çıktıklarını, kendilerinin gelişinden sorumlu ağabey ya da ablalara bildirildiklerini duyuyordum. Özeti; bilinçli İktidarları seçmenleri, Başbakan’ın yanında durmayı sürdürdüklerinin coşkulu sergilenmesi kaygısı içindeki kalabalıklar, bir biçimde oralarda olduklarını gösterme gereksinimi içindeydiler. En çok oluşturdukları kalabalıkla onurlanıyorlar, kameraların zum yaptığı her noktada el kol hareketleriyle görünür olmada yarışıyorlardı...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları