Dinlemeler; Suçla Suçu Aklama...

25 Şubat 2014 Salı

Suçlusu cemaat ilan edilmiş dinlemeler dalgasının etkin sansasyon haberleri, öncelikle iktidarlarının sözcüsü medyada ana haberlerde, manşetlerde.. Her zamanki gibi kamuoyu gündemini en etkili değiştirmenin etkin, sansasyon aracı oldu gitti.. Hak edişi, dinlenenler listesinin uzunluğu kadar, gerekçe yapılan örgütün adının bile gülünçlüğünde, inandırıcılıtan çok uzak suçüstü işlevi, demokrasiyi unutun polis devleti düzenlerinde bile akla gelmeyecek boyutlarda insan hakları, özel yaşamın gaspedilmesi aracı genel-geçer dinleme boyutlarında..
Her zamanki gibi insanoğlunun sansasyon, dedikodu güdüleri kaşınarak dikkatler binlerle olduğu söylenen dinlenmiş ünlülerin listelerinde.. Listelere girmeyi hak edenler biraz kaygılı, biraz onurlandırılmış olarak gerçekten hukuk devleti düzeni, demokrasilerde çok temel bir insan hakkı suçu niteliğindeki dinleme eylemini gerçekleştirenlerden hesap sorulmasını çok haklı dillendiriyorlar. Erdoğan iktidarları cephesi, cemaati suçlama, kendi suçlarını unutturmada önemli bir gündem yaratmış olmanın coşkusunda suçun büyüklüğü, boyutları üzerinden atıp tutuyorlar.. Ama iktidarda suçun suç ortağı oldukları konumlarını, bir şeyler yapılmamasının sorumluluğunun kendilerinde olduğunu her nedense unutuveriyorlar..
Ülkemizde solun, emeğin silindir gibi ezilmiş olmasının da doğal sonucu olarak dinlenecekler listesinden düştüğümden güvenli, 12 Mart, 12 Eylül, iktidarlarının ilk yılları süreçlerindeki önemli dinlemeler, acı sonuçlarından örnekler, yaşanmışlıklar belleğimde canlanıyorlar..
Deniz Gezmiş ve 68 kuşağının liderleri 15-16 Haziran işçi direnişinde 6 ay suç ortağı yattıklarında, mahkemeye sunulmuş, iddianemeye de yansıyan, dolayısıyla kitap olmuş en önemli kanıtlar tabii ki telefon dinlemeleri idi. Deniz İTÜ’de haberleşme merkezi oluşturmuş, arada gazetede aynı işi yapan benimle araşıp duruyor; “Abla Altıyol’da birisi yere düşmüş ölmüş” bilgisinin benden onayını almaya çalışıyordu.. Avukatları baştan sona benimle yapılmış ara konuşmaları içeren dinleme kayıtları için tanık olmamı istemişlerse de, besbelli o tarihlerde daha bağımsız işleyen yargı gazetecinin haberleşme hakkı içinde gördüğü bu kayıtlara bakarak beni tanık olarak bile dinleme gereğini duymamıştı..

***

Dönemin aydınlarını, yıllarla görüşmemiş, tanışmamış olanlarını bile ortak gizli darbe örgütü içinde toplayan davanın ilk gizli örgüt toplantı belgesi, trajikomik evlilik sonrası gelenek gereği İlhan Selçuk ve gazeteden, ortak dost çevresinden gelmiş kimi aydınların yemek sohbeti üzerinden, “bant bir delil bir...” olarak üretilmişti. Bu yargılama kapsamında İlhan Selçuk işkence görmüş, çok sayıda aydın bir yılın üstünde tutuklu kalarak idam istemi ile yargılanmış, sonunda dava düşmüştü. 12 Eylül’ün kilit davaları arasında aydınları yine toplayan Barış ve DİSK davaları hiç unutulmamalı.. Marksist-Leninist illegal örgüt suçlamaları ile çok ağır işkenceler, 3 yılı aşan tutukluluklar, idam yargılamaları, sonunda davaların düşmesi süreçleri.. her kesime bir şeyleri öğretmiş olmalı ki..
Askeri darbe hukukunda işletilen yöntem ve süreçler Erdoğan iktidarlarında, sivil ama özel darbe hukuku içinde, bir kez daha yaygın ve etkin uygulandılar.. Yöntem aynı yöntem, dinlemelerden oluşturulan suç belgelerine karşı savunmalarda çoğunluğunun tahrifatla suç belgesine dönüştürülmeye çalışıldığı anlatılmış, ancak bu kez tersine operasyonların aracı olarak sivil darbe hukuk örneklerini oluşturmuşlardı. Ergenekon, balyoz... bir yanda TSK kadrolarını, diğer yanda aydınlar, gazeteci, bilim insanları yaygın, toplumu, suçlamada kullanılan yöntemler, KCK operasyonlarında da geçerliydi. Toplam tutukluluk süreleri, verilmiş mahkûmiyetlerin geçerlilikleri henüz kesinlik kazanmış sayılamıyor.. Ancak Erdoğan iktidarlarının şimdilerde paralel devlet suçlaması ile suç topunu atmaya çalıştıkları cemaat kadroları ile birlikte ortak icraatlarının ürünü oldukları kesin.. İktidarlarının icraatlardan sorumlu olduğu gerçeği bir yana, ortaklıkları bozulana kadar söz konusu davalara sahiplenmeleri ile sabit..
Elbette sivil iktidar eliyle ortaya çıkmış çok ağır insan hakları, hukuk devleti düzeni ihlal örnekleri bugünün gerçeği, kalıcı, diktatoryal iktidara geçiş sonuçlarıyla gündemimizdeler. İktidarlarının eliyle demokrasiden sapmanın sınır tanımazlığının '73uçları olarak giderek daha çarpıcı boyutları ile de yüz yüzeyiz.. Askeri darbe süreçlerinin icraatlarından daha büyük tehdit olarak, sivil iktidar eliyle çıkarılan antidemokratik yasalar, hukuk devleti düzeni ihlalleriyle bir tek kirlilik suçları aklanmıyor, geleceğimize ipotek konuluyor..
17 Aralık iktidar ortaklığının bozulması sonrası; “Kim daha ayıplı, suçlu?” hesaplaşmasının odağında da elbette çok ileri teknoloji ile yapılmış dinlemeler ön planda.. Doğrusu ortalığa saçılan suç eylemlerinin hangi cephe ağırlıklı oldukları bizi çok fazla ilgilendirmiyor.. İleri demokrasi yolunda sivil iktidar eliyle oluşturulan suçların içerikleri, suçun suçla kapatılması yaşamsal..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları