Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cezalar kalksa da darbe hukuku kazançlı

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Yargıtay Başsavcılığı dünkü haberlere göre, Ergenekon davasında verilen cezaların bozulmasını istemiş... Gerekçelendirmede, savunma hakkının kısıtlanması, yargılama sürecinde suçlamaya konu olan eylemin dışına çıkıması, tanık dinlemelerinin yapılmaması gibi hak-hukuk gereklerinin yerine getirilebilmesinde, yargılama için yaşamsal değerde pek çok neden, hukuk ihlalleri sayılmış, “Davasız yargılama olmaz” diye de anlamlı bir saptama yapılmış... Bizim anlayacağımız dilden ortada ne üzerinde boza pişirilmiş, yargılama konusu yapılmış darbe suçu ne de suçlusu kalmış... Aklanmışlar, ölenlerin yakınları, “Darbeci suçlamasından olsun kurtulduk” diyerek sevindirik olabilirler mi? Yaşananlar, ödetilen bedeller, geriye dönüşü olmayan kayıplar sineye çekilerek, suçun sonuçları ile birlikte ortadan kalmış olmasıyla aklanmış olmanın onuru, yaraların sarılmasına yeterli olabilir mi?
2007 Haziran ayı günlerini, İktidarlarının suç ortaklığında, operasyonların başlatıldığı dönemi şöyle bir anımsayalım... Çok etkili bir medya güdülemesi desteğinde, 2009 yılını, özelinde İktidarlarını düşürmeyi hedef almış, dudak uçurtan bir büyük askeri darbenin senaryolarının pazarlanmasını... Dehşet saçan suçların sayıldığı bir özel yargılama senaryosu, iddianameler, ekleri ile yaratılan suçlular, örgütler ayaklarının yeni boyutları, elbette yeni operasyonları, tutuklamalarıyla aylar, yıllar içinde yüz yüze kaldık... Danıştay gibi tetikçileri ortada kirli, karanlık cinayet senaryoları, Cumhuriyet gazetesi bombacılarının dava dosyaları birleştirmelerinde.. yaratılan toplumsal algılamalar... Sonu gelmeyen diğer davaların senaryoları, taraflarının eklemlenmesinde, camilerin bonbalanması, yüz kızartıcı suçlara kadar, simge olmuş aydınlarla, TSK kadrolarını, misyonlerlerin katledilmesi suçlarına kadar her türden pisliğe bulaştırmış oluyordu...

***

İktidarlarının hep beraber yürüdükleri yollarda önlerinin açılmasında, kuşkusuz bu askeri darbe tehdit senaryolarının işlevi çok etkiliydi... Kamuoyunda yaratılabilen dehşeti boyutunda, İktidarlarının önünün açılması senaryolarında, doğal olarak bugün suçu “Paralele, Cemaate” atılan hukuksuz yargılamaların, insan hakları hukuk katliamı boyutları, toplumun gerçekleri görme, algılama kapsama alanlarının dışında tutulacaktı... İktidarlarının gücüne güç katan kitleleri aldatma, uyuşturma, korkutma aracı hukuksuz yargılamaların dehşetinin sorgulanamamsı için de dönemin Başbakanı, günümüz Cumhurbaşkanı gönüllü savcılık misyonu üstleneceklerdi...
Bu haksız, hukuksuz insan hakları, hukuk devleti ilkeleri, demokrasiye aykırı operasyonlara ilk karşı çıkmaya çalıştığımız günlerde, yandaş İktidarları destekçisi, medya korosu ile çoğunlukta, “Yetmez ama evetçilerin” desteğini de almış olarak bizleri, askeri darbeciliğin yandaşlığı ile suçlarlardı... Sivil darbeciliğin, hak-hukukun katledilmesinin uygulanma boyutlarının askeri darbe yargılamalarını aratmayan boyutlarını gündeme getirdiğimizde suçlamalar artardı... Kuşkusuz 12 Eylül askeri darbesinin, bu ülkenin Cumhuriyetten 1980’e kadar kazanımlarını geriye çevirme operasyonundan gelen acımasızlığının sayısal sonuçları ile kıyaslama yapılamaz. Sol, sendikal, toplumsal örgütlülükler, dinamiklerin silindir gibi ezilip geçilmesi, idamlar, cezaevi işkencelerinde ölenler, on binlerce tutuklu ile eş tutmak söz konusu değil...
ABD onaylı 12 Eylül’ün, toplumun kazanımlarını kırmaktaki askeri darbe hukukunun kitlesel acımasız sonuçlarının hızı başka, sandıktan çıkmış çoğunluk sivil iktidarları eliyle rejimi değiştirmeyi amaçlamışların sivil darbe hukuku uygulamalarının yol alışı çok başka olacaktır... Sivil darbe hukukunun tehdit boyutları, İktidarlarının hukuku, yargı bağımsızlığını katledebilmesi boyutları ile ölçülür. Sonuçları kaplumbağanın yavaş ısıtılan suda sıçrayamaması refleksiyle ölçülür. Önceleri Cemaat kadrolarının sırtından, günümüzde İktidarları güdümünde yargı denetimiyle, toplumda örgütlülüklerin, hak savunmalarının ne ölçeklerde kırabildiğine bakmak gerekir. Yıldırma, teslim alma sonuçları çok daha kalıcı, ürkütücüdür...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları