Memur, işçi, emekli, asgari ücretli... Kaybettiniz, kaybediyorsunuz, kaybedeceksiniz. Veriler onu gösteriyor. Parasını dışarı kaçıran Türkler, yabancı kılığında girip Mehmet Şimşek’in kurduğu düzende faizden vurgun yapıyor. Şirketlerin yabancı para cinsinden borçlarında patlama yaşanıyor. Patlar çünkü onlar da döviz getirip TL’ye çevirip ballı faizi götürüyorlar. Zamanı geldiğinde ana parayı sahiplerine iade edecekler. Merkez Bankası bir sevinç içinde sormayın: Döviz rezervimiz artıyor, rekor kırıyor. Niye seviniyorsunuz, o para sizin değil. Yalnızca gelen döviz, güzelce faiz alsın diye onu TL’ye çevirdiniz. Çıkarken size emanet olarak bıraktıklarını alıp geri gidecekler.

Ülkeye büyük bir ceza kesilmiş gibi, soyuluyoruz. Memur, işçi, emekli, asgari ücretli, tarım üreticileri, hayvancılık yapanlar bedel size ödetiliyor. Çare tek, sizi yok sayan iktidarı değiştireceksiniz. Ta ki sizi ciddiye alan iktidar gelinceye kadar, başka yol yok.

İçeride manzara bu, bir de dışarıya bakalım.

TRUMP’IN AYAK SESLERİ

Kasım ayında ABD’de seçim var. Biden karşısında Trump’ın şansı giderek artıyor. ABD’de kurumlar Trump’ın geleceği beklentisiyle yeni döneme hazırlanıyor. Yalnızca onlar mı, tüm dünya bu karta oynuyor. Demokratlar, “düşman eksiltme” mantığıyla Ukrayna üzerinden Rusya’ya saldırdı. Zayıflatıldığı açık ancak Rusya’nın eksildiğini söylemek gerçekçi olmaz. Trump’ın doğrudan “büyük düşmana”, yani Çin’e yönelmesi bekleniyor. Ürkütücü.

ABD’de Trump’ın yeniden seçilmesi Türkiye’yi nasıl etkiler? Bizim bakmamız gereken nokta burası. NATO üyesi Türkiye’nin çevresinde ABD askeri konuşlanmış durumda. ABD’nin Irak’ta açmazı büyük. İran bu ülkeyi yutmuş durumda. İktidara getirmek için İran karşıtı bir politikacı bulamıyorlar. Suriye’deki ABD varlığı en çok Türkiye’yi rahatsız ediyor. Trump’ın, dünya jandarmalığının ekonomik yüklerinden kurtulmak için asker çekme eğilimi Avrupa’yı Rusya ile karşı karşıya bırakıyor. Bu kapsamda Türkiye’nin eli Suriye’de rahatlayabilir. Ancak Esad’la anlaşmak koşuluyla. Tam zamanıdır, ABD, Biden’ın hastalığı, Trump’a suikastla uğraşırken Türkiye-Suriye ilişkileri normalleşmeli. Şu aşamada sanki Rusya’nın biraz daha etkili biçimde sürece girmesi gerekiyor.

Trump iktidara gelirse Türkiye-Suriye ilişkilerini normalleşmiş bulmalı.

AKP iktidarı belli ölçülerde Trump’la ilişki kurabiliyor. Bunu Barış Pınarı Harekâtı’nda görmüştük. Ancak AKP bir hastalığından kurtulmalı. Bu hastalığı, “al papazı ver papazı” pazarlığında gördük. Trump, “Gerekirse Türklerin ekonomisini çökertirim” dedi ve yaptı. Çünkü kendini dev aynasında gören AKP iktidarı, aynı zamanda dolar üretme fabrikası olan ABD ile dolar yakma yarışına girdi. Halen bu mantıksızlığın çökerttiği ekonominin enkazında debeleniyoruz.

Artık anlamak lazım, dünyada ne olacağına başkaları karar veriyor. Biz kendimizi düşünmeliyiz.