Tarım... Gıda... Yokluk mu, çokluk mu?

25 Mart 2022 Cuma

Gıda fiyatları durdurulamıyor. Yemeklerin olmazsa olmazı soğan bile üç misli artmış durumda. Bakliyat, taze sebze meyve, et... Artışlar ürkütücü boyutta. İktidarın günah keçisi olarak her şeyi enerji fiyatlarındaki artışa, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşına bağlama çabaları ise hem endişe verici hem de asıl sorunu görmediklerini ya da görmek istemediklerini gösteriyor. Geçen hafta gıda krizini yazmış ve  üç önemli küresel saptama yapmıştım. 

1- Dünya 2008 benzeri bir gıda krizi ile karşı karşıya. Ülkeler kendi halkları için stok yapmaya başlıyor.

2- Ulusal politikalar ve  korumacılık daha da önem kazanıyor. 

3- Tarım ve gıda üreticisi ülkeler petrol üreten ülkelerin yerini alıyor. 

Ve eklemiştim: Türkiye yaşadığı ekonomik krizden tarımın gücünden yararlanarak çıkmak yerine tarımı yok etmeye çalışıyor. 

Devam edelim... Aslında tarım, etki alanı çok geniş olan bir sektör: Ekonomik kalkınmadan yoksulluğun azaltılmasına, gıda güvenliğinden çevresel sürdürülebilirliğe kadar her şeyin tam orta noktasında. Ama hem yanlış politikalarla kendi kendine yeten bir ülke olmaktan uzaklaştık hem de bu alanda küresel bir güç olma potansiyelini doğru kullanamadık. Üstelik  tarımsal dönüşümü de doğru yönetemedik. Köylüyü, çiftçiyi üretici iken tüketiciye dönüştürdük. 

Kendi nüfuslarını doyuramayan, sağlıklı besleyemeyen ülkeleri bekleyen gelecek de karanlık oluyor: Artan eşitsizlik, derin yoksulluk, çatışmalar, hastalıklar... Oysa planlı üretim ve stratejik destekler ile tarım eğer istenirse ülke ölçeğinde bir kalkınma hamlesine dönüştürülebilir. Bugüne kadar serbest ticaret anlaşmalarında Türkiye en çok tavizi tarım ürünleri konusunda verdi. Kendi çiftçimizi hem de hayvan yetiştiricimizi desteklemek yerine başka ülkelerin üreticilerini destekledik. Bunun açıklaması basit aslında: Tarım ve tarım üreticisi önemsenmedi. Öncelikler, ranta açık başka alanlara özellikle de inşaata kaydırıldı.  

Şimdi ise küresel gıda krizi ile karşı karşıya kaldığımız bu dönem yeni bir dönemeç olabilir. İstenirse süreç tersine çevrilebilir. Tabii bu arada iklim değişikliğinin tarımda yaratacağı riskin giderek arttığını da satır arasına eklemeliyiz. Bilimsel atılımlar ve teknolojik ilerlemeler, gıda sistemini dönüştürmek ve onun doğa ve iklim üzerindeki etkisini azaltmak için elimize benzeri görülmemiş bir dizi araç verdi. Neden kullanmayalım ki? 

TEKNOLOJİ TARIMI DÖNÜŞTÜREBİLİR

Küçük örneklere ne dersiniz?

Çiftçilere ne zaman ve ne kadar sulama yapacakları, gübreleyecekleri ve mahsullerine pestisit uygulayacakları konusunda günlük kararlar vermelerinde yardımcı olan hassas tarım... 

Çatı havalandırması, yapay aydınlatma ve ısıtma gibi girdileri ayarlayarak bitki büyümesi için en uygun koşulları sağlayan algoritmalar tarafından çalıştırılan akıllı seralar.. 

Yüksek çözünürlüklü görüntüleme ile hastalık, su stresi ve toprak bozulmasının erken belirtilerini tespit edilmesi... 

Gübre, böcek ilacı ve suyu kesin doğrulukla püskürten insansız hava araçları, drone’lar... 

Çiftçilikteki varsayımları azaltarak, mahsullerin aşırı kimyasal girdi kullanımı olmadan tam genetik potansiyellerine ulaşmalarını sağlayan akıllı tarım. 

Tarımsal biyoteknoloji: Tohum bilimindeki gelişmeler; mahsulleri kuraklığa, zararlılara ve istilaya karşı daha dayanıklı hale getiriyor, tarımsal üretkenliği artırıyor ve gıda üreticilerinin çevresel şoklara karşı direncini artırıyor. 

Yüzölçümü sadece Konya kadar olan Hollanda’nın tarımda yarattığı harikaları hepiniz biliyorsunuz. İstenirse çok daha fazlasını yapabiliriz. Ama bu zihniyetle, bu adam sendecilikle, bu vizyonsuzlukla mümkün mü sizce?  

URLA’DA GÜZEL BİR GELİŞME

Yine de umut verici güzel bir haberi paylaşayım: İzmir Büyükşehir Belediyesi Urla’da tarım lisesi açacakmış. Yatılı olması düşünülen okulda çiftçi ailelerinin çocukları ücretsiz okuyacak. Gelen bilgiye göre büyükşehir belediyesi Urla Bademler’de 1/1000 ölçekli uygulama imar planını yaptığı araziye derslik ve yönetim binalarının yanı sıra müzik, resim, görsel sanatlar, ahşap işleri, metal ve ahşap işleri, bilim ve teknoloji, pişirme teknikleri, endüstri bitkileri, sebzecilik, meyvecilik, tahıllar, kesme çiçek ve düzenleme, hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı, süt ve et ve hububat işleme atölyeleri kuracak. Hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı olmak üzere üç ayrı alanda eğitim verecek olan okul, 20 derslikli toplam 400 öğrenci kapasiteli olacak. Tarım lisesi bünyesinde gıda, klinik ve cerrahi uygulamaları laboratuvarı olacak.

Kız ve erkek öğrenciler için yurtlar 250 kişilik olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları