İkinci yarı...

03 Haziran 2015 Çarşamba

“Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” lafı siyasette sıklıkla kullanılan bir cümledir.
- Medyaya yönelik baskının artık doğrudan tehdide dönüşüyor olması,
- İş dünyasının sürekli azarlanması,
- Hukukun iktidarın tam anlamıyla top sahası haline getirilmesi
seçimlerde son dönemece girildiği şu günlerde AKP iktidarının ve “tarafsız!!” Cumhurbaşkanı’nın sıklıkla vurguladığı “yeni Türkiye’nin ikinci yarısı başlıyor” söyleminin 8 Haziran’da yeniden tek başlarına iktidara gelmeleri halinde nasıl bir seyir izleyeceğinin köşe taşları. Üstelik bunu davul çalarak ilan ediyorlar. Bir haftada yaşanan 3 somut olay:
Anayasa Mahkemesi’nin geçen hafta resmi nikâhtan önce imam nikâhı kıyanlara hapis cezası veren maddeyi iptal etmesi şüphesiz çocuk gelinlerin sayısını arttıracak. Zaten 4+4+4 sistemi ile eğitimlerinin ikinci kademesinde eve itilen kız çocuklarının içine sokuldukları kıskaç giderek daralıyor. AKP’ye oy veren ve verecek olan kadınların bu konuda ne kadar bilgisi var sizce?
TIR’larda Suriye’deki savaşın taraflarından birine, üstelik demokratik sistemin tüm aktörlerinden gizlenerek gönderilen tonlarca silah ve mühimmatın varlığını ortaya koyan Cumhuriyet’e ve Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a yönelik doğrudan tehdit medyanın tamamen nefessiz bırakılacağını tüm netliğiyle ortaya koyuyor.
CHP’nin asgari ücretin 1500 TL’ye çıkarılma vaadinin yarattığı etki karşısında Başbakan Davutoğlu’nun iş dünyasının liderlerini toplayarak “Muhalefetin asgari ücret vaatlerine sessiz kalıyorsunuz” eleştirisini yöneltmesi de korkunun artarak süreceğinin işareti.
Peki 8 Haziran’da ne olacak? 7 Haziran bu “ikinci yarı”ya geçit verecek mi? Yoksa “dur bakalım, ağır ol!” mu denecek?
Öte yandan geçen son iki haftanın önemli gelişmelerinden biri otomotiv sektörünün mavi yakalılarında kaynayan kazan oldu. İlk kez çalışanlara bağlı oldukları sendikaya ateş püskürdüler, işçi yerine işverenin çıkarlarını gözetmekle suçladılar. Önemli bir eylemdi. İşçi kendi gücünü sınadı, direndi ve kazandı. Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’ndan topluca istifalar yaşandı. Farklı fabrikalardaki işçilerin birbirlerine desteği farklı kentlerle sınırları aştı. Bir anlamda sektörel emekçi hareketi yaşandı.
2 yılını tamamlayan Gezi Direnişi’nin kazanımlarından biri diye de görebiliriz. Gezi Direnişi, iktidarın baskıcı ve otoriter yönetimine karşı Türkiye tarihinin en önemli direnişlerinden birisi olarak tarihe geçmişti. Direnişin yıldönümü, Bursa Renault’da patlak verip birçok sanayi merkezine yayılan işçi mücadelesinin kazanımla yoluna devam ettiği bir süreçle kesişti.
Bu da önümüze halk güçleri için önemli bir fırsatlar düzlemini ortaya koyuyor.
Eğer bir çıkış olacaksa, karanlık tünelin ucundaki kapı aralanacaksa bunun önemli araçlarından biri örgütlülük... Her anlamda... Önümüzdeki ilk başlangıç noktası ise 7 Haziran seçimleri. “Oy ve Ötesi”, Gezi’nin ilk kazanımlarından biri olmuştu. 30 Mart yerel seçimlerinde 30 binin üzerinde gönüllü ağı oluşmuştu. Seçime 4 gün kala “Oyunu seven saysın” diyerek hâlâ göreve çağırıyor.
İkinci Yarı bu ülkenin kaçınılmaz kaderi değil. Bunu unutmayalım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları