Çöküş toplumu

14 Ağustos 2015 Cuma

Küresel iflas riskinde ilk 10 ülke arasındayız, cari açık hâlâ dizginlenemiyor. Uluslararası kuruluşların uyarıları peş peşe. Son olarak Bank of Amerika Merrill Lynch analistleri, hazırladıkları raporda, “Türkiye ekonomisinin yüksek cari açık ortaya çıkaran modeli, dolar likiditesinin kaçınılmaz bir şekilde daralması ve daha pahalı hale gelmesi ile birlikte, artık daha fazla sürdürülemez” saptamasını yaptılar. Şaşırtıcı mı? Değil...
Tarım sektörü tam bir açmaz içinde, hayvancılık bitme noktasında, et ithal ediyoruz. Sadece et mi? Buğday, pamuk, mevye... Baklagiller... Bayram Ali Eşiyok geçen haftaki Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisinde baklagillerde ekim alanı ve üretimin nasıl azaldığını rakamlarla ortaya koydu. Etiyopya, Mısır, Bangladeş, Çin’den kurufasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek ithal ediyoruz.
Hollanda neredeyse Konya kadar. Ama tarımda çalışan kişi başı üretkenlik düzeyi Türkiye’nin 10 katı.
Lojistik diyoruz, Türkiye’nin jeopolitik öneminden dem vurup duruyoruz ancak her şey lafta kalıyor. Örneğin demiryolu ile taşımacılığın özel sektöre açılacağı söylenmiş, hatta lojistik şirketleri binlerce vagon siparişi vermişti. Ancak 2 yılı aşkın bir süredir yönetmelik çıkmadı. Üstelik demiryolu ile taşımacılık yüzde 25 azaldı.
Turizm; iyi kötü bir değer yaratmıştık... Dünyada 6. sıraya çıkmıştık. Tamam burada Rusya ve Ukrayna’daki krizin, Ortadoğu’daki savaşın belli bir noktaya kadar etkisini kabul etsek de, önemli bir nedeni de yanlış politikalar..
Mal üretiminde de nal topluyoruz. İnşaatı da içine alan “sanayi”nin payı, milli gelirde üçte bire düşmüş durumda... Türkiye’nin, ihracatını ve kişi başına düşen gelirini artırmak için yüksek teknoloji gerektiren ürünler imal etmesi gerekiyor. Ancak gidişat bunun tam aksi. TÜİK’e göre imalat sanayiinde yüksek ve orta yüksek teknoloji ürünlerinin payı 2010’da yüzde 27.3 iken, 2013’te 26.4’e geriledi.
Türkiye’de her gün 172 iş kazası oluyor. Ortalama 4 işçi bu cinayetlerde hayatını kaybediyor, 6 kişi iş göremez hale geliyor.
Eğitim bir fiyasko.. 4+4+4 sistemi ile imam hatiplerle, yapboz tahtasına dönen dershanelerle, ortaçağa doğru koşarak ilerliyoruz.
Kadına karşı şiddeti, gençlerde giderek artan uyuşturucu kullanımını, örtbas edilen yolsuzlukları, işsizliği de ekleyin bunların üzerine...

***

İşte Türkiye’nin asıl sorunları bunlar. Üzerinde tartışılması, nedenlerinin araştırılması ve doğru politikalar oluşturulması gereken... Bunun yerine ne yapılıyor? 2015 yılının ilk 6 ayını seçim hazırlıkları ve tartışmaları ile geçirdik. Sonraki 2.5 ayı, koalisyon ve erken seçim tartışmaları ile... Saray’dakinin “tek adam” saplantısı ile 75 milyon bir sele kapılmış gidiyor. Çözüm süreci çözümsüzlüğe, hatta savaşa dönüştü; besledikleri IŞİD küresel bir belaya... Ötekileştirilen, kutuplaştırılan bir toplum ve kaoslardan çatışmalardan beslenen bir iktidar. Nereye kadar sürer? Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu birkaç sene önce yaptığımız sohbette Türkiye’yi bir geçiş toplumu olarak tanımlamıştı... Şimdi ise sanırım bir çöküş toplumu haline geldik...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları