Çanlar kimin için çalıyor?

25 Şubat 2022 Cuma

Savaş... Hemen dibimizde... “Yok canım, çıkmaz, uzlaşırlar, savaşı iki taraf da göze almaz. Hele bu devirde...” derken patladı bile. Rusya lideri Putin’in, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıması ile patlak veren krizin boyutları nereye kadar uzanır? Şimdiden bir kestirimde bulunmak zor. 1992’de başlayan, Avrupa’nın tam göbeğinde üç yıldan fazla süren kanlı savaş hâlâ belleklerde iken “Neden olmasın” sorusu hâlâ geçerli. O dönem hatırlarsınız BM, NATO gibi uluslararası kurumların işlevsellikleri sorgulanmış, yeni dinamiklere göre yeniden yapılanmaları tartışılmıştı. Ne oldu? Koca bir hiç...

Şimdi savaş neden büyümesin? Günümüzde gerçekten sağduyulu bir liderlik var mı dünya siyaset arenasında? Yok. Hatalardan ders alınıyor mu? Hayır. Yoksa krizler bilerek tırmandırılıyor mu? Evet. Keşke bu soruların yanıtları tam tersi olsaydı ama değil ne yazık ki. 

O zaman soralım: Çanlar kimin için çalıyor?

Yeni bir araştırmanın sonuçlarını yazmanın tam zamanı: Savaşlar... Zengin ülkelere yarıyor; dünyayı ise yoksullaştırıyor. Berlin Uluslararası Güvenlik ve Gelişim Merkezi’nden (ISDC) Tilman Brück ve ekibi 190 ülkenin son 50 yıldaki savaşları ve ekonomik gelişmelerini değerlendirdiler. Araştırmaya göre silahlı çatışmaların dünya ekonomisine verdiği zararlar, hastalıklar ve salgınlardan daha fazla. Eğer 1970 yılından bu yana hiçbir savaş veya iç savaş yaşanmasaydı, dünyamız bugün yüzde 12 daha zengin olacaktı. Elbette savaşın sonuçları her yer için aynı değil. Endüstri ülkeleri, özellikle de ülke dışındaki savaşlar sayesinde gelirler elde etti. İç savaşlarda ise neredeyse hiç kazanan yok gibi.

Ayrıca savaşın bedeli de eşit dağılım göstermiyor. Asya, çatışmaların ekonomik sonuçlarından en fazla zarar görürken Avrupa, Kuzey Amerika ve Okyanusya’nın zengin bölgeleri savaşlardan kâr edenler oluyor. Kuzey Amerika örneğin, 1970 yılından bu yana dünyada savaş olmasaydı, ekonomide 0.9 milyar dolarlık bir kayıp yaşayacaktı. Çünkü kendi ülkesinin dışındaki savaşlara katılımı, ABD’nin askeri harcamalarının artmasına neden oluyor ve bu da iç ekonomik büyümeyi artırıyor. 

Özetle sınır ötesi savaş ne kadar ağırsa bu tür ülkeler o kadar çok kazanç sağlıyorlar. Veriler öte yandan iç savaşların en ağır sonuçları beraberinde getirdiğini gösteriyor. Dış aktörler bile küresel ölçekte ekonomik kayıpları telafi edecek kadar yarar sağlayamıyorlar. Araştırmacıların görüşüne göre sonuçlar sadece savaşın yaşandığı ülkelere değil, dünya ekonomisine de zarar veriyor. Küresel ekonomik çıktı birçok şekilde teşvik edilebilir ve bunlardan en etkilisi barışı sağlamak diyor araştırmacılar. (The global economic burden of violent conflict, Journal of Peace Research,)

1900’LERIN GÖLGESINDE 21. YÜZYIL 

Washington Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Reşat Kasaba, önceki akşam Bilim Akademisi’nin çevrimiçi konferansının konuşmacısıydı. “1900’lerin Gölgesinde 21. Yüzyıl” başlıklı konuşmasında, içinde bulunduğumuz dönemle 20. yüzyılın başları arasında çok büyük benzerlikler olduğunu söyledi. 19. yüzyılın sonundan başlayarak telgraf, demiryolu gibi yeni teknolojilerin de etkisi ile  ticaretin, sermayenin ve bilgi akışının kıtalararası dolaşımı bir anda daha önce hiç görülmediği kadar hızla artmış ve bunun sonucunda muazzam servetler yaratılmıştı. O zaman da şimdi olduğu gibi bu servet artışı, bölgeler, gruplar ve sınıflar arasında eşitsiz şekilde dağıtılmıştı. Bu da keskinleşen çekişmelere ve çatışmalara yol açmış, büyük göçler yaşanmıştı. Prof. Kasaba, “20. yüzyılda dünya bu belirsizlik döneminden ancak bir dizi devrim ve karşıdevrim, iki büyük savaş, bir büyük ekonomik kriz ve büyük bir grip salgını geçirdikten sonra çıkabildi. İçerikleri değişik olsa da yukardaki süreçlerin her birine günümüzden örnekler vermek mümkün” diyor ve soruyor: Öyleyse biz de şimdi krizler ve savaşlarla dolu bir gelecekle mi karşı karşıyayız?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları