Yaşasın Yüzde 50'lik İstikrar!

28 Haziran 2011 Salı
\n\n\n\n\n

Koalisyonlar, siyasal ve ekonomik yaşamda istikrarlı olmuyor denilirdi. TBMMnin 24. dönemi, yüzde 50 oyla tek partiye verilen iktidarın gücüyle bugün toplanacak. Dolayısıyla Türkiyeye istikrar, huzur gelecek, demektir!

\n

TBMM, daha ilk günden huzursuz bir ortamda çalışmaya başlıyorsa varın gelin düşünün gelecekteki istikrarı Ana muhalefet partisi TBMM toplantısına katılacak, ama ant içmeyecek; BDPli bağımsızlar ise toplantıya bile katılmayacaklar. İşte sonra bunun adına yüzde 50lik istikrar deniliyor!

\n

***

\n

Bursasporun eski 2. Başkanı Osman Çelik bir yolsuzluğa adı karıştığı şüphesi ile tutuklandıktan 5 gün sonra salıverildi. AKPli Devlet Bakanı olan kardeşi Faruk Çelik Ağabeyimin 5 gün tutuklu kalmasının hesabını kim verecek? diye kıyameti kopardı.

\n

Sayın Bakan, değil 5 gün, 845 gündür tutuklanan Mustafa Balbayın hesabını kim verecek? Tutuklular tutukevinde, yargısı kesinleşmiş kişiler ise cezaevinde alıkonulurlar. Balbay’ın, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın, general Engin Alan’ın ve nicelerinin tutukevi yerine, şu anda hücre cezası çekmelerine ne demeli? Türkiyede istikrarın da göstergesi olacak bu yanlışlığın hesabını kim verecek Sayın Bakan?

\n

***

\n

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 12 Haziran öncesinde takvime uygun incelemelerini gerçekleştirdi. Adaylara yapılan itirazları gözden geçirdi. Listelerde gereken düzeltmeler yapıldı. Listeler kesinleşti. Oy pusulaları basıldı. Seçim yapıldı. Sandıktan Hatip Dicle de çıktı.

\n

Aaa! O da ne? YSK, Dicle milletvekili olmaz…” demez mi? Gel de YSKnin ciddiyetine inan şimdi! Neden seçim öncesinde olamaz…” denilmedi?

\n

Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, bu aşamadan sonra milletvekilliğini düşürme yetkisinin TBMMde olduğuna, benzeri bir olayın Yunanistanda yaşandığına dikkati çekiyor. Kararın AİHMde bozulacağını söylüyor.

\n

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de açık seçik YSKnin iptal kararı yanlıştır. Mazbata verildikten sonra iş biter. Ondan sonra gerekirse Diclenin milletvekilliğini ancak TBMM düşürürdiyor.

\n

Bakalım, Diclenin yerine bugün TBMM kürsüsünde ant içmeye AKPli yedek oyuncu Oya Eronat çıkacak mı? Çıkar ve sonra Dicle dönerse TBMMde alınmış bir apandisit (kör bağırsak) durumuna düşmez mi?

\n

Dicle olayına Kandilden Murat Karayılandan Bu bir savaş nedenidir (casus belli)! biçiminde tepki geldi. İşte TBMM, yüzde 50lik istikrar öngörüsü ile bugün toplanıyor!

\n

***

\n

11 Martta bu köşede Akılsız Meslektaşlarımız! diye şöyle yazmışız:

\n

Vallahi de billahi de Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Doğu Perinçekte hiç akıl yok!

\n

Vatan gazetesinin ünlü sahibi Ahmet Emin Yalmana Malatyada 1952de suikast düzenleyen Hüseyin Üzmez yıllarca sonra sağ basında başköşelere oturtulmakla kalmadı, 2008’de Mudanyada 14 yaşındaki bir kızcağıza pul koleksiyonunu! göstermek istedi.

\n

Bursadaki mahkeme bu olayı küçük kıza yönelik cinsel istismar olduğuna kanaat getirip Üzülmezi 13 yıl, 45 gün hapis cezasına çarptırdı. Karar Yargıtayda bozuldu. Mahkeme, kararında ısrar etti ve yine aynı cezayı uygun gördü.

\n

Üzmez, önceki gün tahliye edildi. Basına Bundan böyle TVlerde bolca görüşürüz dedi. Avukatı Bayram Sabah bile bu gelişmeye dayanamayıp tanık olduğu olaylar nedeniyle avukatlığından istifa etti! (Tanık olduğu olayları açıklasa da biz de öğrensek!)

\n

Sicilya mafyasını da aşan bir suç sabıkası ile 34 Hizbullahçının Diyarbakırda yargılandığı dosyanın kapsama alanında neler yok ki: 198 silahlı eylemKonca Kurişin öldürülmesi Bazıları domuz bağı ile işlenmiş 156 cinayet, 80 yaralama olayı Fazla tutuklu kaldıkları gerekçesi ile tahliye edilen, laiklik düşmanı Hizbullah örgütünün elebaşları kayıplara karıştı!

\n

Şimdi Balbayın, Özkanın, Perinçekin neden akıllı olmadıklarını anladınız mı? Küçük bir kıza tecavüze kalksalardı ya da domuz bağı ile 3-5 kişiyi öldürselerdi çoktan tahliyeolacaklardı. Neymiş, basın özgürlüğüymüş! Boş laflar bunlar!

\n

***

\n

Haberal ve Balbayın tahliyeleri konusunda 13. Ağır Ceza Mahkemesi oyçokluğu ile aleyhte karar verdi. Karar bir itiraftır.

\n

Batı demokrasilerinde Kişi aksi kanıtlanıncaya değin suçsuzdur kuralı temeldir. Savcı, kişinin suçlu olduğunu kanıtlamakla; yargıçlar da sunulan kanıt ve tanık ifadelerine göre kararlarını vermekle yükümlüdür.

\n

Totaliter düzenlerde ise kişi, suçsuzluğunu kanıtlamak zorundadır. İstediği kadar Vallahi de billahi de ben suçsuzum sayın yargıç diye kıvransın, yemezler, çünkü o peşinen suçlu kabul edilmiştir.

\n

İki yargıç, Haberal ve Balbay hakkındaki karardaKanıtlar toplanamadı. Tüm sanıkların ifadeleri tamamlanmadı. Suçlu olduklarına ilişkin güçlü şüphe bulunuyor derken; Batı demokrasilerine göre değil, totaliter hukuka göre karar vermiş olmadılar mı?

\n

Sen adamları al tutuklu olarak hücreye kapat, 845 gün hapset, ondan sonra da kanıt toplamaktan söz et. Bu olay İstanbulda ilk kez yandan çarklı buharlı gemiye binen padişahın sözlerini anımsatıyor.

\n

Yandan çarklı gemi, kazana odun atıldıktan ve gerekli buhar sağlandıktan sonra iskeleden ayrılabilirdi. Beklemeye tepki gösteren padişahın Sultanım istim (steam-buhar) bekliyoruzyanıtına Biz yola çıkalım, islim arkadan gelsin! sözlerini anımsatıyor.

\n

Mahkemelerin görevi, kanıt toplamak değil savcının sunacağı kanıtları irdelemektir. Savcı 845 gündür kanıt sunamıyorsa, 117 sanıktan ancak bu süre içinde 31inin ifadesi dinlenebiliyorsa Sayın Bakan bunun hesabını kim verecektir? Bu mu Türkiyede hukukun getireceği istikrar?

\n

***

\n

İki yargıç şüpheden söz ediyor. Kanıt somuttur, şüphe görecelidir. Şimdi biri kalkıp mahkemeye gizli tanık olarak sözgelişi Başbakan Erdoğan Ergenekon olayının 1 numaralı tezgâhtarıdır! biçiminde bir ihbarda bulunsa ne olur?

\n

***

\n

Bir ulusun oyları ile seçilmiş Haberal, Balbay ve Alanın kaçmalarından mı kuşkunuz var? AİHMnin halkın oyu ile seçilmiş milletvekilinin kaçma savı ile tutukluluğunun süremeyeceği yargısına ne demeli? Seçilmiş bu dört milletvekili mi bugün toplanacak TBMMde istikrarı bozuyor, yoksa yüzde 50lik iktidar mı?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları