Mülteciler araştırılıyor ve Erdoğan (4)

15 Temmuz 2022 Cuma

“Göçmen” ve “mülteci (sığınmacı)” denildiğinde, insanın aklına ortak bir kavram, “topraklarından, anavatanlarından edilmiş insanlar” kavramı gelir!

“Göçmen”, doğa olaylarının kurbanı kişidir. Şiddetli bir “deprem” alanında korkuyla yaşayan ve konutu yıkılan “depremzede”, başka topraklara “göç” zorunda kalır... “Göçmen” olur... “Mülteci” değildir! 

Şiddetli sel felaketi, ağır yangın olayı yaşayan aileler ise “göçmen” olurlar… 

“Göçmen” ile “mülteci” kavramları karıştırılmamalıdır!

***

AKP Reis-i Umumisi, Reis-i Cumhur, Veziri Azam Recep Tayyip Erdoğan geçen ay “göç mesajında” gelişmiş ülkelere şöyle “sitem” etti: 

“Göç ve mülteciler meselesinde yükü sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil, kriz bölgelerine komşu, bizim gibi ülkeler çekmektedir. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyorlar!”

“Parlamenter Göç Konferansı’nın” açılışına özel bir video mesaj gönderen Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Parlamentolar arası birlik, farklı siyasi sistem ve düşüncelere sahip parlamenterler için önemli bir diyalog zemini işlevi görüyor. Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birbirlerine aktarmalarına imkân veren birlik, küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. 

‘Parlamentolar Göç ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakatlar’ temasıyla düzenlenen ‘Küresel Parlamenter Göç Konferansı’nın bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum...”

***

Erdoğan, “Ekonomik sıkıntıların başta Batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve mülteci düşmanlığını körüklediğini gözlemliyoruz!” dedikten sonra şu bilgileri verdi:

“Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2.7 mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkeler ise 5.8 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. 

Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya’daki kardeşlerimiz de, Balkanlar’daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye’ye sığındı.

1. Körfez Savaşı’nda, Irak’tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi, Suriye’deki çatışmalardan kaçan 3.6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımızda kabul ettik. Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz.

Şu an dünya genelinde göçmenlerin sayısı 275 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 85 milyona, mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı! 

Rusya-Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi!” 

***

Mültecilerin gittikleri ülkeye uyum sağlayacaklarına olumlu yanıt verenlerin oranı, genel olarak 2021’e kıyasla benzer seviyelerde kalmış ya da artmışken, ülkeler ortalamasında ancak her iki kişiden biri bu düşüncede. Türkiye’de ise dört kişiden biri mültecilerin gittikleri ülkeye uyum sağlayacaklarına inanıyor.

22 Nisan-6 Mayıs 2022 tarihleri arasında “2022 Dünya Mülteci Günü Araştırması”; 28 ülkede, 18-74 yaşları arasında, 20 bin 505 kişiyi kapsar biçimde düzenlendi. Türkiye’deki örnekleme, daha çok şehir merkezlerinde yaşayan, eğitimli ve daha yüksek gelirli vatandaşları kapsadı... 

Sınırların mültecilere kapatılması gerektiğini düşünenlerin oranında 2021’e kıyasla önemli düşüş var. 28 ülke içinde bu oranın geçen yıla kıyasla arttığı iki ülke var, biri Türkiye, üstelik yüzde 76’lık oran ile birinci sırada!

“Mültecilere çalışma izni verilmesi, onların ülkenin dilini öğrenmeleri, topluma uyum sağmalarını hızlandıracaktır!” görüşü, ülkeler ortalamasında yüzde 60 destek buluyor. Bu düşünceyi destekleyenlerin oranı, 28 ülkenin (Türkiye de dahil) sadece beşinde yüzde 50’nin altında kalıyor. Türkiye’de her üç kişiden biri bu görüşte, bu oran 28 ülke içindeki en düşük oran!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları