Kırılma Noktasına Doğru!TC, AB'den Kopuyor!

17 Mayıs 2011 Salı
\n

\n\n\n

TC ile ABD ilişkileri limonileşiyor...

\n

Diplomasi yaşamına 32 yıl önce Türkiyede başlayan Francis Ricciardone bugün Ankarada büyükelçi. Kızlarından biri Adanada doğdu, eşi Çukurova Üniversitesinde eğitim gördü. Adana Başkonsolosluğu sonrasında Ankara elçiliğinde 2. adam konumundaydı.

\n

Sonrasında Mısırda, işgalden sonra Irakta ve kısa bir süre önce de Afganistanda büyükelçilik yaptı. Bir anlamda sorunların elçisi olarak güç ortamlarda yaşadı.

\n

Senato, yumuşak başlı gördüğü Ricciardonenin Ankaraya atanmasını onaylamadı. Ama Başkan Barack Husein Obama Senatoyu teğet geçerek Ankaraya gönderdi.

\n

ABD Kongresince yayımlanan son basın özgürlüğü ve insan hakları raporlarında AKP hükümetine yönelik eleştirilerin ağırlaşmakta olduğu bu ortamda Ricciardone, Ankaradaki görevine başladı.

\n

***

\n

OdaTV baskını ile gazetecilerin tutuklanması olayındaki bir soruyu Kongrenin raporu doğrultusunda, ancak kendisine özgü bir biçimde Bazen dışarıdan bazı çelişkiler görebilirsiniz. Geçen hafta mükemmel bir deyim öğrendim: Bu ne perhiz, ne lahana turşusu! sözleriyle açıkladı.

\n

Büyükelçi, hükümetin Türkiyede basın özgürlüğü var açıklamaları karşısında gazetecilerin tutuklanmalarındaki çelişkiye dikkati çekiyordu.

\n

Bu sözler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın kendisine protokol ziyareti için randevu vermesini geciktirdi. Büyükelçiye tepki, sahibinin sesini yansıtan bir biçimde Başbakanın dış siyasa danışmanı Büyükelçi Fuat Tanlaydan eceli gelen köpek cami duvarına işer biçiminde geldi. ABD elçisi yeni göreve başladığı için eceli gelmiş olamazdı. Anlaşılan Türk büyükelçi, konuk büyükelçiye köpek diyordu!

\n

Bu arada İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Basın özgürlüğünde ABDden bile ilerideyiz!”, AKP sözcüsü Hüseyin Çelik Büyükelçiler bizim iç işlerimize karışamazlar demezler mi?

\n

Demokratik olduğunu savlayan, uluslararası anlaşmalara imza koymuş bir ülke, basın özgürlüğünü kısıtlayınca, ülkenin iç işleri sayılıyordu

\n

AKP çevrelerinden acemi elçi sözlerinin yansıması ile eşzamanlı olarak Vaşingtonun sözcüsü Philip Crovley Türkiyedeki basın özgürlüğüne ilişkin kaygılarımız sürüyor. Büyükelçimizin arkasındayız! sözleri ile ABDnin tepkisini açıkladı. Eğer Ricciardone de acemi elçi idiyse varın gerisini siz düşünün Anlaşılan Büyükelçi, Senatonun yumuşak başlılık inancının yanlış olduğunu göstermek için Kongrenin istemi doğrultusunda Türkiyede yumuşak atın çiftesi pek olur atasözünü uygulamaya başlamıştı!

\n

***

\n

CIA Başkanı Leon Panettanın nisan ortasında Ankaraya gelerek çeşitli düzeylerde görüşmeler yaptığı daha sonra açıklandı. Gündemde PKK olmak üzere, ağırlık Hamas, Suriye, Libya ve Mısır olayları ile özellikle İran ile Türkiyenin ilişkileri vardı.

\n

Bir terör örgütü olarak kayıtlara geçen Hamasın Türkiyede baş köşelere oturtulmasının yanlışlığına dikkati çekti. Mavi Marmara gemisinin bölgede yarattığı gerginliğin üzerinde durdu ve tekrarlanmamasını rica etti.

\n

Amerikan Temsilciler Meclisi üyesi 36 milletvekili, hafta sonunda Başbakan Erdoğana bir mektup göndererek Özgür Gazze Hareketi ve İnsanı Yardım Vakfının yardım filosunun yeniden yola çıkmamasını istedi.

\n

Bu filonun İsraile yönelik tahrik olduğunu vurgulayan üyeler, Gazzeye kaçak sokulan silahların bir tehdit oluşturduğunu, İsrail hükümetinin halkını koruma hakkı bulunduğunu bildirdiler.

\n

Bu filonun Gazzeye gitmek üzere yola çıkması halinde, İsrailin gemileri durdurarak silah aramaktan başka seçeneği bulunmadığını belirtip Yine çatışma yaşanmasından kaygılıyız dediler.

\n

Jim Zanotti imzalı, ABD Kongre Araştırma Merkezinin 8 Nisan raporunda Türkiyede Ergenekon-Balyoz gibi davalarla bağlantılı olarak şu sözler dikkati çekti: Türkiyede ordunun siyasal rolünün azalması ve halkın ABDye bakışındaki olumsuz eğilimler ışığında askeri ilişkilerimizin yeniden biçimlendirilmesi gerekir.

\n

Dışişleri Avrupa-Asya İşleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Türkiyenin iç işleri falan dinlemedi, insan hakları raporu bağlamında, 12 bağımsız adayın vetosuna ilişkin kapsayıcı olun uyarısında bulundu.

\n

ABD Hazine Müsteşarı David Cohen de Ankaraya geldi. Özellikle yaptırım uygulanan İrana karşı Türkiyenin kara delik oluşturmasını gündeme taşıdı. İranın uluslararası ekonomik ilişkilerinde İstanbuldaki Bank Mellatın dağıtım merkezi görevini üslendiğini ve bu bankanın kapatılmasını istedi.

\n

***

\n

Kastamonu suikast girişiminin ardından, baharın gelmesi ile Güneydoğuda silahlı terör eylemleri artmaya başladı. AKP, açılımın bir işe yaramadığını acaba görebiliyor mu?

\n

Bu konuda ilginç bir açıklama Ricciardoneden geldi. Meğer tepemizde en büyük telekulak dolaşırmış da haberimiz yokmuş! Amerikan EP-3E uçakları Irak-Türkiye sınır bölgesinde sürekli uçarken bir yandan da sinyal taraması yapıp tüm telsiz, telefon görüşmelerini dinlermiş. Bu taramaya PKK telsizleri kadar TSKnin, emniyetin, MİTin telsiz-telefon görüşmeleri de giriyor olmalıydı!

\n

ABD bu iş için günde 1 milyon dolar harcıyormuş. 5 Kasım 2007de eski Başkan George V. Bush ile Erdoğanın Beyaz Saraydaki görüşmesinden sonra PKK bağlantılı dinlemelerin verileri Türkiyeye iletilirmiş. Ricciardone, Terörle mücadelesinde günde 1 milyon dolarlık harcama ile Türkiyeyi güçlü biçimde destekliyoruz demiş. Büyükelçi bu gerçeği açıklarken acaba nankörlük yapmayın mı demek istedi?

\n

Vaşington muhabirimiz Elçin Poyrazların haberine göre Kongre çevreleri, Erdoğanın 12 Haziran seçimlerinden sonra anayasa değişikliğinde başkanlık sistemine geçiş istemini seçilmiş otoriterliğe gidiş olarak görüyorlarmış! 12 Haziranı bir dönüm noktası ya da kırılma noktası olarak gören bu çevreler, Türkiyede gidişin baskıcı yönetim olacağı uyarısını yaparlarken, bölgede iç ve dış siyasada sorunlu bir ülkeye yönelişten kaygılar duyuluyormuş!

\n\n\n\n\n

Avrupa Birliğinin (AB) Ankara Büyükelçisi Marc Pierrini topluluğun kuruluş yıldönümü nedeniyle geleneksel resmikabulünü perşembe günü bir otelde verdi. Katılıma bakınca gözlerime inanamadım! Nereden nereye gelmiştik!

\n

Bir zamanlar Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin Çankaya Köşkündeki resmikabulü, orkestranın Beethovenin artık Avrupa Marşı olarak kabul edilen 9. Senfonisi ile başlardı. İnsanlar bu törenlere katılabilmek için yarışırlardı.

\n

Pierrininin davetine, değil ABden sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış ya da siyasaya soyunan eski AB İşleri Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Bozkırın katılması, hiçbir bakan katılmamıştı. Oysa Bağış, başta İngiltere Büyükelçiliğindeki bu tür davetleri kaçırmaz, günün anlam ve önemini anlatan konuşmalar yapmaktan zevk alırdı.

\n

Hatta AB üyesi pek çok büyükelçi de gelmemiş, ikinci adamlarını göndermişlerdi. Anlaşılan, kamuoyu araştırmalarında Türkiyenin AB üyeliği inancının kayboluşu bu resmikabule de yansımıştı.

\n

Bir yandan ABDde kaygılar, bir yanda ABden kopmalar insana AKP Türkiyeyi nereye götürüyor sorusunu sorduruyor!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları