İnternet Perdesi

11 Şubat 2014 Salı

Mart ayında “İnternetin (ağarasının)25. yaşı kutlanacak. Bir bilgisayar bilimcisi olan İngiliz Sir Tim Berners-Lee, 1989’da kısaca “WWW” denilen “World Wide Web (Dünya Çapında Ağ)adlı buluşunu insanlığın iletişimine sundu.
Bu buluştan Türkiye’de ilk yararlanan TÜBİTAK ve ODTÜ oldu. Basında ise ilk internet bağlantısını, 22 yıl önce genel yayın yönetmenliğim döneminde Cumhuriyet’te başlattım.
ABD’deki bir yayın kuruluşu, istediğimiz Amerikan ya da Avrupa ve gazetelerinin haberlerini anında aktaracak, biz de haberleri seçip eşzamanlı olarak Cumhuriyet’te kullanabilecektik. Bunun nasıl olacağını kuruluşun temsilcisine sorduğumda “internet üzerinden” dediğinde şaşırmıştım! Anlattı. Bizim kuruluşun aradığımız telefonu aracılığıyla bilgisayarımız onların bilgisayarına bağlanacak, istediğimiz haberi seçebilecektik. Anlaştık. Biz Nev York Times, Los Angeles Times, Times, Le Monde, Pravda gazeteleri ile National Geographic ve Der Spiegel’in yayınlarını istedik. Bu amaçla çeviri servisi kurduk.
O gün, bu serviste basına ilk kez adım atanlar arasında günümüz Cumhuriyeti’nin kıdemlileri var. Örneğin Dış Haberler Şefi Özgür Ulusoy, Yaşam eki sorumlusu ve köşe yazarı Özlem Yüzak, Bilim- Teknik’te Orhan Bursalı’nın yardımcısı Reyhan Oksay, şimdilerde çeşitli yabancı kitapları dilimize kazandıranlar Gül Çağalı Güven ve Gül Atmaca internetin ilk kullanıcısı oldular.

***

Sonrasında internet, Tayyip Efendi’nin diline düşecek kadar patladı gitti. Ama ben hâlâ ne “Facebook” ne de “Twiteer” kullanıyorum!
Buna karşılık başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere pek çok siyasacı tveet atıyorlar. Örneğin Gül, 28 Mayıs 2011’de akşam yemeğinden önce saat 19.03’te şu tveet’i atmıştı: “Benim görüşüm, temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli!”
Buna karşılık 17 Aralık yolsuzluklar olayının odağındaki Tayyip Efendi ne diyor?
“İnternet yoluyla suç işlendiğinde, kişilik hakkına tecavüz, özel hayat ihlal edildiğinde kişi mahkemeye başvuruyordu. 5 gün sonra karar çıkıyor, erişim engelleniyordu. Bu 5 gün içinde zaten o çirkin kayıtlar tüm dünyaya yayılıyor. Engellemek imkânsızlaşıyordu. Şimdi biz ne yapıyoruz? Birisi mağdur mu oldu, bir yanlış mı yapıldı?
Biz burada iletişim başkanlığımızı devreye sokuyoruz. TİB bunu acele inceliyor. Erişimi geçici olarak mahkeme kararına kadar engelliyor ki burada bu zulüm dursun. İlgilisi mahkemeye başvurup TİB kararını inceletiyor. Mahkeme engellemenin sürmesine ya da kaldırılmasına karar verebiliyor.
Bu uygulama ile internete sansür gelmiyor. Internet kalkmıyor, kontrol altına alınıyor. Yani bu ahlaksızlıklar, yolsuzluklar mı devam etsin? Bu ülkede insanları itibarsızlaştırma hareketleri devam mı etsin?”
Atalarımız ne demişti? “Dinime küfreden bari Müslüman olsa!”

***

Yerel tepkileri bir yana bırakalım… Tayyip Efendi başka ne diyor? “Amerika’da da böyle… Avrupa’da da böyle…”
Kendisine yanıt ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’den geldi: “Demokrasilerin, halkların farklı sesleriyle güçlendiğine inanıyoruz. Bu girişimler, ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlara uyumlu değil. Ayrıca ifade özgürlüğünü, araştırma gazeteciliğinin, gazetecilerin kaynaklarının korunmasını, internet üzerinden bilgiye erişim ve siyasal tartışmaları önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip.”
AB Komisyonu sözcüsü Peter Stano’nun yanıtı ise “Kararın Avrupa standartları seviyesine çıkarılacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyor” oldu.
ABD ve AB basını da Tayyip’in sözlerini yerden yere vurdu. Bir örneği Nev York Times gazetesinden verelim: “Yeni adım, yalnızca ülke içinde gerilimi artırmıyor, Türkiye’nin yurtdışındaki görüntüsünü de zedeliyor!”
Internet yasaklamasında en iyi durumda İsveç, Norveç, İngiltere, ABD gibi ülkeler var. Türkiye bu son karardan önceki sıralamada 58. idi, şimdi İran, Pakistan, Yemen’in bulunduğu alt sıralara yol alacak demektir.

***

Hanedanın yolsuzluklarını soruşturan polis şefleri, savcılar, yargıçlar görevlerinden alındılar. Şimdi de internet yasağı ile “Demir Perde” gibi, yüzleri kızarmasın diye bir “utanç perdesi” kuruluyor.
Yerli yabancı insan hakları örgütleri, Gül’ün bu değişikliği “veto etmesini” istiyorlar. Gül soruları yanıtsız bıratı. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyıktı… Ne var ki sakalı olmadığı için aşağı tükürebilir! Gözler, iki haftalık bir bekleyiş için Çankaya’ya çevrildi. Bakalım Gül, arenadaki Roma imparatoru gibi gladyatör dövüşünde başparmağını aşağıya mı, yukarıya mı çevirecek!

***

“Today’s Zaman” gazetesinin 5 yıldır İstanbul’daki Azeri muhabiri Mahir Zeynelov “Türk savcılar, polise El Kaide bağlantılı kişileri tutuklama emri verdi. Erdoğan’ın atadığı polis şefleri buna uymadı” diye bir tveet atınca, 10 Mart’a kadar oturma izni demokratik, özgür, sansürsüz (!) Türkiye’den Türk eşi ile birlikte sınır dışı edildi. Gerekçe “devlet büyükleri aleyhine tveet atmak” idi.
Demokrat Parti döneminde Ankara’daki Reuters muhabiri Gerald Long’un haberi Adnan Menderes’i memnun etmedi, ikamet süresi uzatılmayınca Türkiye’den ayrıldı, Reuters de bürosunu kapattı. Yıllar sonra Long, Reuters’in başına geçince, ilk kararı Ankara’da büro açmak oldu.
12 Mart döneminde Nadir Nadi ve İlhan Selçuk ile birlikte 11 kişi gazeteden uzaklaştırılmıştı. Ben de Ankara’da istifa ettim. Reuters’in Ankara’ya gönderdiği görevlisi önerince, bürosunu 1 Ocak 1972’de açtım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları