İki Soru!

18 Ekim 2013 Cuma
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın 30 Ekim’de
İzmir’e gidişinde bazı açılış
törenlerine katılacağı,
Alsancak Gündoğdu Alanı’nda
bir mitingde konuşacağı
açıklandı.
Ne var ki bir süre sonra
mitingin İzmir programından
çıkartıldığı duyuruldu. Acaba
size göre miting neden iptal
edildi?
A) İzmir’deki belediyeler
kent otobüsleri ile bindirilmiş
kıtalar ayarlamayacakları için
( ),
B) Mitingi izlemeye
geleceklerin hepsine bandrol
yetmeyeceği için ( ),
C) Cumhuriyet mitingi
kalabalığının gölgesinde
kalacağı için ( ),
D) Kent merkezinde trafik
tıkanıklığı olacağı için
( ).
***
Bayramın birinci
günü İstanbul’da
Türk milli futbol
takımının Hollanda
ile Dünya Kupası’na
katılım için yazgı maçı
vardı. Eski futbolcu
ve futbol meraklısı
Başbakan, stadyumun
onur koltuklarında yoktu.
Karşılaşmayı evinde TV’den
izleyeceği açıklandı.
Estonya’ya milli takımı
desteklemeye giden Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç da
bu önemli karşılaşmada yoktu.
Ne ilgisi varsa AB Bakanı
ve Başmüzakereci Egemen
Bağış yerini almıştı. Herhalde
o gün açıklanması beklenen
AB Türkiye raporunu Hollandalı
oyuncularla görüşecekti!
Peki Başbakan size göre bu
maçı izlemeye neden gitmedi?
A) Yenileceğimizi tahmin
ettiği için ( ),
B) O gün rahatsızlanabileceği
için ( ),
C) çArşı destekçilerince
yuhalanacağı için ( ),
D) Yabancı bir konuğu
geleceği için ( ).
 

Nobel Barış Ödülü...


Her yıl, Norveç’te “Nobel
Barış Ödülü” açıklandıktan
sonra çeşitli değerlendirmeler
yapılır. Bu yılın ödülünün
güncel bir olayın odağındaki
uluslararası bir örgüte verilmesi
de bu oluşumdan payını aldı.
1.2 milyon dolarlık parayı da
içeren Nobel Barış Ödülü bu
yıl, başında Türk Büyükelçisi
Ahmet Üzümcü’nün
bulunduğu ve merkezi
Hollanda’nın Lahey kentinde
olan “Kimyasal Silahların
Yasaklanması Örgütü”ne
(KSYÖ) verildi.
“Dinamiti
icat ettiğine
pişman olan”
İsveçli kimyager
Alfred Nobel’in
bu ödülünün
“kimyasal
silahlar ile
mücadele eden
bir örgüte”
verilmesi elbette
olumludur.
Ödül Kurulu
Başkanı
Thorbjorn
Jagland,
KSYÖ’ye veriliş
gerekçesini
“Yalnızca
Suriye’de değil,
kurulduğu 1997’den
beri kimyasal silahların yok
edilmesinde gösterdiği başarılı
çabasıdır” sözleriyle açıkladı.
Norveç’in eski başbakanı
olan Jagland “Tüm kimyasal
silahların yok edilmesinin kapısı
aralandı. Bu başarılırsa tarihin
inanılmaz bir dönüm noktası
olur!” yorumunu yaptı.
***
KSYÖ 1997’de “Kimyasal
Silahların
Yasaklanması
Sözleşmesi”ni
uygulamak için
kuruldu. Sözleşmeyi
Kuzey Kore, Angola,
Mısır, Sudan dışında
189 ülke imzaladı.
İsrail ve Myanmar
imzaladılarsa
da meclislerinin
onayından henüz
geçmedi.
Bu sözleşme
bağlamında KSYÖ,
86 ülkede 5 bin kadar denetim
yaptı, dünyadaki tüm kimyasal
silahların dökümünü çıkardı.
ABD’de yüzde 90, Rusya’da
yüzde 70, Libya’da yüzde
51 oranında
ve dünya
genelinde ise
bu tür silahların
yüzde 81’i
(yaklaşık 58 bin
ton) yok edildi.
***
Suriye’de
iki yıl içinde
kimyasal
silahlardan dolayı
1400 kişi öldü.
İktidarın yol açtığı
şiddet olayları nedeniyle
Suriye’ye askeri müdahalenin
arifesinde, Rusya’nın da
Beşşar Esad’ı ikna etmesi
sonucu KSYÖ uzmanlarınca
komşu ülkede bu silahların yok
edilmesine başlandı.
Ancak Suriye’deki yönetim
karşıtları bu ödülün verilmesinin
Esad’a hizmet ettiğini,
iktidarın özgüvenini artırdığını,
ülkedeki kargaşayı ortadan
kaldırmadığını söylüyorlar.
Bazıları da Suriye’ye bu
silahları satanların “Hiç mi
günahları yok?” sorusunu
soruyor.
***
Bu ödül, 2002’de KSYÖ
içinde yaşanan ve içyüzü
açıklanmamış bir olayı
aydınlattı. Örgüt 1997’de
kurulduğunda Brezilyalı
diplomat Jose Bustani
yönetimin başına getirildi.
2001’de Irak ve Libya
sözleşmeyi imzalamak
istediklerinde ABD’den ilginç
bir tepki geldi.
Anımsanacağı üzere 2002’de
ABD’nin Irak’ı işgali için önce
CIA’nın özel eylem bölüğü
üyeleri Türkiye
üzerinden
ülkenin kuzeyine
sızdı. Bunlar
işgal için
hazırlıklara
başladı.
Sonrasında da
ABD, İngiltere ile
Irak’ı işgal etti.
O tarihte
KSYÖ’nün
başındaki
Bustani, Irak’ın
sözleşmeyi
imzalaması ve bu
ülkede denetim
yapılması
görüşmelerine
başlamak üzereydi.
Ancak Irak’ı işgali
kafasına koyan ABD Başkanı
George V. Bush Bustani’nin
girişimini engellemeye başladı.
Dönemin ABD Dışişleri
Bakanı ve eski Genelkurmay
Başkanı Colin Povell, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Kurulu’nda
çantasından çıkardığı bir tüpü
göstererek Irak’ta “kimyasal
silah bulunduğunu” öne sürdü,
ardından Irak işgal edildi.
Ancak yıllar sonra
“İstihbaratçılarımız
beni yanılttıkları için
istifa ediyorum”
diyecekti!
Şu anda Brezilya’nın
Paris’teki büyükelçisi
olan Bustani,
sessizliğini bozdu,
pazar günü bir
Amerikan gazetesine
şu açıklamayı yaptı:
“Bir gün Amerikalı
diplomat John R.
Bolton odama geldi.
‘24 saat içinde istifa etmemi,
eğer etmezsem sonuçlarına
katlanacağımı’ söyledi.
Kimyasal silahı olmadığı halde
Irak’ın sözleşmeyi imzalamasını
istemediler.
Örgütteki
arkadaşlar,
Bush kelleni
istiyor,
uyarısında
bulundular.”
Bu sözlere
karşılık Bolton,
“Gönüllü istifa
ederse onurlu
biçimde ayrılmasına
yol açarız dediğini”
açıkladı.
Bustani istifa etmeyince
örgütte güvenoylamasına
gidildi. 48 ayrılsın derken,
7 oy karşı çıkıp 43 ülke
çekimser kalınca Bustani
ayrılmak zorunda kaldı.
Bustani, Uluslararası Çalışma
Örgütü’nün (UÇÖ) kendisine
verdiği 50 bin Avro’luk ödülü
KSYÖ’ye bağışladı.
***
2009’da oylama ile
Bustani’nin koltuğuna oturan
Türk Büyükelçisi Ahmet
Üzümcü 10 Aralık’ta ödülü
Oslo’da alacak...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları