'Helal Internet!' (1)Direksiyondaki Eşek!

06 Mayıs 2011 Cuma
\n

\n\n\n

Yazının ilk bölümünü bu sütunda 3 Ekim 2008de yayımlamıştık. Yazıdan sonraki 2.5 yılı aşkın sürede Mollarşiningeldiği noktayı ve 22 Ağustosta yürürlüğe koyacağıHelal Internet uygulamasını gelecek yazımızda ele alacağız!

\n

‘Mollarşi’ Internet’e El Koydu!

\n

Yaşı yarım yüzyılı aşanlar Demokrat Partinin (DP) son dönemindeki gazeteleri anımsarlar. İktidar, beğenmediği haberi ya da yazıyı, gece matbaaya gönderdiği emniyet görevlilerine sayfadan kazıttırırdı. Gazete, ertesi günü o haber ya da yazı kazınmış, bembeyaz çıkardı. Çoğu zaman karşıt gazetelerin ilk sayfaları, ağızda çekilmiş dişlerin yarattığı boşluklar gibi çirkin bir görüntü oluştururdu. İktidar basın özgürlüğüne tahammülsüzdü. Bu tahammülsüzlük, DPnin devrilmesinde önemli etkenlerden biri oldu.

\n

Bir hafta önce bu köşede Türkiyede Internete uygulanan sansüre dikkati çekmiştik. İki yıl önce İranda iken bırakın Superonline sitesinin, Türk Diyanet İşleri Başkanlığı sitesine bile girişin mollarşi yönetimince yasaklandığını yazmıştık. İranda komünist, faşist bir totaliter yönetim olmadığından, köktenci totaliter düzenin varlığından söz etmiştik.

\n

Türkiye son bir yılda Internete uygulanan sansürde İranı geride bıraktı, ya da bırakacağa benziyor. Yazımızda, aralarında J.J. Rousseau ve Voltaire gibi düşünürlerle bağlantılı bazı sitelere bile “…bilmem neresi sulh ceza mahkemesinin kararı ile Telekomünikasyon Başkanlığınca engellenmiştir uygulamasından yakınmıştık.

\n

Radikal gazetesi, yazımızdan sonra konunun üzerine giderek Internetime Dokunma diye güzel bir kampanya başlattı. Radikali kutluyoruz. Gazetenin rakamlarını, ilgili Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer doğruladı. Kurum bugüne değin, kendiliğinden, bir yargı kararı olmadan 861 siteye sansür uygulamış, erişimi tümden yasaklamış. Yargı kararı ile ancak 251 sitenin erişimi engellenmiş!

\n

Internet olayından sorumlu kurumun basındaki karşılığı Basın Yayın Genel Müdürlüğü, televizyonlarda ise RTÜK değil mi? Bir an düşünün! Basın Yayın Genel Müdürlüğü, hiçbir yargı kararı olmadan DP zamanındaki gibi değil haberi sütundan kazıtmak, 861 gazeteyi tümden kapatıyor. Bu basın özgürlüğü müdür? Ya da RTÜK? Tartışılan herhangi bir programı cezalandırmak yerine, o TV kanalını tümden kapatıyor. Bu yayın özgürlüğü müdür?

\n

Aklınız, hukuk mantığınız, özgürlük inancınız, çağdaşlık eğiliminiz, bir kuruma verilen bu yargı üstü yetki ve sorumluluk sonucunda, yargının 251 yasaklama kararının üç katından fazlası olan 861 siteye erişimi engelleyebilmesini kabul edebiliyor mu?

\n

2007’de çıkan 5651 sayılı Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Yasa bu kuruma, bırakın Basın Yayın Genel Müdürlüğünü, bırakın RTÜKü, yargıdan daha fazla yetki veriyor! Olacak iş mi bu?

\n

Diyelim ki bir sitede, bu yasanın kapsamına giren bir yayın yapılsa, kurum sitenin o yayınını içeren uzantısını değil, tüm siteye girişi sonsuza dek engelliyor, yani gazeteyi ve TVyi kapatıyor. Üstelik yargı kararı olmadan, ceza yasalarının temel ilkesi olan cezaların kişiselliği kuralı da dışlanarak!

\n

Ayrıca, kurum bir ihbar sitesi açmış! Bugüne değin Adnan Oktar gibi 24 bin 598 kişi ihbar yapmış ya da başvurmuş. Şimdiye değin bu ihbarlara dayanarak toplam 1112 siteye erişim engellenmiş. Şu anda incelemeleri süren bu ihbarlardan bazılarına dayanılarak önümüzdeki günlerde birkaç bin site daha kapatılacak demektir. Haydi hayırlısı!

\n

Ayrıca yargı kararını veren sulh ceza mahkemelerinin bazı yargıçlarının Internetin uluslararası bilgi birikiminden yoksun oldukları da basına yansıyan haberler arasında. Kapatılan sitelerin sahiplerinin bu kararlara karşı, zaman ve para kaybı nedeniyle, bir üst mahkemeye başvuramadıkları da bir gerçek... Böylece Internet girişimcilerine gözdağı verilerek caydırıcılık yaratılmıyor mu?

\n

Dünya basınında Türkiye ile alay ediliyor. Aydınlarımız bu alandaki tehlikenin farkında değiller. Türkiye, Internette İrandaki mollarşi (köktenci totaliter) düzeni yolunda koşar adımlarla ilerliyor. Radikalin Internetime Dokunma kampanyasını candan destekliyorum. Büyük Ata ne demişti: Basın özgürlüğünün en büyük güvencesi yine basın özgürlüğüdür.

\n

\n\n\n

\n\n\n

Geçen hafta Ankarada bir büyükelçilikteki konserde önümde oturan Ankaralı bir siyasacı müzikten başka çıt çıkmayan salonda cep telefonuyla, sözde çevresindekilere çaktırmadan, şakır şakır konuşmaz mı?

\n

***

\n

Uçak inişe geçmişti. Hostes, kemerlerin bağlanmasına ilişkin uyarıları arasında Terminal binasına girinceye değin cep telefonlarınızı kapalı tutunuz duyurusunu da yaptı.

\n

Uçağın tekerlekleri piste değer değmez, bazı yolcular cep telefonlarını çıkarıp konuşmaya başladılar. O anda uçağın frenlerinin kilitlenebileceği, bir kazaya yol açacakları umurlarında değildi. Kendi yaşamları belki önemli değil, ama yüzden fazla yolcuyu tehlikeye atmalarının bilinçsizliğine ne demeli?

\n

***

\n

Uçak, Trabzon Havaalanından kalkmış. Temel cep telefonunu çıkarıp konuşmaya başlamış. Hostes Temeli cep telefonunu kapatması konusunda uyarmış. Temel, tipik davranışı ile cep telefonunda konuştuğu kişiye Benim konuşmamı yasakladılar. Sen konuş, dinliyorum! demiş!

\n

***

\n

31 Martta Trabzondan Ankaraya gidecek uçağa yolcular alınmış, kentin AKPli belediye başkanı da binmiş. Karşısında CHPli karşıtını görünce tartışmaya başlamakla kalmamış, cep telefonunu çıkararak bağıra bağıra konuşmaya başlamış.

\n

Hostesler birkaç kez uyarmışlar. Başkan, konuşmasını sürdürerek cebinden çıkardığı kartvizitini Ben kimim biliyor musun? havalarında hostese vermiş.

\n

Uçağın kalkışının gecikmesi üzerine pilot, Bir yolcunun telefonla konuşması yüzünden çıkan arıza nedeniyle kalkamıyoruz duyurusunu yapmak zorunda kalmış. İşin tatsızlaştığını gören CHPli uçaktan inmiş. Başkanın telefon konuşması bitmiş. Uçak da 30 dakika gecikmeyle havalanabilmiş.

\n

***

\n

Şöyle kaldırımda durun, gelip geçen arabaların şoförlerine bakın. Bir el direksiyonda, öteki el cep telefonu ile kulaklıkta, üstelik en az 100 km. hızla gidiyorlar.

\n

MOBESE kameralarından TV ekranlarına yansıyan trafik kazalarının çoğunun, direksiyonda cep telefonu kullanımından kaynaklandığı görülüyor. Kendileri nalları dikseler bir şey değil. Ama masum insanları öldürüyor ya da yaralıyorlar o eşekler! Bu örnekler bilinçsizliğin dışında görgüsüzlüğün ve saygısızlığın da daniskası değil mi? Direksiyonda eşek varsa, son model arabanın kaputu altında kaç beygir olduğu neye yarar!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları