Cumhuriyet Okuru!

31 Aralık 2013 Salı

Eski ve yeni yardımcılarım ile “yılbaşını” cuma günü kutladık. Hiçbirimizin ayakkabı kutusu olmadığı için, bir yarım Milli Piyango bileti alarak arkadaşları ortak ettim. Bir kâğıda biletin numarasını, katılımcıların adlarını yazıp imzalarını attırdım.
Sonrasında bilet ve kâğıt bende kalınca, onlara şaka yollu bir ileti göndererek neden bilete ve imzalı kâğıda sahip çıkmadıklarına takıldım. Bir yardımcımdan şu yanıt geldi:
“Otogarda bekleyen yolcunun yanına, biri yaklaşır, ‘Beyefendi... İstanbul’a gidiyorsunuz. Rica etsem şu zarfı götürür müsün? İçinde biraz para var. Vardığın yerde oğlum gelip alacak’ der.
Yolcu zarfa ve adama şaşkınlıkla bakıp, ‘Tabii götürürüm’ der ve ekler: ‘Ama, oğlunun rızkını tanımadığın birine nasıl emanet edersin?’
‘Sana güvenebileceğimi düşündüm!’ der adam, ‘Çünkü gördüm, demin Cumhuriyet gazetesi okuyordun…’
İşte Cumhuriyet gazetesi okurları! Sizler farklısınız…

Atina AB’nin Başkenti!
Yarın Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı 5. kez komşu Yunanistan’a geçecek… Bu olayı Yunanlar, havai fişekle kutlamak yerine, velinimetleri Alman elçiliğini Atina’da kurşun yağmuru ile karşıladılar. Gerekçe, “Almanya’nın zoruyla kemer sıkma” idi! AB’nin ekonomik yapısında en zayıf halkayı Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ile birlikte oluşturan Yunanistan’ı önemli sorumluluklar, Türkiye’yi ise büyük baskılar bekliyor.
Sıfırcı hocalar, 28 üyeli AB’nin “kredi notunu” makasladılar! Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından “Standard ve Poor’s (SaP) AAA’dan AA+’ya, Moody’s de AAA’dan AA1’e düşürdü.
SaP, bütçe görüşmelerinde yaşanan gerilim, üyelerin notlarındaki düşüşü gerekçe gösterdi. Gerekçede, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Slovenya, Güney Kıbrıs ve Malta’nın notlarındaki düşüşe, Yunanistan’daki ekonomik bunalıma değindi, “AB’nin mali profilinin kötüye gittiğine, üyeler arasındaki uyumun azaldığına inanıyoruz” denildi.
Moody’s ise AB’nin ekonomik bunalımdaki üyelere yardım fonunun en büyük destekçisi Fransa’nın notunun düşüşünü gerekçe gösterdi.
Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği, 11 Ocak’ta tenor Mario Frangulis’in konseri ile “Dönem Başkanlığını” kutlayacak. Şef Lukas Karytinos’un yöneteceği Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın yanı sıra soprano Feryal Türkoğlu ve başkemancı Tayfun Bozok da eşlik edecek.
Türk müzikseverlerin yakından tanıdığı Frangulis, beş dilde söylediği şarkılarla, klasikle moderni, gelenekselle yeniyi, Akdeniz esintilerini harmanlıyor.
Yunanistan, bu dönemde başta kendisinde olmak üzere öteki ülkelerdeki “büyüme ve istihdam”, “parasal birliğin derinleştirilmesi”, “insan haklarına saygı”, “yasadışı göçün önlenmesi”, “denizcilik siyasası” gibi sorunlarla uğraşacak.
AB, “yasadışı göçün önlenmesi” konusunu 3.5 yıl sonra Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa olasılığı havucunu göstererek imzalattığı için, bu konuda bir sorun yaşamayacak.
Türkiye ile Hırvatistan’ın AB’ye katılım görüşmeleri 3 Ekim 2005 tarihinde başlamıştı. Sekiz yıl sonra 1 Temmuz’da Hırvatistan üye oldu. Türkiye ile 8 fasıl tamamladı, 8’i donduruldu, 15’i üzerinde görüşmeler sürüyor!
Türkiye’nin üyeliği konusunda açıklama Kıbrıs’taki Yunan Büyükelçisi Vasilis Papayuannu’dan geldi. “Kıbrıs sorununa” ve Ada’nın açığında bulunan “doğalgaz yataklarına” gönderme yaparak, Türkiye’nin üyeliğini, bu konulardaki ödünlerini ima eden açıklamalar yaptı.
Papayuannu, Kıbrıslı Türk müzakereci Osman Ertuğ’un Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’yla görüşme istemini anımsattı, Rum müzakereci Andreas Mavroyannis’in de Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda bir görüşme yapacağını söyledi.
Türkiye’nin Kıbrıs’la, Ek Protokol’le, Kıbrıs’la ilişkileri dahil yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda AB’ye üye olabileceğini öne süren Papayuannu, Atina’nın Rum Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in önerilerini desteklediğini, Aralık 2009’da Rumların dondurduğu fasıl koşulunu anımsattı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yunanistan’ın dönem başkanlığının Türkiye için “fırsat” olduğunu belirterek “Bunun ise fazla sayıda faslın müzakerelere açılması ve vize muafiyeti diyaloğunun aynı ivmeyle sürmesini diliyorum” dedi. İşimiz “dileğe” kaldıysa yandık demektir.
Dünkü Cumhuriyet’te Duygu Güvenç’in, Türkiye’nin Kıbrıs’ta 50 yıldır savunduğu “eşitlik ilkesinden” vazgeçtiğini, Davutoğlu’nun Ada’daki Türk partilerine söylediği haberi “dilekten” öte “ödünlerin” öncüsü gibiydi!

Bir Açık Mektup!
Sayın Giorgio Napolitano, İtalya Cumhurbaşkanı 2008 yılında, “İtalyan Dayanışması Yüksek Nişanını” ve “şövalyelik” unvanını vererek beni şu gerekçeyle onurlandırmıştınız:
“Kültürel yönü ile tanınan Sayın Acar, Türkiye ve aralarında İtalya’nın da bulunduğu birçok ülkede yürüttüğü gazetecilik faaliyetleri ile takdir görmüştür. Arkeologlarımızla çok iyi ilişkiler tesis etmiş, İtalyan kazı heyetlerinin Türkiye’deki faaliyetlerinin ve diğer kültürel etkinliklerimizin tanınmasına imkân sağlamıştır. Kültürel mirasın ve Türkİtalyan ilişkilerinin tanınmasına verdiği destek, karşılıklı anlayış ve diyaloğun geliştirilmesine imkân sağlamıştır.”
Bana verdiğiniz bu onurdan cesaret alarak, sizden önemli bir ricada bulunuyorum. İtalyan hükümetinin Ankara’daki Türk - İtalyan Kültür Merkezi’nin kapatılması kararını aldığı bildiriliyor.
Onur belgenizde belirttiğiniz “karşılıklı anlayış ve diyaloğun geliştirilmesine” önemli katkıda bulunan bu merkezin kapatılmasını önlemenizi saygılarımla rica ediyorum…

Lütfen Unutmayınız!
Her yıl bu mevsimde okurlarımı çevrelerindeki kuşları beslemeye davet ediyorum. Bu soğuk, karlı günlerde onları lütfen ihmal etmeyiniz…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları