Bir Mülkiyeli!

29 Ekim 2013 Salı

 

Esenboğa Havaalanı’nda
bayinin açılmasını
bekledikten sonra gazetelerimi
aldım. Keşke almasaydım!
Cumhuriyet dahil bazı
gazetelerde şu ortak başlık
vardı: “ODTÜ’ye bayram gecesi
baskın!”
***
Yıl galiba 1962 idi...
Dolayısıyla bugün 50 yaşındaki
insanlar o günleri bilmezler.
Bir pazar sabahı Cumhuriyet
bürosunda telefon
çaldı. Bir arkadaş
telefonu uzattı,
Kemal Kurdaş seni istiyor!” dedi.
Merhabalaştıktan
sonra “Sen niye burada değilsin?
Herkes ağaç dikiyor. Sen neden
dikmiyorsun? Hadi kalk gel, birkaç
ağaç da sen dik. Sonra masanın
başına dönersin!” dedi. Beş
çam fidanı diktim...
Kurdaş’ı 1960 devriminden
sonra Maliye Bakanı
olarak tanımıştım. Ekonomi muhabiri
olduğum için sıkça karşılaşıyorduk.
Kendisi Siyasal Bilgiler
Okulu’ndan (Mülkiye) mezundu, ben de o
yıllarda Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Mülkiye)
öğrenci olduğum için beni kollardı.
Demokrat Parti’nin
(DP) iflasa sürüklediği
ekonomiyi düzeltmesi için
Vaşington’da Uluslararası
Para Fonu’ndaki görevinden
Ankara’ya Maliye Bakanı
olarak getirilmişti. Birkaç yıl
sonra kendisine Vaşington
Büyükelçiliği ile ODTÜ
Rektörlüğü önerildi.
Birleşmiş Milletler (BM) ve
UNESCO gelişmekte olan 10
ülkede çağdaş üniversiteler
kurulması için beşer milyon
dolar veriyordu. Türkiye listede
yoktu. Her nedense öneriyi
benimsemeyen Mısır’dan
dönerken Ankara’ya uğrayan
BM heyetini, dönemin
Karayolları Genel
Müdürü ikna etti ve
ODTÜ’nün ilk kaynağı
sağlandı. DP, üniversite
için 4 bin 500 hektarlık
bir bozkır arazisini
verdi. Bu yeni üniversite
TBMM’ye bitişik
barakalarda derslere
başladı.
ODTÜ’yü seçen
Kurdaş, kolları sıvadı.
Bir yandan mimarlık ödüllerini
kazanacak binaları başlatırken,
bir yandan da yalnızca birkaç
ahlat ağacının bulunduğu
bozkırı yeşertmek için ağaç
bayramları düzenledi. Bana
gelen telefon da öğrencilerin,
öğretim üyelerinin, çalışanların
ve hatta ordunun katıldığı o
bayramlardan birindeydi!
On yıl boyunca 33 milyon
çeşitli ağaç dikildi. Kentin
göbeğinde kalan bu
yeşillenen bölge, kekliğe,
tavşana, tilkiye, kurda,
yaklaşık 140 çeşit kuşa
yuva oldu; değişik türde
yabani ot, bitki ve çiçek
bozkıra renk kattı. Bu
oluşum 1995’te ODTÜ’ye
Ağa Han’ın “Çevre
koruma ve geliştirmede
yenilikçi kavramlar”
ödülünü kazandırdı.
Kurdaş, bununla da
yetinmedi. Atatürk’ün
başlattığı ilk Türk arkeoloji
kazısı Ahlatlıbel’i korumaya
alıp ODTÜ’de müze kurdu.
Dünyanın dört bir yanından
bilim adamlarını çağırarak
Keban Barajı’nın
suları altında kalacak
eski yerleşmelerde
kurtarma kazılarını
başlattı. Konya yolu
üzerindeki Frig dönemi
tümülüsünün kazısı
sürerken, yağmurlu
bir gece yarısı evinden
kalkarak üniversite
deposundan aldığı
muşambalar ile bir iki
yardımcısıyla kazıda
açıkta kalan yerleri
örterek koruma altına aldı.
Başkentlilerin koşu, spor,
piknik yaptığı, kürek çektiği
ve başkentin yağış değerini
de yükselten ODTÜ ormanları,
örneği dünyada pek az görülen
kalabalık bir kent dokusu içinde
doğal bir çevre yaratıldı.
Ne yazık ki Kurdaş’ın ODTÜ
girişine yazdırmak istediği
“Bu kapıdan sadece bilim
ve hoşgörü girebilir!” sözleri
yazılamadı.
 
Bir Mülkiyesiz!
 “ODTÜ’ye bayram gecesi
baskın!” haberinin
kahramanı kim? Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı
İ. Melih Gökçek... Az çok
neyin nesi, kimin fesi olduğunu
biliyordum. Yine de bilgilerimi
tazelemek için internette resmi
sitesindeki özgeçmişine göz
atma gereğini duydum.
Kendinin kaleme aldığı
özgeçmişini okurken 2.
paragrafta durdum. Bir daha,
bir daha okudum. Paragrafın iki
cümlesi aynen şöyleydi:
“1967 senesi Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi’ni kazanınca tekrar
Ankara’ya yerleşti. Mülkiye’den
sonra Gazi Üniversitesi
Gazetecilik Yüksek Meslek
Okulu’nu bitirdi.”
Bu sözlerden sizin ne
anladığınızı bilemem. Ben
sanki beyefendinin önce
“Mülkiye’yi” sonra “Gazi
Üniversitesi’ni” bitirdiğini
algıladım... Oysa beyefendi,
2. sınıftayken Mülkiye’nin arka
kapısından çıkmıştı! Kimileri
ağaç“kakan”dır, kimileri de
kelime oyunları ile seçmenlerini
aldatan ağaç “kesen”lerdir.
AKP kurulduğu yıllarda
partinin başkanlığı için iki
adaydan söz ediliyordu. Biri
İstanbul’dan Recep Tayyip
Erdoğan, ötekisi de Ankara’dan
İ. Melih Gökçek... Erdoğan
başkan oldu. Sonrasında AKP,
Gökçek’in nazını çekmek,
beceremediği projeleri ve
borçların bazılarını devlete
yüklemek zorunda kaldı. Ama
şimdi nehir sularının ters
akmaya başladığı anlaşılıyor!
Sabah gazetesinde Nazlı
Ilıcak’ın köşesinde bir başlık:
“Bu ne aculluk Melih Gökçek!!!”
HaberTürk gazetesinde
Yavuz Semerci’nin köşe yazısı şöyle
bitiyor: “(...) gece yarısı operasyonunun
amacı sanırımGökçek’e 
 ‘Bakın izin vermiyorlardı, ben hallettim’
yalanı için zemin yaratmaktır.
Bunun için insanların sinir
uçlarına basılmasına gerek
var mıydı? Galiba işin içinde
Melih Gökçek oldu mu her şey
beklenmeli!”
Radikal gazetesinde Koray
Çalışkan “ODTÜ haklı, Gökçek
haksız. 10 neden” başlıklı
yazısında şu yargıyı aktarıyor:
“Esas mesele yolun açılmasıyla
ortaklık payı üzerinden ODTÜ
arazisinin belediye inisiyatifiyle
maddi değerlendirmeye açık
hale gelmesiydi.”
Meslektaşlarımızın
yargılarından daha da önemlisi
AKP Genel Başkan Yardımcısı
ve Sözcüsü Hüseyin Çelik’in
Ankaralılara verdiği şu müjdedir:
“ODTÜ bu millete aittir. Melih
Gökçek kıyamete kadar
büyükşehir belediye başkanı
olarak kalmayacak.”
Ben de beş ağacımı katleden
İ. Melih Gökçek’e ödediğim
vergiden maaşına düşen
payımı haram ediyorum. Ya siz başkentliler?

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları