Askeri-Sivil Yargılama!

09 Ağustos 2013 Cuma

Dört yıl önce TBMM, 5918 sayılı “ Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nda değişiklik yasasını” kabul etti. Değişiklikle “askerlerin örgütlü suçlara karışmaları halinde sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin” düzenlemeye gidildi.
2009’da Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, yasayı onayladı, ancak Genelkurmay’ın itirazını göz önüne alarak Başbakanlık’a şu yazılı uyarıda bulundu:
“Bu düzenlemenin uygulamasında askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin de yapılmasında yarar vardır!”
Dönemin devlet bakanı ve hükümet sözcüsü, günümüz TBMM Başkanı
Cemil Çiçek, “Meclis açılır açılmaz Gül’ün tereddütlerini gidereceğiz” dedi.
Sonra neyin kapısını araladı? Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat davaları için
“askerler” tutuklanıp “sivil mahkemelere” gönderildiler. Başsavcı bu tutuklamalara doymamıştı! Benden büyük yok saplantısıyla 2008 Ağustosu’nda kendi atadığı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a da gözünü dikti!
Ağustos 2010’da yaş sınırından emekliye ayrılan Orgeneral Başbuğ, Ocak 2012’de
“sivil savcı” önünde “İnternet Andıcı Soruşturması” kapsamında sorgulandıktan sonra “Terör örgütü yöneticisi olmak, darbeye teşebbüs suçlarını işlediği” gerekçesiyle tutuklandı.
Bırakın Türk kamuoyunu; Avrupa Komisyonu’nun
“Türkiye 2012 Yılı İlerleme Raporu’nda”, Başbuğ’un tutukluluğuna şöyle değinildi:
“Savunma hakkı, yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu ile fazlasıyla uzun ve çok kapsamlı iddianameler bakımından kaygılar sürmekte olup bu durum, söz konusu yargılamaların hukuka uygunluğu kamuoyunda kayda değer ölçüde sorgulanmasına yol açmıştır!”
5 Ağustos 2013’te, yeni yasayla, bir anlamda
“sıkıyönetim mahkemesi” yetkileriyle donatılmış İstanbul 13. Ağır Ceza Özel Mahkemesi Başbuğ’a “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” verdi!
Avukat
Hüseyin Ersöz “Orgeneral Başbuğ hakkında dava, görevde olduğu süre içinde kendisine isnat edilen ve ‘görevi sebebi ile sahip olduğu yetkiler’ nedeniyle” açıldığına dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
Mahkeme, yapılan görev itirazlarını hukuka aykırı olarak reddetti. Bu uygulama, davada örgüt suçlaması bulunduğundan dolayı, görevsizlik kararı verdiği takdirde diğer sanıkların dosyalarının da Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmek zorunda kalınacak olmasından kaynaklandı.”
Eski Yargıtay Başkanı
Sami Selçuk ise şöyle konuştu:
“Başbuğ Genelkurmay Başkanı’dır. İddiaya göre, asker sıfatıyla Türkiye’deki bazı eylemleri gözeterek ve kendisine verilen yetkiyi aşarak suç işlemiştir. Dolayısıyla kesinkes bu bir görev suçudur. Ancak Yüce Divan’da yargılanması gerekirdi.”
Şimdi anladık mı Başsavcı’nın (!)
“askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması yasasını” neden TBMM’den geçirdiğini?

\n

Bir Osmanlı öyküsü!

\n

Ünlü Osmanlı öyküsüdür. Bir baba oğluna ikide bir “Adam olamazsın!” der dururmuş… Ama günün birinde oğul “vezir (bakan) olmuş… İlk işi babasının gelip kendisini ziyaret etmesinin haberini göndermiş… Adamcağız “Ben onun babasıyım. O buraya gelsin…” yanıtını göndermiş!
Oğul, babayı yaka paça saraya getirtmiş… Önünde diz çöktürdükten sonra
“Bana ‘adam olamazsın’ diyordun, bak vezir bile oldum!” deyince baba dayanamamış: “Ben sana vezir olamazsın demedim, adam olamazsın, dedim!”
Bir bilim insanı… İngiltere’de doktora yapmış… Hem de Türk dünyası ve dili üzerinde… Doçent… Kültür Bakanı… Milli Eğitim Bakanı… Kim mi? AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü
Hüseyin Çelik!
Ergenekon davasının karar günü
Mustafa Kemalin askerleriyiz!” diye bağıran sanık avukatlarına şöyle tepki gösteriyor: “Sevsinler sizin gibi askerleri… Mustafa Kemal hayatta olsa size asker olarak patates soydurmazdı!”
Askerde patates soymak ayıp bir şey mi bilmiyorum! Ama Mustafa Kemal hayatta olsaydı, herhalde böylelerine kenef bile temizletmezdi, çünkü kenefçilere ayıp olurdu!

\n

Bir devlet adamı!

\n

Türkiye’nin gündemini “Gezi Parkı-Taksim Olayları” ile “Ergenekon kararlarının” oluşturduğu şu günlerde, siz ülkenin başbakanı olsanız ne yaparsınız? Elbette dış siyasa sorunlarını, iç siyasanın önüne çıkarırdınız!
5 Ağustos’ta kararların açıklandığı gün Rusya Federasyonu Devlet Başkanı
Vladimir Putin’i telefonla arar, avladığı büyük balıktan dolayı kutladıktan sonra “Bu Suriye’nin, Mısır’ın hali ne olacak” diye sorardınız.
6 Ağustos’ta İngiliz Başbakanı
David Cameron’a telefon eder, İngiliz Kraliyet ailesine yeni katılan prensi kutladıktan sonra “Birleşmiş Milletler’in Suriye ve Mısır’daki olaylar konusunda etkin çaba göstermesini” isterdiniz.
7 Ağustos’ta ABD Başkanı
Barack Obama’yla konuşmadan önce, özel kaleminden beysbol sopasının o an yanında değilse kendisiyle konuşmak istediğinizi söyler ve telefon bağlanınca da “Suriye’de, Mısır’da demokrasinin gelişmesine katkısını, askeri darbelerin önlenmesinde etkinliğinde işbirliği” isterdiniz.
Ortadoğu’nun en önemli önderi olarak bölgeye çekidüzen verilmesinde sözünüzün dinlendiğini sanırsınız, ama Obama yutmamış! Basına sızan haberlere göre
“Gezi Parkı” ve “Ergenekon kararlarını” sorunca Başbakan, ABD Başkanı’na “bilgi” vermiş!
Obama da, görüşmede
“Basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, şiddet içermeyen toplantı ve gösteri özgürlüğünün de her iki ülkenin ortak değerleri arasında olduğuna” dikkati çekmiş! Bu sefer aba altından sopa göstermek yerine galiba ufak bir kulak çekmesi yaşanmış!

\n

Bayramınızı kutlarım!

\n

Değerli okurlarımın bayramlarını saygı ve sevgiyle kutlar, nice sağlıklı, mutlu, gönenç içinde laik ve demokratik bir ülkede yeni bayramlar yaşamalarını dilerim…

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları