Arkeolojide 4. Kuşak...Olumlu ama sönük!

31 Mayıs 2011 Salı
\n\n\n

Dünyada hiçbir ülkede benzeri görülmeyen Uluslararası Arkeoloji Çalıştayının bu yıl 33üncüsü Malatyada İsmet İnönü Üniversitesinin Turgut Özal Salonunda düzenlendi. ABDde Amerikan Arkeoloji Enstitüsü her yıl sonunda benzeri bir çalıştay düzenliyor. Ancak, bizimki yalnızca Türkiyedeki yerli yabancı kazıları, yüzey araştırmalarını, arkeometri çalışmalarını içeriyor. ABDdeki ise Amerikalı arkeologların dünyanın çeşitli yörelerindeki çalışmalarını kapsıyor.

\n

Türkiyede olduğum sürece bizimkilerin 27sini, ABDde ise 4ünü izledim. Bu yıl, kürsüde 4. kuşak arkeologlarımızın boy gösterdiklerine tanık oldum. 1. kuşak Türk arkeologlarını tanıyamamıştım. 3. kuşaktan bazıları emekli olmuş ya da emekliliklerine birkaç yılları kalmıştı. Değişik bir duygu yaşadım!

\n

Örneğin 2010da Amerikalı arkeologlar Manisada Sardes kazısının 100. yılını kutlamışlardı. Türk arkeologlar Antalyada Pergede 65, Arikandada 40 yılı devirmişlerdi. Malatyada İtalyanlar Aslantepede yarım yüzyılı doldururken Prof. Dr. Marcella Frangipane kazı başkanı unvanı ile bu alana 30 yıldır adını kazımıştı.

\n

İlk kazı bildirilerinden profesörlerin yalnızca kazı yaptıklarını anımsarım. Şimdi çeşitli bilimlerin disiplinleri arasına yayılan, tüm teknik ve son gelişmiş yöntem ve aygıtları kullandıklarını, arkeoloji biliminin nasıl kabuk değiştirdiğini gördüm.

\n

Artık yalnız kazı değil, geçmişin bitkisi ve hayvanı da irdeleniyor. Nerelerin kazılması gerektiği konusunda jeofizik aygıtlardan yararlanılıyor. Kazılan alanlar koruma altına alınırken buluntular anında uzmanlarca onarılarak müzelere teslim ediliyor. Bununla da yetinilmiyor, kazı alanını gezecek turistler için çevre düzenlemesi ve yürüyüş yolları yapılıyor.

\n

Kültürel Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürü Osman Murat Süslü, Çevre düzenlemesi planını yapın. Bakanlık olarak uygulamasını, aydınlatılmasını, yürüyüş yollarının yapımını ve her türlü masrafını biz karşılayalım.. sözleriyle arkeologlara açık çek verdi.

\n

\n\n\n

\n\n\n

Arkeolojik kazıların bilimselliği artarken kazılara, yüzey araştırmalarına ayrılan ödenekler de olumlu artışlar gösteriyor.

\n

Genel Müdür Süslünün açıkladığına göre 2006 yılında 71 yerli kazı yapılırken bu sayı 2010’da 111e çıkmış. Yabancı kazılar da 40ı bulmuş. Gerek kazı ve gerek yüzey araştırmalarına 2006da 10.1 milyon lira sağlanırken 2010da bu rakam 30.5 milyona yükselmiş.

\n

Genel müdür, sponsorluk yasasının teşvik edici olanaklar sağladığı halde bu alandan yararlanılmamasından ve ayrıca bazı üniversitelerin kendi arkeologlarına ödenek ayırmamalarından yakındı. Bırakın kazılara katkıda bulunmak, bazı üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerine kitap bile almadıklarını çok iyi biliyorum!

\n

Buna karşılık arkeologlar, ödeneklerin zamanında ulaşmayışının ya da il ve ilçelerdeki mali yöneticilerin engellemelerinin kazı çalışmalarını güç durumda bıraktığını, SGKnin de sorun üzerine sorun yarattığını dile getirdiler.

\n

Bu yılki çalıştay, öncekilere kıyasla katılım açısından oldukça sönüktü. Ankarada konferans salonunda yer bulunmaz, insanlar ayakta izlerlerdi. Malatyada açılış töreninde dinleyici sayısı, yüzü geçmezken öteki günlerde iki elin parmakları kadar bile izleyici yoktu.

\n

Bunda İsmet İnönü Üniversitesinde arkeoloji bölümünün olmayışı, öteki üniversitelerde sanki başka zaman yokmuş gibi bu haftaya sınavların konulması etkili olmuştu. Ankarada tanıdığım bazı öğrenciler her türlü masrafa katlanarak Malatyada kalacak yer ayarladıkları halde sınav nedeniyle gelememişlerdi. Acaba bu çalıştaylar mayıs ayının ilk yarısında yapılamaz mı? Unutmamak gerekir ki bu çalıştaylar öğrencilere kıyaslamalı öğrenme olanağını, arkeoloji heyecanını sağlıyor.

\n

Bildirilerin perdeye yansıyan görsellerinde çanak çömlek buluntularının başı çektiği görülüyor. Çanak çömleklerin tarihi tarihlediklerini gördükçe ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın çanak çömlek konusundaki cehaletini anımsayınca acı acı güldüm.

\n

Yerlisiyle yabancısıyla arkeologların pek çoğu kaçak kazılardan, definecilerin tahribatından yakınmalarının bu yıl daha da arttığına tanık oldum. Bir başka yakınma ise kazılarda çıkarılan yapıların restorasyonlarının uzmanlara değil, ihaleyle taşeronlara verilmesinin yanlışlığı idi. Örneğin bir antik kentte tuvalet yaptığı için uzman kabul edilen taşerona ihaleyle bir tapınağın onarımı verilebiliyordu!

\n

Pek çok Alman, Avusturya, Japon arkeolog bildirilerini Türkçe sunarken Doç. Dr. İlknur Özgen, bu kez de sunmaya gelmediği bildirisini, Türkiyede İngilizce okutturdu!

\n

Kapanış konuşmasını yapan Genel Müdürlük Kazılar Daire Başkanı Melik Ayaz da haklı olarak bakanlık izniyle kazı yapan yerli ve yabancı bilim insanlarından mazeretsiz bildiri sunmaya gelmeyişlerini ve programa kendi adlarını yazdırmalarını eleştirmek zorunda kaldı.

\n

2010 yılındaki önemli buluntuları, çeşitli olayları ve uluslararası alanda gündemde olacak bazı sorunları da önümüzdeki günlerde Cumhuriyetin çeşitli sayfalarında aktaracağım.

\n\n\n

Beş yıldızsız otel!

\n

\n\n\n

Yıllar var ki kayısı imparatorluğu olan Malatyaya gitmemiştim. Çok değişmiş! Malatyada taksi ücretlerinin çok pahallı olması nedeniyle kent dışındaki üniversitenin konferans salonuna en yakın olan Ramada Otelini ben de pek çok yerli ve yabancı arkeolog gibi seçtim. Keşke seçmeseymişim!

\n

Ramada Otelleri zinciri ile Turizm Bakanlığının 4-5 ay önce açılan bu tesise nasıl 5 yıldızı layık gördüklerini yalnızca ben değil, tüm arkeologlar da anlamadılar.

\n

Anadoluda 2 yıldızlı bir otel odasından şehirlerarası ve uluslararası telefon görüşmesi yapılabilirken 5 yıldızlı bu otelde bunu gerçekleştiremiyorsunuz.

\n

İki asansörden birini çağırdığınızda bulunduğunuz kata geliyor, kapı açılmadan iniyor. Bir gün sonra tümden bozuldu. Asansörde bir katta internet kafe yazıyordu, ama böyle bir yer yoktu.

\n

Tıraş kreminiz yoksa yandınız. Çünkü, her otelde bulunan bir satış mağazası bile yok. Mağaza olmayınca gazete de alamıyorsunuz. Eğer görevlilerden biri kentten alıp getirirse, o günkü toplantının başlangıcını kaçırmayı göze alabiliyorsanız, bazı gazeteleri edinebiliyorsunuz.

\n

Banyonuzdaki iki ışık yanmıyorsa, düzeltilmesini istiyorsunuz. Akşam döndüğünüzde yalnız birinin yapıldığını görüyorsunuz. Bazı katlarda mini bar niteliğinde buzdolabı yok. Olanlarda ise içinde su bile bulunmuyor. Bazı yabancı arkeologların temizlik yüzü görmemiş odalarından yakındıklarını da söyleyebilirim.

\n

Malatyaya turist getirmek için yırtınan yerel yetkililerle bu otel zincirinin yöneticileri inşallah bu otele el atarlar!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları