125. Yıl!

07 Mayıs 2013 Salı

Perşembe günü çekilecek Milli Piyango’dan bilet almışsanız üzerinde sarı bir bina resmi ve “123. yıl” yazısını görmüşsünüzdür. O bina yalnız İzmir’i değil tüm Türkiye’yi de eğiten bir lise binasıdır. Adı da “İzmir Atatürk Lisesi”dir. Bu “tarihsel” liseye kısaca göz atalım!

\n

1888 yılında, günümüz Vilayet Konağı’nın yanında adliye binasında “5 yıllık idadi mektebi” olarak 120 öğrenci ile eğitime başladı. İlk müdür, tarih ve coğrafya öğretmeni Abdurrahman Bey idi. 1890’da 7 yıla çıkarıldı. İlginç rastlantı “29 Ekim” 1910’da “sultani (lise) oldu.
Yunanların İzmir’i işgalinde eğitime kapatıldı, adliye binası olarak kullanıldı. Manisa Sardes kazısından ABD’ye
“Nev York Metropolitan Sanat Müzesi’ne (MET) kaçırılacak sandıklar dolusu Lidya yapıtlarına depoluk yaptı.
Ünlü ressam, arkeolog, müzeci
Osman Hamdi Bey’in ölümü üzerine yerine İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne müdür olan küçük kardeşi Halil Ethem Eldem kaçırılan yapıtların peşine düştü.
Osmanlı’nın son günlerinde başladığı bu çabası olumlu sonuçlandı, yapıtlar 1924’te Türkiye’ye döndü. Ayrıca, İzmir’de Amerikan Konsolosluğu kasasındaki sikkelere de el koydu. Bir anlamda, MET’e karşı ilk Karun savaşını kazandı.
Piyango biletindeki sarı bina o tarihlerde Rum kızlarına okul olarak inşa edilmişti. Cumhuriyet döneminde yeniden açılan okulda
Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Haşim, Mahmut Esat Bozkurt, Selim Sırrı Tarcan, Mustafa Rahmi, Ahmet Adnan Saygun, Şükrü Saracoğlu gibi ünlüler öğretmenlik yaptılar. Hatta Saygun, Süleyman Sevgel’in şu güftesini lisenin marşı olarak besteledi:
“Bizim kalbimiz ilim ateşiyle doludur
Biz bağlıyız gönülden sevgili lisemize
Bugün tuttuğumuz yol, inkılabın yoludur
Yarının ümitleri genç nesil derler bize
Bize iman veriyor hür vatanın hür sesi
Ebediyyen var olsun İzmir Atatürk Lisesi
Nurlu mefküremize lise hayat veriyor.
İlim bizim aşkımız, Türklük bizim şanımız
Gideceğimiz yolu Gazi’miz gösteriyor.
Yaşasın Türk milleti, yaşasın vatanımız.
Bize iman veriyor hür vatanın hür sesi
Ebediyyen var olsun İzmir Atatürk Lisesi.”
Adı sonradan İzmir Erkek Lisesi, İzmir Birinci Erkek Lisesi ve 1942’de de İzmir Atatürk Lisesi olarak değiştirildi. Lisenin adını aldığı ve
“inkılabı yolunda” ilerleme kararındaki öğrencilere Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Şubat 1931 yılında matematik dersi verdi.
1993’te “Yabancı Dil Ağırlıklı Lise” olan okul, 1997’de “Anadolu Lisesi’ne” dönüştürüldüyse de “Anadolu” sözcüğünün adında kullanılmaması uygun görüldü.
Arkası İzmir Fuarı’na bakan bina için, öğrencilik yıllarımızda ilginç bir şaka yapılırdı! Dört yol kavşağının bir köşesindeki binanın karşısında
“Kız Enstitüsü”, onun da yanında “Nikâh Dairesi” vardı, kavşağı ise “Doğum Evi” tamamlardı!

\n

***

\n

Dönemimizde çok değerli öğretmenlerden dersler aldık. Tümü ışıklar içinde yücesinler… Yalnızca, bugün yaşayanlardan biriyle ilginç bir anıma yer vereceğim.
Birinci sınıfta, arkadaşım Cumhur Ertekin ve Alphan Eroğlu ile “Dilimiz” adıyla duvar gazetesi çıkararak, Türkçeye özen gösterilmesine çaba harcıyorduk. Edebiyat öğretmenimiz ise 2 yıl önce üniversiteden mezun Talat Tekin… Gazetemizi beğeniyor, destekliyordu.
Demokrat Parti’nin ilk yıllarındayız. Öğretmenimizi
“komünist” diye İzmir dışına sürdüler, izini kaybettik. Aradan 18 yıl geçmişti. ABD’nin Berkeley Üniversitesi’ni gazeteci olarak ziyaret ediyordum.
Üniversitenin ilginç bir saat kulesi var. Tepesine asansörle çıkılıyor. Asansörcü yaşlı bir kişi… Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyleyince, “Bizde bir Türk profesör var. Tanıyor musun” diye ikinci sorusunu yöneltti. Profesörün adını söyleyince şaşırdım… Profesör, lisedeki edebiyat öğretmenim “Kıl” Talat idi.
Kendisini buldum. Beni y
emeğe götürdü. Türkiye’den ayrılarak 1961’de bu üniversiteye gelmiş, “Orhun Yazıtları” konusunda doktora yapmış, profesör olmuştu. Türkiye’nin değerini bilmediği öğretmenimize Amerikan üniversitesi sahip çıkmıştı.
Cumhur, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi nöroloji profesörü oldu, anabilim dalı başkanlığı yaptı. Bir ara 147’ler arasında üniversiteden uzaklaştırıldı. O dönemde yayımladıkları, bugün meslektaşlarının temel başvuru kitaplarıdır.
Tıp okuyanlardan ve İngilizce dersinde (ara sıra)
kopya çektiğim İstemi Nalbantgil de kardiyoloji profesörü ve anabilim dalı başkanı oldu. Aşkın Karadayı ise Çukurova Tıp Fakültesi nöroşirürji profesörlüğüne yükseldi, bir yıl önce aramızdan ayrıldı. Tıp insanı olan öteki arkadaşlarım Erman Sungur KBB, Erol Salk ise iç hastalıkları uzmanlığını seçtiler. Erdoğan Altuğlu ile Yıldırım Bingöl ziraat mühendisi oldular.
O yıllarda tıp fakültelerine, Siyasal Bilgiler’e ve Teknik Üniversite’ye sınavla giriliyordu. Öteki fakültelere gidip kayıt yaptırmak yeterliydi. Alphan, inşaat yüksek mühendisi oldu, yıllarca Türkiye İşçi Partisi’nde görev yaptı. Bir yıl sıra arkadaşım olan, İstanbul ile OHAL valilikleri de yapan
Hayri Kozakçıoğlu gibi SBF sınavına başvuran hepimiz kazandık.
Bir başka nokta ise lisemizin izci oymağı İzmir’in en ünlüsüydü. Kültür ve Turizm bakanlığı da yapan
Alev Coşkun sınıfça benden önce olmasına karşın, ben “oymak beyi” idim… Oymağımızın adını mı sordunuz? Söyleyeyim: “Ergenekon!”

\n

Gazete Haberlerinden!

\n

AKP Hükümeti, yurtdışından ithal ettiği “biber gazına” 38 milyon lira ödedi…

\n

Genç adam piyangodan büyük ikramiye çıktığında, akil adamlardan birine parayı nereye yatırması gerektiğini danıştı. Aldığı yanıt şöyleydi:
“- Biber gazı fabrikası kur!”

\n

***

\n

Devlet en fazla vergiyi içki satışlarından sağlıyor. En fazla parayı da Diyanet İşleri’ne ayırıyor. Okur soruyor:
“- İmamın aylığını sarhoş ödediğine göre bu durum caiz midir, imamın aldığı para helal midir?”

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları