Cumhurbaşkanlığı’ndan Hükümete Büyük Transfer

12 Şubat 2015 Perşembe

Hayır, bunları bir “danışıklı dövüş” olarak görürseniz, siyasetin sürdürülmesinde, aynı zamanda kişisel hırslar, karakterler, ikbal inşaları, döneme damga vurma dayanılmaz isteklerinin bazen tayin edici roller üstlendiğini gözden kaçırırsınız...
“Aralarında ne fark var ki” sorusu, siyasi analiz yapmayı gereksiz kılar. Bu soruya en basitinden “kişilik farkı var, ‘ben’ özünün belirleyiciliği var” yanıtını verdiğinizde, belki de gerçek taa kendisidir.
Evet yine geldik iktidar yapısındaki, giderek farklılaşan görüş ayrılıklarına. Yukarıdaki girişi, yüksek siyasette önemsiz hiçbir şey yoktur, demek için yaptım. Kendi kısa yakın tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. (*)
Cumhurbaşkanı’nın, eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifasını engelleyememesi, kendisinde derin bir hayal kırıklığı yarattı. “Sır küpümdü” dedi. Bakın şimdi neler diyor: MİT’e “son derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak görebileceğim birini getirmiştim. Daha öncesinde söz konusu arkadaşı özel temsilcim olarak görevlendirdiğim anlar olmuştur..”
Yukarıda siyah vurgulara dikkat edin... “Biri... Söz konusu arkadaşı...” Kimden bahsediyor? Müsteşarlığını yapmış, MİT’in başına getirmiş, Cemaat’in 7 Şubat 2012 saldırısında koruma altına almış, kendisi için özel yasa çıkartmış, bu yolla kendisine yönelen saldırıyı da savuşturmuş(**), bu anlamda bir kader arkadaşlığı yapmış çok yakınındaki kişiden.Artık o “Hakan Fidan”ı değil... Adını bile anmıyor neredeyse..
Kızgınlık veya hayal kırıklığı doruk noktasında. Adeta silmiş Fidan’ı.
Uçaktaki gazetecilerine bir şey daha söylüyor ki asla atlayamam: “Kendisine bir tür bazı vaatler bulunmuş olabilir..” Kim bulunmuş? Tabii ki Davutoğlu. RTE-Davutoğlu çok önceden Fidan olayını konuşmuşlar, RTE MİT’te kalsın, Davutoğlu yok hayır hükümete gelsin demiş. İstifa, RTE’ye rağmen gerçekleşiyor.

‘Sır küpüm’ terimi neler içeriyor?
Birkaç sonuç çıkaralım.
1) Fidan’ı MİT’te kalmak tatmin etmiyor. Veya Erdoğan’ın sürekli “sır küpü” olarak kalmak artık istemiyor, belki de küp dolup taştı, artık RTE’nin sırlarını paylaşmak istemiyor, sırların ağırlığını kaldıramayacak duruma geldi. Normalleşerek, normal siyasi hayata katılmak istiyor.
2) Sır küpüm, özel temsilcim”, sözlerinin çağrıştırdıkları var: RTE, özellikle üç konuyu, PKK ile görüşmeler/çözüm süreci, Suriye’de Esad’ı yıkmak için IŞİD-El Nusra vb gibi köktendinci örgütlere her türlü yardımda bulunarak Suriye’yi karıştırma işlerini ve tabii ki Cemaat’i safdışı bırakma mücadelesini, özellikle MİT ve Hakan Fidan üzerinden gerçekleştirdi. Örtülü Ödenek’te her yıl 1 milyar TL’yi aşan harcamaların, bu yollarda kullanıldığı da bir “sır küpü.”
Erdoğan ve Fidan, ülkenin bu en önemli temel politikalarını “örtülü faaliyetlerle” bütünleştirerek adeta birlikte yürüttüler... Bu üç konu sıcaklığını henüz korurken “sırdaşı”nın alıp başını gitmesi, şüphesiz Cumhurbaşkanı için yeri belki de doldurulmaz bir boşluk yarattı.
3) Her ne kadar bütün bu temel politikaları yürütücüsü şimdi anayasal hükümet olsa bile, RTE bu konuları doğrudan kendi alanı olarak görüyor.Hükümetide emir ve kumandası altında görev yapan bir kurul olarak kabul ediyor.

En büyük transfer
4) Davutoğlu “AKP ağır topları siyaset dışı kalacak, vitrini zayıflatmayalım ve Fidan’ı hükümete alalım” (Deniz Zeyrek, Hürriyet) gerekçesiyle RTE’yi ikna etmeye çalışmış...
Bu kadar mı? Davutoğlu, Fidan manevrasıyla, Cumhurbaşkanı’nın etki-oyun alanını da, Fidan’ı çekerek daraltmıyor mu?
Fidan ile birlikte, bu üç önemli, temel konuyu da Beştepe Çiftlik Sarayı’ndan çalıp hükümetin oyun siyaset-icra alanına çekmiş / transfer etmiş olmuyor mu?
Oluyor. Fidan bu üç konuyu da en iyi bilenlerden... Cumhurbaşkanı’nın hayal kırıklığına bir de buradan bakın...
5) Hükümet ile RTE arasında, tamam dava mava, AKP iktidarı konusunda öyle keskin dönemeçler aramıyorum. Ama iki kurum-makam lider arasında, kişilik, yasal-anayasal hakları kullanma konusunda bir çatışma-sahiplenme olduğu açık ve seçik.
Davutoğlu, başkanlık anayasasına karşı. Kimsenin en önemli makamını kendi elleriyle yok etmesi beklenemez. Son yazılarımda bunu işleyip duruyorum. Davutoğlu, ya kendini inşa edecek hükümet ve icrasıyla birlikte ya da bir başka siyaset, kişilik ve lidere emanet edecek...
6) Fidan’ı Başbakanlık hamlesi falan gibi hiç görmüyorum.Fidan, dışarının da hedef tahtasında oldu hep. Bunu Çatışmanın Anatomisi’nde de yazmıştım. MİT’i “CIA’dan arındırdı” mı? Amerikalıların ve İsraillilerin tepkilerinin kaynağı bu olabilir mi?
7) Son olarak: RTE’nin, MİT’in başına bir AKP’liyi yerleştirdiği net ortaya çıktı. MİT’in başına, AYM’nin başına, yargının başlarına... Bütün devlet, bütün kurum ve kuruluşlar AKP’li. Şimdi yüzlercesi görevlerinden ayrılıp milletvekilliğine kapağı atacak, bir parmak olmak için... AKP bir parti-devlettir...

(*) Aklı başında gibi görünen AKP yazarları bile diyor ki, “ne o çatlaklar yaratmaya çalışıyorsunuz, buradan size ekmek çıkmaz...” Siyaset analizcisinin derdi, yazıdan “ekmek çıkarmak” değil. Gördüğü önemli bir olayı gün ışığına çıkartmaktır. Sonra da keyfini sürmek! Oradan ekmek yiyecekler varsa, yazarı ilgilendirmez. Bir izleyici, Cemaat ile RTE çatışması üzerine yazılarım için “özel hobi alanı” diye yazmıştı...
(**) Çatışmanın Anatomisi kitabımda 7 Şubat’ın büyük önemi ve saldırının hedefi ve püskürtülmesi konusu ayrıntılarıyla, bugün hepsi doğrulanan yorumlarıyla var. Bir bakın. (KırmızıKedi)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları