Olayların Ardındaki Gerçek

FETÖ ile Mücadele Sulandırılıyor

20 Temmuz 2020 Pazartesi

Geçen hafta ortaya çıkan kimi olgular “FETÖ ile böyle mücadele edilemez” yargısını pekiştirdi.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki TRT’nin özel yayınında bir açıklama yaptı. “...15 Temmuz’dan gerekli dersi almadık... Önlemler yeterli değil. Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor” diyerek bir uyarıda bulundu. Bu sözler kamuoyunda büyük destek gördü. Ancak hemen ardından Prof. Dr. Köse’yi FETÖ’cü ilan edenler ortaya döküldüler.

Dekana hemen hücumlar başladı. Cemaat uyarısı yapan dekanı hedefe koydular.

AKP’nin eski milletvekili Said Yüce, sosyal medyada, “Bıyıksız ilahiyatçı mı olur? Ben bu yüze nasıl âlim diyebilirim? (...) Çıkmış konuşuyor” mesajını paylaştı. “Bir ilahiyatçı, iman, ibadet, ahlak konularında insanları aydınlatacağı yerde bütün cemaatleri neden hedef alır? İlahiyatçılarımızı cami cemaatlerinin içinde de görmek isteriz” dedi. Bu sözler, kuşkusuz Prof. Köse’yi hedef tahtasına oturtuyordu.

Bu olayın hemen ardından Ensar Vakfı’nın eski Afyon yöneticisi ve 3 ay önce Türk Tarih Kurumu Başkanlığı’na atanması sorun yaratmış olan Prof. Ahmet Yaramış, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde, “15 Temmuz’u Anlamak” panelinde konuştu.

Prof. Yaramış, tam bir FETÖ anlayışında ve zihniyetinde olduğunu açıkça gösteren şu sözleri söyledi:

“Darbelerin topluma vermiş olduğu zararı azaltmak için zaman içinde nedamet duyan, pişmanlık duyan insanları da bizim kazanmaya çalışmamız gerekiyor. Neticede bu sosyal yaradır.”

Bu sözler büyük tepki topladı.

Böyle bir zihniyeti temsil eden bir kişi, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı’nda tutulabilir mi?

Öyle ki AKP’nin sorumlu ve yetkili kişileri olmasa bile eski iki milletvekili Mehmet Metiner ve Metin Külünk bu zihniyete şiddetle karşı çıktılar.

Asıl korkutucu olay, Kemal Kılıçdaroğlu’na tazminat kararı veren yargıçla ilgilidir.

Göreve nasıl döndü?

“Erdoğan’ın Man Adası’na para transfer ettiği” iddiasına ilişkin açıklamaları nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun tazminat ödemesine karar veren mahkemenin hâkimi Ülkü Ergin tartışma yaratıyor. Darbe girişiminin ardından açığa alınan ve Yunanistan’a kaçmaya çalışırken yakalandıktan sonra tutuklanan Ergin’in göreve nasıl döndüğü gizemini koruyor.

Dosya bilerek verildi

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, “Normal şartlarda FETÖ’den tutuklanan biri mesleğe geri dönüp öyle bir dosyaya bakamaz. Bilerek bu davaya verildi. Çünkü ne isterlerse yaptıracaklar” dedi. Avukat Celal Ülgen ise “Bu tür yargıçlara, baskıya direnme gücü olmadığı için operasyonel işlemler yaptırılıyor” dedi.

Bu açıklamalar çok düşündürücüdür.

Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları sürerken, FETÖ yargısı etkinliğini korurken, sanık ve şüphelilerin baskı altına alınarak gizli tanık yapıldıkları unutulmamalıdır.

Bu taktiklerin bugün de kullanılmaya başlandığı anlaşılıyor. Siyasal iktidar operasyonel görevler için bu gibi sakıncalı kişileri görevlendiriyorsa, bu metodu FETÖ mücadelelerinde büyük zaaflar yaratır.

Bu durum çok acıdır. Sonunda siyasal iktidarın aleyhine işler. Bu konuda Adalet Bakanı’nın açıklama yapması gereklidir.

Yukarıda verdiğimiz olaylar, son hafta ortaya çıktı. Bunlara bakınca, “FETÖ ile mücadele etkin bir biçimde yürüyor” denilebilir mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları