Olaylar Ve Görüşler

Toprağı, hayvanı, insanı aç Türkiye - Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN

17 Şubat 2022 Perşembe

1970’lerin başında Türkiye; tarımsal üretimde kendine yeten, hatta yurtdışına canlı hayvan, bitkisel ve hayvansal ürünler ihraç eden bir ülkeydi. Ne var ki 1980 darbesinden sonra hayata geçirilen neoliberal politikalar sonucu, yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, tarım ve hayvancılıkta da dışa bağımlılığın ilk tohumları atıldı. Bugün gelinen noktada çoğu tarım ürünü, canlı hayvan ve kırmızı et ile üretimde kullanılan gübre, tohum, yem hammaddeleri, ziraat ve veteriner ilaçları, hayvan aşıları, donmuş boğa sperması gibi ürünlerin ithalatı yoğunluk kazandı. Girdilerin çoğunun ithal edilmesi her döviz artışında üretim maliyetlerinin ve fiyatların artmasına, üreticinin zarar edip tüketicinin pahalı gıda tüketmesine ve son tahlilde enflasyonun yükselmesine neden oldu. Bu duruma katlanamayan üretici tarlasını ekmemeye, besleyemediği damızlık hayvanlarını kestirerek ahırını kapatmaya, tüketici ise pahalı ürünlere ulaşamayarak daha az gıda tüketmeye başladı. Böylece toprağı aç, hayvanı aç, insanı aç bir Türkiye tablosu ortaya çıktı.

TÜRKİYE’NİN TOPRAĞI AÇTIR

Çünkü küresel ısınma ve iklim değişikliğinin doğurduğu kuraklık ve susuzluk nedeniyle topraklarımızın verimi düşmüştür. Yıllardır toprağa aşırı miktarda atılan yapay gübre ve zirai ilaçlar, vahşi sulama topraktaki organik madde miktarını iyice azaltmıştır. Ayrıca sık sık yaşanan seller ve kimi bölgelerimizde halen devam eden rüzgâr erozyonu, toprağın yararlı üst kısmını sürükleyerek organik maddeleri yok etmiştir. Son zamanlarda girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle yeterli ölçüde sulanamayan ve gübre atılmayan toprak büsbütün verimsizleşmiş, üretimde büyük düşüş yaşanmıştır. Ülkemiz genelinde tarlaların çoğu ekilememiş, boş kalmıştır.

TÜRKİYE’NİN HAYVANI AÇTIR

Çünkü küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık ve susuzluk sorunu en başta mera alanlarını olumsuz olarak etkilemiş, kuruyan meralardan yararlanamayan hayvanlar aç kalmıştır. Kuraklık ve susuzluk yem bitkileri üretimini azaltmıştır. Girdilerin dolayısıyla da yemin pahalı oluşu nedeniyle kar edemeyen üreticiler, hayvanlarını kaliteli kaba ve kesif yemle değil daha çok düşük kaliteli ve görece ucuz fabrika artıklarıyla beslemeye başlamışlardır. Bitkisel ve hayvansal üretimde yaşanan bu olumsuzluklardan doğal olarak insanlar da etkilenmiştir. İnsanlar bir yandan alım güçlerinin düşmesi, öte yandan pahalılık nedeniyle ürünleri satın alamaz olmuşlar, açlık sınırının altına düşmüşlerdir. Günümüzde insanlar çokluk görece ucuz karbonhidrat ağırlıklı gıdalara yönelmişler, beslenmenin temeli olan et ve süt gibi hayvansal gıdalardan uzaklaşmışlardır.

TÜRKİYE’NİN İNSANI AÇTIR

Kırsalda aç topraklarından verim alamayan, hayvanlarını yeterince besleyemeyen insanlar, çareyi kentlere göç etmekte bulmuşlardır. Yurt içindeki bu düzensiz göç insanların kentlerin varoşlarında yığılmasına, kentin sosyoekonomik yapısında olumsuzluklara neden olmuştur. Kırsaldan kente gittikçe hızlanan biçimde süregiden bu genç nüfus göçü nedeniyle, köylerde tarım ve hayvancılık artık yapılamaz duruma gelmiştir. Bu gidişin sonucu, gerekli önlemler hemen alınmazsa kıtlık, açlık ve yoksulluktur.

PROF. DR. HAZIM GÖKÇEN

ULUDAĞ ÜNİ. VETERİNER FAKÜLTESİ

EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları