Ülkemizde her gün iç karartan olaylar birbirini kovalıyor ancak Türkiye ilginç bir ülke. Bu kaos ortamında kültür ve sanat ise hız kesmiyor. Bu alanın üretkenliğini ve insanlarımıza yansımasını görmezden gelmek, umursamamak onlara yapılan en büyük kötülüktür. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatrosu ve orkestra genel müdürlüklerinin yıllarca emek sarf ettiği ortadadır. Son zamanlarda oldubittiye getirilip içi boşaltılarak politikacıların kamplaşma alanına dönüştürülmesi ve bunun sonucunda 75 senelik geçmişe sahip olan bu kurumların, “olsa da olur...” düzeyine getirilmesi insanlarımıza büyük haksızlıktır.

Sanat ve kültür, insanların bakış açılarını değiştiren, yaşam biçimlerini kaliteli hale getiren, duygusal tatmin sağlayan mucizevi bir tedavi şeklidir. Çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi amaçlayan Atatürk, 1936’da Meclis açılış nutkunda “Güzel sanatların her şubesi için, Kamutay (Meclis)’ın göstereceği alaka ve emek milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir” saptamasında bulunmuştur.

Dolayısıyla bu kurumlar yalnızca sanatseverleri değil, tüm yurttaşlarımızı kucaklamalıdır. Amaç, çeşitli etkinlikler, turneler ve festivallerle sahnenin güzelliklerini insanlara aktarmaktır. İnsanlarımızın bitmez tükenmez ilgisi ve alkışlarıysa bu sıkıntılı ortamda sanatçılarımızın tek tesellisidir.

Güncel bir örnek verelim. Bodrum bu yıl 21’incisi düzenlenen Uluslarası Bodrum Bale Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Bodrum’un doğası, antik değerleri ve benzeri büyüleyici ortamındaki güzellikleri, 250’ye yakın sanatçı ve temsillerle bütünleşecektir. Bunun değerini bilmek, sahip çıkmak ve onu daha yukarılara taşımak özellikle bölgedeki yurttaşların önemli bir görevi olmalı.

Dünyada yalnızca birkaç kentte yapılan bu festival, neden bir dünyada yankılanmasın? Örneğin turistlerin gelişleri Bodrum Bale Festivali’nin programına göre ayarlanmasın? Bu tip festivallerin turistler açısından kentlerin cazibe merkezi olduğu bir gerçek. Bodrum’un en güzel yerindeki antik tiyatronun “Ben buradayım, bu faaliyetler için asırlar evvel yapıldım. Beni eski halime döndürün” diye seslenişini duyalım. İnsanoğlu güzellikleri gereği gibi tanımalıdır. Kimse güzellik ve sevgi yağmurundan eksik kalmamalıdır.