Olaylar Ve Görüşler

Onlar yaşayarak ve yaparak öğrendiler - Prof. Dr. Sabri Çakır

17 Nisan 2024 Çarşamba

Köy Enstitülerinin kuruluşunun bugün 84. yıldönümü. Cumhuriyetin unutulmaz Aydınlanma devrimi, toprak ağaları, din bezirgânı şeyhler, dervişler yüzünden yok edilen eğitim-öğretim projesi Köy Enstitüleri olgusu ve toplumsal değişme üzerine birkaç söz söyleyerek onu anmaya ve anımsatmaya çalışacağım.

Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’ta, devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve onun İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un gayret ve çabalarıyla kuruldu. Kuruluşundan günümüze 84 yıl gibi uzun bir zaman geçmiş olmasına karşın bugün hâlâ onu özlüyor; ilkelerinden, başarılarından, Türk eğitim tarihi ve yazınına kazandırdıklarından söz edebiliyoruz. Bunun nedeni ise sistemin temelini oluşturan felsefenin, düşüncelerin, ideallerin çok güçlü ve yıkılmaz oluşudur. Ne var ki bu yıkılmazlık, Türk siyasetinin tek partili iktidar yapısından çok partili demokratik yönetim sistemine geçinceye dek sürmüş ve çok partili dönemde -ki bu dönem 1946’dan sonra başlamıştır- Köy Enstitülerinin eğitim-öğretim programları, uygulamaları “komünistlikle” suçlanıp eleştirilmiş ve tartışılmıştır.

YARIM KALAN PROJE

Buna karşın tartışmalı da olsa bu devrimci eğitimöğretim kurumu 10 yıl gibi kısa sürede köy eğitmen ve öğretmeni yetiştirmede çok büyük mesafe almış ve çok önemli başarılar sağlamıştır. 1950 seçimlerinde çoğunluğu elde edip iktidar olan Demokrat Parti (DP), enstitülerde yetişen eğitmen ve öğretmenler aracılığı ile bilgilenip aydınlanacak olan köy çocukları ve köy insanının siyasal düzeni, feodal yapıyı, yani ağalık sistemi ve toprak düzenini bozup yıkacağından korkarak Köy Enstitülerini, Ocak 1954’te tümüyle kapatmıştır. Böylece, Türkiye’nin geleceğini düşünmeyen ağaların, şeyhlerin, din bezirgânlarının kışkırtmalarına boyun eğen DP iktidarı, Cumhuriyetin en önemli eğitim-öğretim ve toplumsal değişme modelini katletmiştir.

Türk eğitim tarihi ve sisteminde unutulmaması gereken kurumların başında gelmekteydi Köy Enstitüleri olgusu. Ne var ki o da Cumhuriyetin öteki kurumları, anma günleri ve bayramları gibi unutturulup halkın bilincinden silinmeye çalışıldı. Çok kısa sürede kurucuları, yetiştirdiği eğitmenleri, öğretmenleri, yazarları çizerleriyle Türk toplumunu, Türk köylüsünü karanlıktan aydınlığa çıkartmaya çalışan; halk katmanlarını cehaletten kurtarmayı; köyünü, köylüsünü sevdirmeyi ve üretken insan yetiştirmeyi amaçlayan Köy Enstitüleri yarım kalmış, tamamlanmamış bir proje, bir değişim modeli olarak belleklerde yer etti. Bugün eğitim-öğretim yoluyla Türk toplumunun sosyokültürel yapısını, çağdaş ölçütler bağlamında değiştirecek olan böyle bir eğitim kurumunu anıyor ve neler kaybettiğimizi anımsatmaya çalışıyoruz.

SOSYAL VE KÜLTÜREL GELİŞİM

Bu proje, aynı zamanda Türk halkının tüm anlam ve biçimiyle uygar bir toplum durumuna getirme projesi idi. Yine genç ve dinamik Cumhuriyet kadrosu, halkın henüz anlamadığı demokrasi ve demokratik kültür kavramlarının içinin doldurulması ve halk katmanlarına, köylü toplumuna yaygınlaştırılması gerektiğinin farkındaydı. Halkın, kendi çıkarı için kendi kendini yönetme iradesi olarak sunulan demokrasinin ya da halk yönetiminin gerçekleşmesi için de çok yönlü yetişmiş, özgüveni gelişmiş, karşılaştığı sorunu çözebilen yetenekli ve zeki köy çocuklarına gereksinim vardı. İşte Köy Enstitüsü efsanesinin gizemi bu noktada, yani demokrasinin yaygınlaştırılıp halk katmanlarına, köylü sınıfına indirgenmesinde düğümlenmekteydi! Ayrıca bu proje, sosyolojik anlamıyla bir “sosyalleşme”, antropolojik anlamıyla bir “kültürleme” süreci idi. Bu sürece ya da bu kavramlara en uygun model köylü ve köy kültürüne uyum sağlayabilecek eğitmen/ öğretmen yetiştiren Köy Enstitüleri olmuştur.

Bu kurumun eğitim antropolojisi açısından anlam, önem ve toplumsal işlevi çok büyüktür. Ne yazık ki bugün dahi bu bilimsel gerçek anlaşılamamış; “yaparak, yaşayarak öğrenme” kuramını ilke edinen Köy Enstitüleri modeli, kök salıp tutunamamış, aşılaması yarım kalmıştır. Köy Enstitüleri gerçeği, eğitim ve öğretimde çıkmaza girdiğimiz ve bu çıkmazdan nasıl kurtulacağımızı bilemediğimiz şu günlerde üzerinde yeniden düşünülmesi, sosyopsikolojik, pedagojik, antropolojik yönlerinin iyiden iyiye araştırılıp bilimsel temellerinin ortaya çıkarılması gerekir. Bu amaçlar ve istemler doğrultusunda, kuruluşunun 84. yılında, tüm halkımızla birlikte öğretmen ve öğrencilerimizin 17 Nisan Köy Enstitüleri açılış günü kutlu olsun!

Prof. Dr. Sabri Çakır

E. Öğretim Üyesi, Sosyolog 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları