Olaylar Ve Görüşler

Ömür biçenler tarihten utanır mı? - İhsan Tayhani

24 Temmuz 2024 Çarşamba

Laik demokratik Cumhuriyeti bir türlü içlerine sindirememiş olan devrim karşıtı çevrelerin, özellikle 2016’dan beri ivme kazanan Lozan’a ve Lozan üzerinden Cumhuriyete yönelik sistematik saldırıları ve bilimsellikten uzak uyduruk şehir söylenceleri, Lozan’ın 101’inci yıldönümünde sönümlenmiş gibi duruyor! 

Özünde Atatürk, Türk Devrimi ve laik Cumhuriyetle kavgalı ve usları mühürlü öbeklerin, özellikle saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922 tarihinden sonra izledikleri belirgin bir strateji dikkat çekicidir. İsmet İnönü üzerinden Atatürk’e, Lozan üzerinden hem Atatürk’e hem İnönü’ye, din üzerinden laikliğe veya laiklik üzerinden Cumhuriyete saldırı, söz konusu bu stratejinin önemli bir ayağıdır. 

Anılan zaman diliminde, devlette elde edilen güçle doğru orantılı olarak kişilerden, basın yayın organlarına, kurum ve kuruluşlara değin geniş bir yelpazede konumlanan etki ajanları üzerinden yeni bir tarih yazımına girişilmiş ve toplum mühendisliği yapılmıştır. 

Oysa, toplumu çağın gerisine çekme erekli bu yönelim ve girişim, olsa olsa akıl tutulması olarak tanımlanabilir. Temeldeki sorun, aslında aydınlıkla karanlığın tarihsel mücadelesidir ve bilindiği gibi karanlığın en yararlı gıdası da cehalettir.

EMPERYALİST GÜÇLER VE MAŞALARI

Lozan sürecinde İnönü üzerinden Mustafa Kemal’e yönelik örtülü, İnönü’ye ise cepheden muhalefetin temelsizliği ve bir senlik-benlik direnci olduğu, ikinci Lozan görüşmelerinden önce Büyük Millet Meclisi’ndeki tartışmalar sırasında, muhaliflerin utangaç kabulü ile anlaşılmıştır. 

İzleyen sonraki dönemlerde ise Lozan’a ilişkin yürütülen benzer çarpık tartışmaların, pek çok kişi gibi günümüz iktidar sahibi yetkili siyasi figürlerin de etkisi altında kaldıkları veya eğitiminden geçtikleri İslamcı ideolog, şair Necip Fazıl Kısakürek dışında, Mehmet Şevki Eygi ve misyonunu (özgörev) tamamladıktan sonra 2019 yılında vefat eden tescilli (bilindik) Atatürk, devrim ve Cumhuriyet düşmanı -Milli Mücadele’yi “keşke Yunan kazansaydı” diyecek kadar küçülen- Kadir Mısıroğlu ve benzerleri tarafından sürdürüldüğü görülür.

Emperyalist güçler ve onların maşaları Milli Mücadele’deki yenilgilerini ve arkasından imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nı bir türlü içlerine sindirememişlerdir. 

Ancak Lozan Antlaşması, yüz birinci yılında halen yürürlüktedir, olanca dinamiği ile varlığını sürdürmektedir ve sürdürecektir. 143 maddelik bu uluslararası barış antlaşması, ileri sürüldüğü gibi “100 yıl süreli” geçici bir antlaşma değildir. Antlaşma metni madde madde incelenecek olursa, süresinin bitimine ilişkin herhangi bir hüküm olmadığı görülür. (Antlaşma tam metni için bkz: TTK. Kütüphane. “Lozan”.  Erişim: 16. 08. 2023)

Lozan’ın ömrüne ilişkin kasıtlı yalanlar üretip bu dünyadan göçüp gidenleri bilmiyoruz! Yalnız hiç olmazsa hayattaki fesat ortağı bilgiçlerin, yüzlerinin kızarması ve utanmaları gerekmez mi? Ama ne gezer! Çünkü “utanma” da insana özgü yüce bir erdemdir. Ancak -her ne olursa olsun- Lozan’a dil uzatanlar tarihin arşivine “hain” olarak çoktan kaydedilmiş bulunuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları