Olaylar Ve Görüşler

Medyanın yeri neresidir? - Prof. Dr. Nazife GÜNGÖR

15 Şubat 2022 Salı

Demokrasinin motoru kamusal alandır. Devletin yönetim erkini oluşturanlar, halk tarafından, halkın oyuyla yetkilendirilir. Sistemin işleyişinde asıl belirleyici olan kamu otoritesidir. Demokratik yapının sorunsuz işlemesi için kamu otoritesini oluşturan kamunun, başka bir deyişle halkın, bu otoriteye sahip çıkacak bilinç düzeyinde olması gerekir. Demokrasilerin gelişim sürecine bakıldığında, halkta/kamuda bu bilincin oluşturulmasında basının, bugünkü deyimiyle medyanın rolünün ne denli önemli olduğu görülür. 

YANIT BEKLEYEN SORU

Medyanın yeri halkın/kamunun yanıdır. Öncelikli görevi de toplumda olup bitenler hakkında halkı bilgilendirmek, kamusal bilincin oluşmasına, gelişmesine öncülük etmektir. Medyanın kamusal düzeydeki kanaat önderliği rolü, bu işlevinden kaynaklanır. Eski Yunan kent demokrasilerinden beri bu böyledir. Kent devleti yönetiminin icraatları, duvar gazeteleriyle vatandaşa aktarılır; vatandaş, devletin işleyişi hakkında bilgilenerek kent devletinin yöneticisini seçerdi. 

NİTELİKLİ İÇERİK ÜRETİMİ 

Fransız Devrimi sürecinde de halkın bilgilendirilmesinde basın etkin rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı’nda da basının, özellikle de Anadolu basınının ne denli önemli rol oynadığı, halkın yanında mücadeleye destek verdiği bilinmektedir. 

Toplumda demokrasinin gerçek anlamda işlerlik kazanabilmesi için halkın/kitlelerin bilgilendirilmesi, bilinç düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Bunun için medyanın, halka nitelikli bilgi aktarımı yapması şarttır. Bunun önkoşulu da medyanın nitelikli içerik üretimi yapmasıdır. Bu da medya profesyonellerinin/gazetecilerin kendilerini toplumdaki güç ilişkileri içerisinde tarafsız yerde konumlandırmalarıyla mümkündür. Gazeteciler yalnızca halkın tarafında olmalıdır. Bu da gazetecinin halk adına düşünmesiyle, halkın çıkarlarına odaklanmasıyla, halk adına toplumun yönetici otoritelerinin icraatlarını gözlemleyerek halka sürekli bilgi aktarımıyla olabilir. 

MEDYA - HALK İTTİFAKI

Toplumda ekonomi politik düzeyde yaşanan pek çok sorunun çözümü de aslında medya - halk ittifakıyla olanaklıdır. Medyanın doğru ve nesnel bilgi aktarımıyla halkın bilinç düzeyinde iyileşme olabilir. Farkındalık yetisi gelişkin bir halkın oluşturacağı kamunun kanaati de sağlam olur, doğru yönde işleyiş gösterebilir. Bu noktada medyanın demokratik bir toplum ve güçlü bir devlet yapısı için belirleyici rolü kendisini gösterebilir. 

Dolayısıyla Türkiye’de medyanın bugün içinde bulunduğu tıkanıklıktan çıkması, güçlerin medyası olmak yerine halkın medyası olmaya yönelmesi gerekir. Böylece ülkemizin içinde bulunduğu tıkanıklıktan çıkmasına da çok daha etkili biçimde hizmet edebilir. 

Medyanın kapitalist sistemin kuralları içerisinde ekonomi politik bir konumlanışla işlediği bir gerçektir. Ama yine de üzerine basa basa söylemek gerekir. Gerçek medya, yandaşların değil vatandaşların, gerçek gazeteci güçlülerin değil, güçsüzlerin sesi olandır. 

PROF. DR. NAZİFE GÜNGÖR

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları