Olaylar Ve Görüşler

Londra’nın şifreleri - Hasan BÖGÜN

11 Şubat 2022 Cuma

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Londra toplantısından sonra yaptığı açıklama şöyle: “Toplam iki gün süren görüşmelerde 18 varlık yönetim şirketi, 19 uluslararası kalkınma ve yatırım bankası ile 10’dan fazla özel sermaye, altyapı ve girişim sermayesi fonu ve teknoloji şirketi katılım sağladı. Toplam 100’e yakın üst düzey yönetici ile görüşmeler gerçekleştirildi. Yatırımcılar tarafından yoğun ilgi gösterilen toplantılarda, Türkiye ekonomisinin görünümüne ilişkin değerlendirmeler paylaşıldı. Buna ek olarak Türkiye ekonomi modeli hakkında kapsamlı bilgiler verildi ve önümüzdeki döneme ilişkin öngörüler üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu.”

Nebati’nin sözünü ettiği “varlık yönetim şirketi”, “uluslararası kalkınma ve yatırım bankası”, “altyapı ve girişim sermayesi fonu” gibi şaşaalı isimlerin arkasındakiler kimler? Bunlar, AKP’nin meydanlarda, medyada “yalın kılıç” üstüne yürüdüğü “faiz lobisi”nin ta kendisi... Uluslararası mali sermayenin çeşitli adlar altındaki emici vantuzları... Bu vantuzların ucu, pos cihazları ve avukatlar ordusu aracılığıyla kasabalara, mahallelere, çarşılara kadar uzanıyor. 

Londra toplantısını “organize” eden de, Turgut Özal’ın Türk ekonomisini küresel mali sermayeye bağlamasıyla ortaya çıkmış, şimdilerde ne olur ne olmaz diye yurtdışına taşınmış vantuzlar grubu. “Faiz lobisinden Türkiye’de yatırım yapmasını isteyen Nebati’nin açıklamalarında, “Türkiye ekonomi Modeli hakkında kapsamlı bilgiler verildi ve önümüzdeki döneme ilişkin öngörüler üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu” ifadesi dikkat çekiyor.

BU İFADEDEN NE ANLAMALI?

Masadakiler küresel mali sermayenin temsilcileri. Nebati onlardan Türkiye’ye “yatırım” yapmalarını istiyor. Ne kastedildiği açık: Vantuzlar Türkiye’de yapacakları muhtemel operasyonlardan ne kazanacak? Bu kazanç nasıl garantilenecek? Mali sermayenin diliyle kur-faiz-enflasyon sabitesi nasıl kurulacak?

Nebati, muhataplarını pek ikna edemese de, enflasyon sorunu, kur korumalı mevduat enstrümanıyla çözülecekti. Kur sabit tutulunca, enflasyon önümüzdeki yılın başında tek haneye düşecekti. “Enstrüman”, yurtiçindeki özel ve tüzel kişilerden başka, “yuvam hesabı” adı altında yurtdışını da kapsayacak biçimde genişletildi. Kur korumalı mevduat hesaplarında şimdiden 312 milyar TL toplanmıştı. Miktar daha da artacaktı. Ayrıca, “yastık altındaki altını sisteme sokmak” için, kur korumalı mevduat enstrümanı gibi yeni bir paket hazırlandı. Yastık altında 250-300 milyar dolar tutarında, 5 bin ton altın vardı. Bunun bir bölümü Merkez Bankası’nın döviz ihtiyacını karşılayacaktı.

KAMBURLAR NE OLACAK?

Yani, “Enflasyonu dert etmeyin. Zarar etmeyeceksiniz” demeye getiriyordu Nebati. Fakat Londra toplantısına ilişkin haber ve yorumlara bakınca, hemen hepsi dudak büküyor. Önceki toplantılar koca salonlarda yüzlerce katılımcıyla yapılmış da... Büyükelçiliğin küçük bir odasında tek bir masayı çevreleyen az sayıda katılımcıyla yapılan bu toplantı pek sönükmüş de... Nebati enflasyonun nasıl düşürüleceği konusunda katılımcıları ikna edememiş de...

Kimsenin aklına, yurttaşların karda kışta ellerinde elektrik, doğalgaz faturalarıyla sokaklara çıktığı bir sırada, Nebati’nin arka arkaya ilan ettiği “enstrüman”ların Hazine’ye yüklediği kamburlar gelmiyor. 

MEMET YİNE GÖREVE

Üstelik,  bu “enstrüman”ların hepsi Hazine garantili. Hazine, 2021’de 142 milyar lira açık vermiş. 2022’nin ocak ayındaki açık, 37 milyar lira. Geçen yıl 160 milyar lira faiz ödemiş. Üstüne “enstrüman”lardan yenileri geliyor. Nereden karşılayacak Hazine bütün bu yükleri, açıkları?

O halde gelsin zamlar... Artsın vergiler... Satılsın madenler, araziler, Varlık Fonu’nda bekleyen kamusal değerler... 

“Bütün kaynakları küresel mali sermayeye açarak ‘yerli ve milli üretim’ yapamazsınız” diye itiraz edecek bir siyasetçi kalmadı mı?

 Haydi Memet, öde faturayı...

HASAN BÖGÜN

GAZETECİ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları