Olaylar Ve Görüşler

Laikliğin silinmesine seyirci kalınmamalı - Av. Murat Fatih ÜLKÜ

05 Mayıs 2022 Perşembe

Evet, Türkiye’de laiklik hem de uzun zamandır tehlike altında değil, Tehlike aşaması çoktan geçti, kâğıtların üstüne güzelce yazılmış, hüzünlenerek anımsanan nostaljik bir anı olmak üzere laiklik. Cumhurbaşkanının törenle medrese açtığı, devrim yasalarından Öğretim Birliği Yasası’nı hiçe sayan Diyanet Akademisi’ni kuran yasanın TBMM’de oybirliği ile kabul edildiği bir ülkede başka ne denebilir ki? 

Resmi Gazete’sinde dinsel hukuk kaynaklı kurallar yayımlanan (Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar), Diyanet İşleri Başkanı’nın görevinin tamamen dışına çıkarak devlet yönetimine simgesel anlamda yön vermeye çalıştığı, adeta vesayet makamı haline geldiği, Ayasofya’nın açılışında Atatürk’e lanet okumaya, topluma kılıç sallamaya cesaret edebildiği bir ülkede, laiklik ilkesinin kâğıt üstünde kalmadığını kim söyleyebilir?

DİYANET AKADEMİSİ

Diyanet Akademisi’ni kuran yasa ile, zaten iyice iğdiş edilmiş Öğretim Birliği Yasası hiçe sayılmakta, tüm kamu kurumları gibi Milli Eğitim Bakanlığı olmaksızın -hizmet içi eğitim dışında- eğitim veremeyecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’nın tamamen dışında bir eğitim alanı yaratılarak eğitim kurumu niteliği verilmek istenmektedir. 2012’deki Milli Eğitim Bakanlığı denetimi dışına çıkarılan Kuran kurslarında olduğu gibi. 2006’da Danıştay’ın Kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı denetimi dışına çıkarılması işlemini hukuka aykırı bulduğunu da anımsatalım.   

Bu yasayla, Diyanet İşleri Başkanlığı’na kamu personel rejiminin temel ilkeleri ile bağdaşmayan yetkiler verilmekte, kuruma girmeye hak kazananların üç kademeli bir sistemi aşmaları kurumun onayına bağlı tutulmakta, bu aşamalarda içeriği belirsiz eğitim aşamaları öngörülmektedir. Böylece hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka ayrım gözetilemeyeceğini öngören anayasanın 78. maddesi gözardı edilmekte, kanunda anayasa (md.128/2) gereği ancak kanunla düzenlenebilecek konular yönetmeliğe bırakılmaktadır. 

Şaşırılacak bir yanı yok yaşanan gelişmelerin, AKP döneminde, Başbakanlık Müsteşarlığı ve bakanlık yapan Ömer Dinçer, 1995’te söylemiş: “Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı ve daha ademi merkezi, daha müslüman bir yapıya devretmesi zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.” 

MUHALEFETE DÜŞEN 

Eğitim birliğinin zedelenmesi, eğitimin dinselleştirilmesi, tüm dinlere eşit mesafede olması gereken devletin, belirli bir dinsel kimliği temsil ediyor hale gelmesi, dinsel simgelerin, dinsel referansların kamu yönetiminde kullanılması... Türkiye’nin muhafazakârlaşmasında son 20 yılda önemli aşama kaydeden siyasal iktidar kendi içinde tutarlıdır. İzlediği siyaset bellidir, toplumun önüne koyduğu hedef bellidir.

Önemli olan bunun karşısına, Cumhuriyeti kuran CHP başta olmak üzere, devrimci, Cumhuriyetçi, sol muhalefetin, tüm algı operasyonlarına ve siyaseten işe yaramadığı görülmüş “Türkiye’nin sosyolojik gerçekleri böyle” söylemine inat, korkmadan, çekinmeden, Cumhuriyet devriminin Aydınlanma felsefesine, laiklik ilkesine sahip çıkan bir siyaset ile çıkmasıdır.

AV. MURAT FATİH ÜLKÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları