Olaylar Ve Görüşler

Kıbrıs’taki kritik eşik - Ahmet GÖKSAN

08 Ocak 2022 Cumartesi

“Bugün Yunan ırkından geldiğini iddia edenler, bundan 400 sene evvel kimlikleri meçhul kimselerdi. Bunlar ancak Türklerin müsamahasından, insanoğluna verdiği huzurdan faydalanarak Yunanistan’dan gelen Ortodoks papazların açtıkları kiliselerde yetişenlerdir. Kıbrıs Rumunu Yunanistan ile birleştiren yol yalnız dindir.” 1969

Dr. Fazıl KÜÇÜK

Türk dış politikasının birincil konusunun Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle 23 Ocak 2022 tarihinde Kıbrıs’ta yapılacak olan 50 milletvekilinin seçilmesi öncesinde adadaki durumu değerlendirmek istiyoruz. Öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunda onurlu görev üstlenmiş liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın yakınlarının bu siyasi mücadele içinde farklı nedenlerle yer almıyor olmaları bilinmelidir. 

Karşımızdaki unsur aradan geçen süreye karşın 20 Temmuz 1974 tarihinin sorgulanmasını sürgit ediyor. Aralık 2021 tarihinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak istiyoruz. Rum basınının haberlerinde yer alan, “Sizce 1974 felaketinden kim sorumludur, Rum yönetimi mi Yunanistan mı” sorusuna katılımcıların yüzde 49’u Yunan cuntası ile Yuannidis, yüzde 31’i anılan tarihteki koşullar altında hepsi ve EOKA-B, yüzde 14’ü Makarios, yüzde 4’ü Nikos Sampson ve hükümeti yanıtını veriyor, geriye kalan yüzde 2’si de yanıt vermek istemediğini açıklıyordu. Oranlama konusunda farklılıklar olsa da diğer sorulardan söz edilmiyor. Rumlar ortaya çıkan bu sonuçlarla geleceğe ilişkin stratejilerini üretiyorlar. 

Nikos Anastasiyadis, BM genel yazmanına yazdığı mektubunda eşiğin gerisinde kalmış olan “güven yaratıcı önlemler” konusuna işlerlik kazandırmasını istiyordu. Belediye sendikasının genel kurulundaki konuşmasında “yeniden birleşme koşullarının oluşması” dileğinde bulunuyordu. Türk Lirası’nın değer kaybetmesinin Kıbrıslı Türklere yönelik olumsuz etkilerine de dolaylı yoldan değinerek “işgalin yükünün sadece Kıbrıslı Rumları değil Türkleri de ilgilendirdiğini” savunuyor. 

İKİNCİ TUZAK

Buna koşut İngiliz sömürge yönetimi döneminde oynanan oyun yeniden uygulamaya sokulmak isteniyor. O dönemde devlet kurumlarında AKEL’e bağlı olan PEON sendikası örgütlü idi. İngiliz yöneticiler sendikaya üye olanlara yüksek maaş verirken üye olmayanlara daha az maaş veriyorlardı. Bununla yetinmeyerek Türk çalışanları sendikaya üye olmaya zorluyorlardı. Okuması olmayan Türk işçilerin bazıları üyelik belgesini imzalayıp üye oluyorlardı. Dil bilen elektrik mühendisi Hasan Şaşmaz Türk işçilerini uyararak, engellemeye çalışırken Türk sendikal hareketini de başlatıyordu. Soğuk Savaş döneminde yapılan sendikal çalışmalar Türkler arasında da komünistlik olarak algılanıyordu.

Günümüze gelirsek son günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaygın olan işsizlik nedeniyle Rum sendikaları aracılığı ile iş başvurusunu yapacak olan 400 Türkü çalıştıracaklarını duyuruyorlar. Böyle bir çalışmanın yapılıyor olması yukarıda belirttiğimiz gibi İngilizlerin tuzağından sonra Anastasiyadis’in tuzağına düşmek olacaktır. Bu sistem Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında hizmet sektöründe denenmiş ve verimli olmadığı için vazgeçilmişti. 

ORTAK ZEMİN ŞART

Türkiye’de iktidara gelen siyasiler kendi görüşlerini öne çıkararak yeni bir yapıyı hamasetle kurmaya çalıştıkları için bu sıkıntıların yaşandığı biliniyor. O günlerde gerekli araştırma ve değerlendirme yapılmadan uygulamaya konan çalışmalar günümüzde yaşanan sıkıntıların da nedeni oluyor. Örneğin bir yıl mücahitlik hizmeti veren kişiye iki yıl hizmet üzerinden emeklilik hakkı verilmiştir. 

23 Ocak 2022 seçiminin hazırlıkları sürgit edilirken sorunlar ve yaşanan sıkıntıların dillendirilmesi Türkün Türke söylemine dönüşmüş durumda. Seçime katılacak olan partilerin adadaki çözüm için ortak zeminde buluşamadıkları ayrıca üzerinde durulmasını zorunlu kılıyor.

DAĞINIKLIK ORTADAN KALDIRMALI

Bir yandan iki devletli yapıya nasıl işlerlik kazandırılacağı belirsizliğini korurken diğer yandan federal yapı içinde Kıbrıs Cumhuriyeti benzeri yapıyı kabul ettikleri görüşü öne çıkarılıyor. Buna koşut Türkiye ile bütünleşmeden yana olanların da önerilerinin içini hamasetle doldurduklarının bilinmesi gerekiyor. 

Şimdi yapılması gereken yaşanmakta olan dağınıklığın öncelikle ortadan kaldırılması zorunluluğudur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu sırasında Kıbrıs Türklerine tanınmış olan haklarının yanı sıra uluslararası hukuk, “garanti ve ittifak antlaşmaları” ile kazanılan haklarının teslim edilmesi gerekmektedir. Bu konuya ilişkin olarak diplomatik girişimlerin başlatılmasının ve adanın çevresinde bulunan zengin hidrokarbon yataklarının kullanılması konusunda azami özenin gösterilmesini zorunlu görüyoruz.

Bunlar yapılırken yol gösterici olarak yüce Atatürk ve onun “Yurtta barış dünyada barış” anlayışı rehber edinilmeli...

AHMET GÖKSAN

GAZETECİ - YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları