Olaylar Ve Görüşler

Jön Türklerin ‘fıtratı’ - Kaan EROĞUZ

24 Nisan 2022 Pazar

Türk modernleşmesinin, özellikle Osmanlı Devleti’nin son yarım asrına damgasını vuran ve Cumhuriyetin kurucu kadrosunu da şekillendiren iki temel aydın hareketi geleneği vardır. Bunlardan ilki; Namık Kemal ve Ali Suavi’nin temsilcileri arasında yer aldığı, Tanzimat reformlarının yetersizliğinden yakınan Genç Osmanlılar hareketidir. Diğeri ise bu aydın hareketiyle belirli açılardan hem süreklilik arz eden hem de Tanzimat reformlarının eleştirisinin ötesine geçerek parlamenter monarşi (Meşrutiyet) ve partili siyasal yaşam gibi politik talepleri taşımasıyla daha ilerici bir aydın hareketi olan Jön Türk hareketidir. Bu iki aydın hareketi, ülkenin yetişmiş insan gücünü oluşturmalarının yanı sıra monarşiden meşrutiyete ve oradan Cumhuriyete uzanan demokratikleşme mücadelesinin de önemli aktörleri arasında yer almaktadır.

‘ISLAH’ OLMADILAR

Tarihe “İstibdat (Baskı) Devri” olarak geçen II. Abdülhamit döneminin politik ortamında yetişen Jön Türkler, “padişahın yönetimine muhalif, eğitimli, aydın genç kesimi” nitelemektedir. Birçoğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin de kurucuları arasında yer alacak olan Jön Türklerin çoğunluğu Tıbbiye, Mülkiye ve Harbiye öğrencilerinden oluşmaktadır. Sultan Hamit’in jurnal, sansür, sürgün ve hapis gibi cezai yaptırımlarla “ıslah etmeye” çalıştığı bu gençlerin birçoğu yurtiçindeki baskılar nedeniyle yurtdışına kaçmak zorunda bırakılmış eğitimlerine ve baskı rejimine karşı muhalefetlerine yurtdışında devam etmişlerdir.

‘BAŞI BELADA OLANLAR’

Doğan Avcıoğlu, Yahya Kemal’e atıfla Jön Türkleri şöyle anlatmaktadır: “Yeni Osmanlılar yerine Frenklerin deyişiyle Jön Türkler diye anılan aydınlar, rüşvetle satın alınmaya yanaşmadıkları ölçüde, sürülmek, susmak ya da Avrupa’ya kaçmak zorunda kalırlar. Yahya Kemal şöyle der: “1903’te Türk gencine göre siyasal yaşam neydi? Namık Kemal’in bırakmış olduğu bir gelenekti; içeride sürgün, dışarıda kaçak yaşamı. Bu gelenek gitgide Jön Türklük adını almıştır. İstanbul’da ise Jön Türklere kısaca Con denilir. Con, başı belada adam demektir. Dışarıdaki tehlikeli kişiler Con’dur.” 

Jön Türk geleneği, tek adama dayalı baskıcı yönetimlere karşı ulusun egemenlik mücadelesinin önemli bir tarihsel mirasını simgelemektedir. Bu miras, ülke gençliğinin merkezinde olduğu ve “Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet” sloganında ifadesini bulan demokratikleşme mücadelemizin de ayrılmaz bir parçasıdır.

Ülkemiz, gelecek kuşakların “ikinci istibdat devri” olarak tarih kitaplarından okuyacağı, sarayın etrafında kurumsallaşan yeni bir baskıcı tek adam döneminden geçmektedir. “İkinci istibdat devrinin Jön Türkleri” yine tek adam rejimine muhalefet ettikleri ölçüde yurtdışına çıkmak zorunda bırakılmakta, halkının sorunlarına dikkat çektikleri ve tepki koydukları ölçüde yaşam haklarını hedef alan çeşitli cezai yaptırımlarla karşılaşmaktadır. Geçtiğimiz günlerde atasözü paylaştığı için 20 yaşında bir gencin hapse atılması içinden geçtiğimiz “ikinci istibdat devrinin” antidemokratik özünü ortaya koyan yakıcı örneklerden biridir. Ülkenin yetişmiş, eğitimli genç kesimlerini geleceksizleştiren tek adama dayalı Saray rejimi, sadece toplumun aydın genç kesimlerini değil, 150 yıllık modernleşme ve demokratikleşme mücadelemizi de hedef almaktadır. Bu dönemde de Jön Türklerin fıtratı, yüz yıl öncekiyle aynıdır.

Unutulmaması gereken, her devirde, Sultan Hamit’lerin karşısında binlerce Mustafa Kemal’in olacağıdır. Padişahlara, “padişahların fıtratını” yine Jön Türkler hatırlatacaktır.

KAAN EROĞUZ

ARAŞTIRMACI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları