Olaylar Ve Görüşler

F-35 olmadı, F-16 pazarlığı - Ali ER

01 Kasım 2021 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden, G20 zirvesi kapsamında Roma’da görüştüler. Türkiye’ye satışı yasaklanan F-35’ler yerine F-16 pazarlığı ilişkilerdeki yakıcı sorunların önüne geçmişti zirve öncesinde. Başlangıçta ABD’nin teklif ettiği iddia edilse de Türkiye’nin F-35 uçakları yerine 40 adet yeni F-16 uçağı ve 80 adet F-16 modernizasyon kitini satın almak için teklifte bulunduğu ortaya çıkmıştı. 

Türkiye, S-400 bunalımı nedeniyle ABD’ye kaptırdığı 1.5 milyar doları “söke söke” kurtarsa da, F-35 programından çıkarılmasının uzun vadede milli güvenliğine maliyeti, milyar dolarlara sığmaz. Bu pazarlık yerli savunma sanayisinin 12.5 milyar dolarlık üretim kaybını, kamuoyu dikkatinden uzaklaştırabilir. Ancak kayıpları onaramaz. Savunma sanayisinin 5. nesil uçak üretimindeki olası teknoloji kazanımlarından yoksun kalması da işin cabası... 

Üstelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 5. nesil savaş uçağı ihtiyacı sürüyor. Yakın gelecekte de karşılanması güç görünüyor. Bunlar başlı başına milli güvenlik ve beka sorunudur. Ciddi risk ve yüklere gebedir. Depoda atıl bekleyen 2.5 milyar dolarlık S-400’lere de çare olamaz.

DİKKATE ALINMALI

Çünkü savunma ihtiyaçlarının tedarikinde temel ilke, milli güvenlik konseptlerinin gereklerinin karşılanmasıdır. Teknik ifadesiyle “Konsepte Dayalı İhtiyaçlar Sistematiği” işler. Ülkenin bilimsel, teknolojik, endüstriyel altyapısı, ihtiyaca cevap verebilecek kapasitedeyse yerli silah sistemleri üretilir. Değilse, “hazır alım” yöntemiyle satın alınır. Bu nedenle “pantolon olmadı, gömlek verelim” misali F-35 olmadı, F-16 alalım mantığıyla, F-35’lerin yokluğu nedeniyle doğacak açık kapatılamaz. Karar süreçlerinde milli güvenlik konseptleri belirleyici olmalıdır. Üyesi olunan uluslararası örgütler ve uluslararası taahhütler de maliyet ve etkinlikle birlikte dikkate alınmalıdır. 

TÜRKİYE’NİN HEDEFİ NEYDİ? 

Bu sistematik içinde Türkiye, müşterek savaş uçağı (JSF) projesine 1996’da katıldı. Burada iki önemli hedefi vardı. Öncelikli hedefi, 2030’lar ve sonrasında F-16 uçaklarının 21. yüzyıl müşterek harekât ortamının gereği muhariplik yeteneklerini karşılayamayacağından, “ömür boyu kullanım” sürelerinin de sonuna yaklaşacağından hareketle, doğacak modern savaş uçağı ihtiyacını karşılamaktı. İkinci hedefi, “hazır alım” yerine F-35 projesine başından katılarak, savunma konseptine uygun uçak tasarımı için stratejik yatırım yapmaktı. Bu yatırımın asıl hedefi, 1988’den beri F-16 üretiminden kazanılan teknolojik birikimlerini 5. nesil savaş uçağında geliştirmek, F-35 projesindeki teknolojik kazanımlarla özgün milli savaş uçağı projesinin temelini atmaktı.  

Özetle F-35 projesi, Türkiye’nin milli güvenlik ve savunma ihtiyacı olduğu kadar Türkiye’nin milli savunma sanayisinde kilit taşı ve Milli Muharebe Uçağı vizyonunun stratejik adımıdır. Müşterisi olduğu kadar üreticisi olduğu bir projedir. Aynı koşullarda alternatif bir proje yıllar alır. 

Sorun da tam da buradadır. Türkiye S-400 bunalımı nedeniyle projeden çıkarılmıştır. F-35 yerine açığını F-16 alarak kapatmaya çalışmak, aslında daha büyük bir hata yapmaktır. Çünkü bugün F-16’lar, üretim bandından yeni inmiş olsa bile, çağın milli savunma ihtiyaçları bağlamında değerlendirildiğinde, ne denli etkin olacakları şüphelidir. Özellikle Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan Münhasır Ekonomik Bölge uyuşmazlığı ve enerji yatakları üzerindeki mücadelede, başta Yunanistan ve İsrail olmak üzere, rakiplerimiz lehine güç üstünlüğü ortaya çıkabilir.

ALİ ER

E. TUĞGENERAL 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları